Taksirle Yaralama Suçu | Ceza Davası

Taksirle Yaralama Suçu | Ceza Davası

avukat lawyer

T.C.

YARGITAY

CEZA GENEL KURULU

E. 2013/12-405

K. 2014/22

T. 21.1.2014

• TAKSİRLE YARALAMA SUÇU (Sanığın En Kalabalık Cadde Üzerinde Aracıyla Seyir Ederken Işıklı Yaya Geçidine Geldiğinde Hızını Azaltması Gerektiği/Üzerine Düşen Özen ve Dikkati Göstermediği – Tali Derecede Kusurlu Olduğu)

• YAYA GEÇİDİNDEN GEÇEN YAYAYA ÇARPMA (Işıklı Trafik Kurallarına Uymayan Yayanın da Kusurlu Olduğu – Sanığın da Hızını Azaltmadan Yola Devam Etmesi Nedeniyle Tali Derecede Kusurlu Olduğu/Taksirle Yaralama Suçu)

• YAYANIN KENDİSİNE KIRMIZI YANARKEN GEÇMESİ SIRASINDA ARABA ÇARPMASI (Katılan Yayanın Kusuru Konusunda Uyuşmazlık Olmadığı – Sanık Tali Derecede Kusurlu Olduğundan Taksirle Yaralama Suçundan Cezalandırılacağı)

• IŞIKLI YAYA GEÇİDİNDE KAZA (Sanığın Işıkları ve Kavşağı Etkin Şekilde Kontrol Etmesi Gerekirken Üzerine Düşen Özen ve Dikkati Göstermediği – Yol Kenarında Bekleyen Katılanın Yola Girdiğini Gördüğü Halde Hızını Azaltmadığı/Sanığın Tali Kusurlu Olduğu)

• TALİ DERECEDE KUSUR (En Kalabalık Cadde Üzerinde Seyir Halindeyken Işıkları ve Kavşağı Etkin Şekilde Kontrol Etmesi Gerekirken Üzerine Düşen Özeni Dikkati Göstermediği – Yol Kenarında Bekleyen Katılanın Yola Girdiğini Gördüğü Halde Hızını Azaltmadığı/Taksirle Yaralama Suçu)

• HIZI AZALTMAMA (Yol Kenarında Bekleyen Katılanın Yola Girdiğini Gördüğü Halde Hızını Azaltmadığı/Kendisine Kırmızı Işık Yanarken Geçen Katılanın Kusurlu Olduğu – Sanığın Tali Kusurlu Olduğu/Üzerine Düşen Özeni Dikkati Göstermediği)

5237/m.21, 89

5271/m. 223

2918/m. 47, 52, 84

ÖZET : Taksirle yaralama suçundan yapılan yargılamada ışıklı trafik kurallarına uymayarak yola giren katılanın kusurluğu olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık kazanın meydana gelmesinde sanığında kusurunun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Dosya kapsamı ile uyumlu olduğu görülen soruşturma sırasında düzenlenen bilirkişi raporu ile kovuşturma aşamasında yapılan keşif sonrasında düzenlenen bilirkişi raporlarında belirtildiği üzere, katılanın da kusurlu olduğu olayda; ilin en kalabalık caddesi üzerinde aracıyla seyir ederken ışıklı yaya geçidine geldiğinde hızını azaltması, yoğun olan yola yayaların aniden çıkabileceğini düşünerek daha dikkatli ve özenli davranması, ışıkları ve kavşağı etkin bir şekilde kontrol etmesi gerekirken, üzerine düşen özen ve dikkati göstermeyerek, yol kenarında bekleyen katılanın yola girdiğini gördüğü halde hızını azaltmadan yola devam etmesi nedeniyle sanığın da tali derecede kalan kusurundan dolayı cezalandırılmasının kabul edilmesi gerekir.

DAVA : Taksirle yaralama suçundan sanık S.U.’nun beraatine ilişkin, Aydın 2. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 16.11.2009 gün ve 894-1314 sayılı hükmün, katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince 15.02.2012 gün ve 12119-1913 sayı ile;

“… Sanığın sevk ve idaresindeki araç ile kavşak alanına girip yaya geçidinden geçmekte olan mağdura çarpıp yaralanmasına sebep olduğu olayda, sanığın yeşil ışıkta geçtiği kabulünde dahi kavşak alanına her an durabilecek şekilde hızını azaltarak girmesi ve aracını dikkatli kullanmasının gerektiği, sanığın böylece olayda kusurlu olduğu, bu nedenle Cumhuriyet Savcılığınca aldırılan bilirkişi raporu ile keşif sonrası aldırılan bilirkişi raporunun oluşa uygun düştüğü anlaşıldığından, sanığın cezalandırılması gerekirken olaya uygun olmayan Adli Tıp Kurumu raporuna dayanılarak beraate karar verilmesi…”,

İsabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

Yerel mahkeme ise 30.05.2012 gün ve 524-821 sayı ile;

“… Önceki kararda da belirtildiği üzere gerek bilirkişiden gerekse adli tıp kurumundan sanığın bulunduğu ve yaya geçidine girmeden önceki konumunu ihtimalli olarak değerlendirilmesi istenmiş, aynı şekilde sinyalizasyon sistemi göz önünde tutularak mağdurun yürüdüğü yaya geçidindeki ışığın kırmızı ya da yeşil yanma ihtimaline göre değerlendirme yapılması istenmiş ve her iki ışık durumunda bilirkişi ve adli tıp kurumu yaklaşık görüşte bulunmuştur. Buna göre; sanığın aracı ile yaya geçidinin bulunduğu yere geldiğinde yayalara kırmızı ışık yandığı ve dolayısıyla kendisine yeşil ışık yandığı kanaati güçlenmiş ve bundan dolayı sanığın bu kusurunun olmadığı görüşüne varılmıştır. Keşif sonucu alınan bilirkişi raporuna göre bu ihtimalde dahi sanığın az da olsa kusuru olduğu yönündeki görüşüne itibar edilmemiştir. Bu konudaki adli tıp raporu daha oluşa uygundur. Yani sanığın kusursuz olduğu şeklinde kanaate varılmıştır. Bu ihtimalin tercih edilmesi ve olaya uygun düştüğünün gerekçesi de yine kararda belirtilmiş ve mağdurun olay sırasında diğer araçların da oradan geçtiği ve kendisinden başka yolda kişinin bulunmadığı yönündeki beyanları da mahkemenin bu kanaatinde etken olmuştur. Yayalara kırmızı ışık yanarken araçlara yeşil ışık yandığı karinedir. Normal yolunda seyreden kişinin zaten dar olan bir yoldan geçerken önüne çıkan yayayı gördüğünde anında duramayıp çarparak yaralanmasına sebep olmada kusurlu olduğu düşünülemez. Bu yöndeki Yargıtay kararına bu sebeple uyulmamıştır. Bu ihtimal kural olarak kabul edildiği takdirde araçların kağnı hızı ile gitmesini istemiş oluruz. Bu görüşe uyulduğu takdirde otoban dışında hangi halde olursa olsun her halükarda tüm sanıklara yaptıkları trafik kazası sonucu ceza verilmesi gibi destekten yoksun bir genelleme olacaktır ki bu da düşünülemez. Kaldı ki sanığın hız yaptığı ispat edilememiştir. Belirtilen sebeple mahkememizce adli tıp raporuna itibar edilip sunulan rapordaki kusur durumu gözetilerek sanığın kusursuz olduğu kanaatine varılmıştır…”,

Gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.

Hükmün katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 09.05.2013 gün ve 259495 sayılı “bozma” istemli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır:

KARAR: Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; bir kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan olayda, sanığın cezalandrılımasına yer olup, olmadığının belirlenmesine ilişkindir.

İncelenen dosya kapsamından;

16.03.2008 tarihli trafik kazası tespit tutanağına göre; sürücü S.U.’nın sevk ve idaresindeki hususi oto ile Abide Kavşağı istikametinden Hükümet Bulvarını takiben Ramazanpaşa Kavşağı istikametine seyir halindeyken No:2/B önünde bulunan yaya geçidine geldiğinde aracın sağ ön çamurluk kısmı ile yaya geçidini kullanarak Garanti Bankası istikametine yaya için yanan kırmızı ışıkta geçiş yapan yaya Ç.İ. ‘ye çarpması neticesi yaralamalı trafik kazasının meydana geldiği, katılan Ç.İ. ‘nin 2918 sayılı Kanunun 84. maddesinde yer alan yaya kusurlarından, “kırmızı ışıklı trafik işaretinde geçmek” kuralını ihlal ettiği, sanığın ise sürücülere ait diğer kusurlardan aynı kanunun 52/1-a maddesinde düzenlenen “araçların hızını; yaya geçitlerine gelirken azaltmamak” kuralını ihlal ettiği,

Soruşturma sırasında düzenlenen bilirkişi raporunda; kazanın, üzerinde yaya geçidi olduğunu gösterir işaret levhaların ve ışıklı trafik işaretinin bulunduğu yaya geçidinde gerçekleştiği ve olay mahallinde araç ve yaya trafiğinin yoğun olduğu belirtildikten sonra; kazanın oluşumu sırasında oto sürücüsü sanığın trafiğin yoğun olduğu yerlerde daha dikkatli ve duyarlı olması ayrıca aracını her an durabileceği hızda kullanarak olası kazayı önlemeye özen göstermesi gerektiğinden 2918 sayılı Kanunun 52/1-a maddesinde belirtilen, “Araç sürücüleri hızlarını kavşaklara yaya ve okul geçitlerine yaklaşırken azaltmak zorundadır” kuralını ihlal ettiği kanaatine varıldığı, katılan Ç.İ. ‘nin ise yayalar için belirtilen ışıklı trafik işaretine uymadan karşı istikamete geçiş yapmak istediğinden 2918 sayılı Kanunun 84. maddesinde belirtilen yayalara ait kusur hallerinden “Kırmızı ışıklı trafik işaretinden geçmek” kuralını ihlal ettiğinin kanaat olarak bildirildiği,

Kovuşturma aşamasında yapılan keşfe katılan trafik polisi olarak görev yapan bilirkişi raporunda; trafiğin hem araçlar hem de yayalar için çok yoğun olduğu, yayaların genellikle trafiğin yoğun olduğu bu bölgede trafik ışıklarına riayet etmeksizin uygun buldukları ortamda karşıya geçtikleri belirtildikten sonra; sürücüye yeşil ışık yandığı ve geçiş hakkının olduğu ancak kaza mahallinin trafik yoğunluğu bakımından ilin en yoğun trafiğin yaşandığı bölgelerinin başında gelmesi nedeniyle daha dikkatli ve duyarlı olması gerektiği, bu nedenle 2918 sayılı Kanunun 52/1-a “araç sürücüleri hızlarını kavşaklara ve yaya geçitlerine yaklaşırken azaltmak zorundadır” ve aynı kanunun 47/1-d “trafik güvenliği ve düzeni ile ilgili olan ve yönetmelikle gösterilen diğer kural, yasak, zorunluluk veya yükümlüklere uymak zorundadır” kurallarını ihlal ettiği kanaatine varıldığı, katılan Ç.İ. ‘nin ise kendisine yeşil ışık yanmasını bekleyip araçların durmasından sonra geçmeye başlaması gerekirken bu kuralara riayet etmeyerek 2918 sayılı Kanunun yayalara ait asli kusur hallerinden sayılan 84/1-a maddesinde belirtilen “kırmızı ışıklı trafik işaretinde geçmek” kurallarını ihlal ettiği görüşünü bildirdiği,

Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi raporunda ise; hangi tarafa yeşil ışık yandığının mahkemenin takdirinde olduğu belirtildikten sonra:

1) Olay mahallinde yeşil ışığın katılana yandığının kabulü halinde; sanığın olayda asli derecede kusurlu mağdurun ise kusursuz olduğu,

2) Olay mahallinde yeşil ışığın sanığa yandığının kabulü halinde; sanığın olayda kusursuz, mağdurun olayda asli derece tamamen kusurlu olduğunun belirtildiği,

Katılan hakkında Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen adli raporda; sol dizde sıyrık, sol malleol kırığı tespit edildiği, basit tıbbı müdahale ile giderilemeyeceği, kemik kırığının hayat fonksiyonlarını orta (2) derecede etkileyecek nitelikte olduğu bilgilerinin yer aldığı,

Tanık F.U.aşamalarda; ağabeyi S.U.’nın kullandığı araç ile 30 km. hızla seyir halindeyken sinemanın önüne geldiklerinde gidiş istikametine doğru sağ tarafta, kulağında kulaklık bulunan, elindeki MP3 çalar ile oynayan ve sağ tarafına bakan fakat sol taraftan gelen otoları kontrol etmeyen bir kız çocuğunun aniden önlerine çıktığını, arabanın sağ çamurluğuna çarpıp yere düştüğünü beyan ettiği,

Katılan Ç.İ. aşamalarda; Garanti Bankasına doğru gitmek için yaya geçidinin başında durduğunu, karşı yönden yayalar gelmekte iken önce sağa baktığını, soluna bakarken aynı anda adımımı attığı sırada solundan gelen bir aracın ayağına hızlı bir şekilde çarptığını, araç hızlı geldiği için göremediğini, çarpmanın şiddeti ile birlikte okul çantasıyla birlikte sırt üstü kaldırıma düştüğünü, yeşil ışıkta geçtiğini, geçerken telefonla konuşmadığını, müzik dinlemediğini ifade ettiği,

Sanık S.U. aşamalarda; kardeşi ile birlikte idaresinde bulunan araçla Akbank Kavşağı istikametinden gelip Hükümet Bulvarını takiben Ramazanpaşa Kavşağı istikametine doğru yaklaşık olarak 25-30 kilometre bir hızla seyir halindeyken pasajın önüne geldiğinde sinemanın önünde bir kız çocuğu gördüğünü, kız çocuğunun kulağında bir kulaklık olduğunu, sağ tarafına baktığını fakat sol tarafına bakmadığını, aniden yola çıktığını, direksiyonu sol tarafa döndürdüğünü, ancak kurtaramadığını, yeşil ışıkta geçtiğini suvunduğu,

Yerel mahkemece sanığın yeşil ışıkta geçtiği kabul edilip Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan rapora itibar edilmek suretiyle, sanığın kusurunun bulunmadığı sonucuna varıldığı, Özel Dairece ise soruşturma sırasında düzenlenen bilirkişi raporu ile keşif sonrasında düzenlenen bilirkişi raporlarının dosya kapsamıyla uyumlu olduğu, sanığın yeşil ışıkta geçtiğinin kabulü halinde bile kazanın meydana gelmesinde kusurunun olduğu, bu nedenle “taksirle yaralama” suçundan mahkumiyet kararı verilmesi gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulduğu, yerel mahkemenin ise bu karara direndiği,

Anlaşılmaktadır.

5237 sayılı TCK’nun 21/1. maddesinde; “suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır” denildikten sonra, 22/1. maddesinde kanunda açıkça yazılan hallerde taksirle işlenen fiillerin de cezalandırılabileceği öngörülmüş, 22. maddenin 2. fıkrasında; “Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir”, aynı maddenin 4. fıkrasında ise, “Taksirle işlenen suçtan dolayı verilecek olan ceza failin kusuruna göre belirlenir” hükümlerine yer verilmiştir.

Taksirle yaralama suçu, 5237 sayılı TCK’nun 89. maddesinde düzenlenmiş olup, maddenin birinci fıkrasına göre, taksirle bir başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır. Maddenin diğer fıkralarında da suçun nitelikli halleri belirtilmiştir.

Diğer taraftan 5271 sayılı CMK’nun 223. maddesinin 2. fıkrasının (c) bendinde de; “Yüklenen suç açısından failin kast veya taksirinin bulunmaması” halinde beraat kararı verilmesi gerektiği belirtilmiştir.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

Kendi beyanına göre 25-30 km/saat hızla kullandığı araçla Aydın’ın en kalabalık caddesi üzerinde bulunan ışıklı kavşaktan kendisine yeşil ışıl yanarken geçen sanığın, karşıdan karşıya geçmek için yola çıkan katılana çarparak kemik kırığı oluşacak şekilde yaralanmasına sebep olduğu olayda; ışıklı trafik kurallarına uymayarak yola giren katılanın kusurluğu olduğu konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık kazanın meydana gelmesinde sanığında kusurunun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

Kusurun belirlenmesine yönelik olarak düzenlenen raporlar incelendiğinde;

Soruşturma sırasında trafik polisi bilirkişi tarafından düzenlenen raporda ve bununla aynı doğrultudaki trafik kazası tespit tutanağında; sanığın trafiğin yoğun olduğu yerlerde daha dikkatli ve duyarlı olması gerektiği, aracını her an durabileceği hızda kullanarak olası kazayı önlemeye özen göstermesi gerektiğinden 2918 sayılı Kanunun 52/1-a maddesinde belirtilen “araç sürücüleri hızlarını kavşaklara yaya ve okul geçitlerine yaklaşırken azaltmak zorundadır” kuralını ihlal ettiği belirtilmiş, mahkemece gerçekleştirilen keşfe katılan trafik polisi olarak görev yapan bilirkişi tarafından düzenlenen raporda da; buna ilave olarak sanığın aynı kanunun 47/1-d maddesinde düzenlenen “trafik güvenliği ve düzeni ile ilgili olan ve yönetmelikle gösterilen diğer kural, yasak, zorunluluk veya yükümlüklere uymak zorundadır” kurallarını ihlal ettiği kanaatine varıldığı görüşüne yer verilmiştir.

Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından ise; terditli rapor düzenlenerek katılana yeşil ışığın yandığının kabulü halinde sanığın kusurlu olduğu, fakat sanığa yeşil ışığın yandığının kabulü halinde katılanın kusurlu olduğu belirtilmiştir.

Dosya kapsamı ile uyumlu olduğu görülen soruşturma sırasında düzenlenen bilirkişi raporu ile kovuşturma aşamasında yapılan keşif sonrasında düzenlenen bilirkişi raporlarında belirtildiği üzere, katılanın da kusurlu olduğu olayda; Aydın ilinin en kalabalık caddesi üzerinde aracıyla seyir ederken ışıklı yaya geçidine geldiğinde hızını azaltması, yoğun olan yola yayaların aniden çıkabileceğini düşünerek daha dikkatli ve özenli davranması, ışıkları ve kavşağı etkin bir şekilde kontrol etmesi gerekirken, üzerine düşen özen ve dikkati göstermeyerek, yol kenarında bekleyen katılanın yola girdiğini gördüğü halde hızını azaltmadan yola devam etmesi nedeniyle sanığın da tali derecede kalan kusurundan dolayı cezalandırılmasının kabul edilmesi gerekir.

Bu itibarla, katılanlar vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden, yerel mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan üç Genel Kurul Üyesi ise; “direnme hükmünün onanması” yönünde karşıoy kullanmışlardır.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle,

1- Aydın 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 30.05.2012 gün ve 524-821 sayılı direnme hükmünün belirtilen nedenlerle BOZULMASINA,

2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 21.01.2014 günü yapılan müzakerede oyçokluyla karar verildi.

Benzer Yazılar:

Yorum yapın