Boşanma Davası | Hukuki Dinlenilme Hakkı

T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 2012/24610

K. 2013/11285

T. 24.4.2013

• BOŞANMA DAVASI ( Dava Dilekçesinde Evi Terkettiği Belirtilen Davalıya Davacı İle Birlikte Yaşadığı Adreste Tebligat Yapılamayacağı – Hukuki Dinlenilme Hakkına Aykırı Olduğu )

• USULSÜZ TEBLİGAT ( Boşanma Davası – Dava Dilekçesinde Evi Terkettiği Belirtilen Davalıya Davacı İle Birlikte Yaşadığı Adreste Tebligat Yapılamayacağı )

• HUKUKİ DİNLENİLME HAKKI ( Boşanma Davası/Dava Dilekçesinde Evi Terkettiği Belirtilen Davalıya Davacı İle Birlikte Yaşadığı Mernise Kayıtlı Adreste Tebligat Yapılamayacağı – Hukuki Dinlenilme Hakkına Aykırı Olduğu )

• EVİ TERKETTİĞİ BELİRTİLEN DAVALIYA TEBLİGAT ( Boşanma Davası – Davalıya Davacı İle Birlikte Yaşadığı Mernise Kayıtlı Adreste Tebligat Yapılamayacağı )

7201/m.21

6100/m.27

ÖZET : Boşanma davasının dilekçesinde”bir ay kadar önce evi terkettiği” açıkça ifade edilen ve zabıta araştırmasında o adreste yaşamadığı belirlenen davalıya -aynı zamanda davacının da yerleşim yeri adresi olan adreste- Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre MERNİS’ te kayıtlı adrese yapılan tebligatı geçerli ve usulüne uygun saymak olanağı yoktur. Bu husus gözetilmeden, davalıya usulünce tebligat yapılarak duruşmaya katılma ve savunma hakkını kullanma imkanı tanınmadan, yokluğunda yargılama yapılıp hüküm kurulması, hukuki dinlenilme hakkının ( HMK. m. 27 ) ihlali sonucunu doğurduğundan, hüküm bozulmalıdır.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Davacı kadın dava dilekçesinde eşinin bir ay önce ortak konutu terkedip gittiğini bildirmiş, davalının adresi olarak da mernis adresine tebligat yapılmasını istemiştir. Dava dilekçesi, davalının “adres kayıt sisteminde” kayıtlı yerleşim yeri adresine gönderilmiş, bu adreste Tebligat Kanununun 6099 sayılı Kanunla değişik 21/2. maddesi uyarınca 30.01.2012 tarihinde mahalle muhtarına tebliğ edilmiştir. Davalının “adres kayıt sisteminde” kayıtlı olan yerleşim yeri adresi ile davacının yerleşim yeri adresinin aynı olduğu görülmektedir.

Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinin, bilinen en son adres olarak kabul edileceğine ve tebligatın burada yapılacağına imkan veren Tebligat Kanununun 10. maddesine 6099 sayılı Yasayla ilave edilen hüküm; bu adresin aynı davada “hasım” olan diğer tarafın adresi olmaması halinde uygulanabilir. Aksi halde, aynı davada “hasım” durumunda olan kişilerin yerleşim yeri adresine Tebligat Kanununun 21/2. maddesinde gösterilen usule şeklen uygun da olsa bir tebligatın yapılmış olması ( tebliğ muhatabı bu adresten ayrılmış olsa bile ) yeterli kabul edilir ve bu durum, kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi sonucuna yol açar. Oysa usulüne uygun bir tebligatın amacı, kişiyi aleyhine açılan davadan haberdar etmek, dolayısıyla kendisini ilgilendiren yargılamadan tam olarak bilgi sahibi olmasını sağlamak, açıklamada bulunmak ve ispat hakkını kullanmasına imkan vermektir. Tebliğ muhatabı, şu veya bu gerekçe ile yeni bir yerleşim yeri adresi edinmemiş veya tekrar dönebileceği beklentisiyle önceki yerleşim yeri adresini “değiştirdiğine” ilişkin beyanda bulunmamış olabilir. Yerleşim yeri adresini sürekli olarak değiştirmemiş olan kişiden de, değişiklik beyanında bulunması beklenemez. Öte yandan, “Adres Kayıt Sistemi Yönetmeliğine göre, ergin olan aile fertlerinin birbirleri yerine adres beyanında bulunmaları da mümkündür. ( Yönetmelik m. 13/2 ) Öyleyse, davalının sistemde kayıtlı “yerleşim yeri adresine “ilişkin beyanın, davacı tarafından yapılmış olması da olasıdır. Bu husus da dikkate alındığında; dava dilekçesinde”bir ay kadar önce evi terkettiği” açıkça ifade edilen ve zabıta araştırmasında o adreste yaşamadığı belirlenen davalıya -aynı zamanda davacının da yerleşim yeri adresi olan adreste- Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre yapılan tebligatı geçerli ve usulüne uygun saymak olanağı yoktur. Bu husus gözetilmeden, davalıya usulünce tebligat yapılarak duruşmaya katılma ve savunma hakkını kullanma imkanı tanınmadan, yokluğunda yargılama yapılıp hüküm kurulması, hukuki dinlenilme hakkının ( HMK. m. 27 ) ihlali sonucunu doğurduğundan; bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla, 24.04.2013 tarihinde karar verildi.

Benzer Yazılar:

Yorum yapın