Alacak İstemi | Yetki İtirazı

Alacak İstemi | Yetki İtirazı

 avukat

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2013/13-65

K. 2013/1480

T. 20.10.2013

• ALACAK İSTEMİ ( Mahkemece Davacıdan Alacağın Varlığı Konusunda Delillerinin Sorulup Alınması ve Dava Dilekçesinde Deliller Arasında Bildirilen Dosyanın Getirtilip İncelenerek Sonucuna Göre Yetki İtirazının Hadise Şeklinde İncelenip Çözümlenmesi Gerektiği )

• YETKİ İTİRAZI ( Alacak İstemi – Dava Dilekçesinde Deliller Arasında Bildirilen Dosyanın Getirtilip İncelenerek Sonucuna Göre Yetki İtirazının Hadise Şeklinde İncelenip Çözümleneceği )

• YETKİSİZLİK KARARI ( Karardan Önce Yetki Konusunda Yeterli Bir Araştırma Yapılmasının Gerekip Gerekmediği Konusundaki Uyuşmazlık – Davacıdan Delillerinin Sorulup Alınması ve Dava Dilekçesinde Deliller Arasında Bildirilen Dosyanın Getirtilip İncelenerek Sonucuna Göre Yetki İtirazının Hadise Şeklinde İncelenip Çözümlenmesi Gerektiği )

6100/m. 6/1,10,116,117

1086/m.9/1 ,10, 187,189

6098/m.89

818/m.73

ÖZET : Dava, alacak istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, yetkisizlik kararından önce yetki konusunda yeterli bir araştırma yapılmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. Mahkemece, davacıdan alacağın varlığı konusunda delillerinin sorulup alınması, dava dilekçesinde deliller arasında bildirilen dosyanın getirtilip incelenmesi, davalıdan da bu yönde karşı delillerinin sorulması, sonucuna göre yetki itirazının hadise şeklinde incelenip çözümlenmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 2.Hukuk Mahkemesi’nce dava dilekçesinin reddine dair verilen 16.06.2010 gün ve 135-130 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13.Hukuk Dairesi’nin 10.05.2011 gün ve 14025-7626 sayılı ilamı ile;

( … Davacı, davalının talebi üzerine davalıya 250.000 TL borç para verdiğini, aylık 11.250 dolar faizin düzenli ödenmesi, ana paranın ise 4 ay içinde ödenmesi hususunda anlaştıklarını, davalının ilk ay faizi ödemesine rağmen sonrasını ödemediğini belirterek fazlası saklı kalmak üzere 50.000 TL.nın tahsilini istemiştir.

Davalı, yetkili mahkemenin Bakırköy Mahkemesi olduğunu savunmuş, esastan da davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, taraflar arasında borç münasebetinin kurulduğunun çekişmeli olduğu, alacağın varlığının imzası ikrar edilmiş yazılı delille ispat edilemediği ve bu nedenle özel yetki kurallarının uygulanamayacağı HUMK.nun 9.maddesi gereği davalının ikametgahı olan Bakırköy Mahkemesinin yetkili olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacının eldeki davasının, davalıya borç olarak verildiği iddia olunan paraya ilişkin olduğu sabittir. Bu itibarla usulün 10 ve BK.nun 73.maddesi uyarınca alacaklının ikametgahı mahkemesinin de yetkili olduğunda duraksama bulunmamalıdır. Esasen Bu husus mahkemece de kabul edilmiş ve ancak davacının alacağın varlığını ispat edemediği, borç münasebetinin kurulduğunun çekişmeli bulunduğu gerekçesiyle usulün 9.maddesi uyarınca yetkisizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmiştir. Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere alacağın varlığının ispatlanamaması, borç münasebetinin kurulduğunun belirlenememesi halinde genel yetki kurallarının uygulanması gerekir. Ne var ki, davacının davalıdan alacağının bulunup bulunmadığı hususunda yeterli inceleme ve araştırma yapılmamıştır. Hal böyle olunca, mahkemece, davacıdan davasını ispat zımnında delilleri sorulup alınmalı, var ise davalıdan da bu yönde karşı delilleri alınarak alacağın var olup olmadığı belirlenmeli ve hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmelidir. Mahkemenin değinilen bu yönü gözardı ederek, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar vermiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir… ),

Gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, alacak istemine ilişkindir.

Davacı vekili, müvekkilinin, talebi üzerine davalıya 250.000 TL borç para verdiğini, aylık 11.250 dolar faizin düzenli ödenmesi, ana paranın ise 4 ay içinde ödenmesi hususunda anlaştıklarını, ancak davalının ilk ay faizi ödemesine rağmen sonraki ödemeleri yapmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 50.000 TL.nin tahsilini istemiştir.

Davalı yan, yetkili mahkemenin Bakırköy Mahkemesi olduğunu savunmuştur.

Mahkemece, taraflar arasında borç münasebetinin kurulduğunun çekişmeli olduğu, alacağın varlığının imzası ikrar edilmiş yazılı delille ispat edilemediği, özel yetki kurallarının uygulanamayacağı, genel yetki kurallarına göre 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun ( HUMK ) 9. maddesi gereğince, davalının ikametgahı mahkemesinin yetkili olduğu gerekçesi ile, dava dilekçesinin reddine karar verilmiştir.

Davacı vekilinin temyizi üzerine hüküm, Özel Daire tarafından yukarıya metni aynen alınan gerekçe ile bozulmuştur.

Yerel Mahkeme, 1086 sayılı HUMK.nun 187. maddesine göre, yetki itirazının ilk itirazlardan olduğu, aynı kanunun 188. maddesi uyarınca ilk itirazların davanın başında esasa girilmeden önce dermeyan olunacağı ve 192. maddeye göre de mahkemenin davanın esasına girmeden önce ilk itirazlar hakkında karar vermesi gerektiği, dava dilekçesinde alacağın varlığını gösterir hiçbir delil ibraz edilemediği, sözleşmenin varlığının ispat edilemediği, davalının da yetki itirazında bulunduğu, alacağın varlığının ancak yetkili mahkemece tespit ve tayin olunacağı gerekçesi ile önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, yetkisizlik kararından önce yetki konusunda yeterli bir araştırma yapılmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

Tüm davalar için uygulanan yetki kuralı, genel yetki kuralı olup; buna göre genel yetkili mahkeme davalının ikametgahı mahkemesidir ( 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 6/1 ;mülga 1086 sayılı HUMK m. 9/1 ). Bazı davalarda ise genel yetkili mahkeme yanında başka yer mahkemeleri de yetkili kılınmıştır ki, bu da özel yetki kuralıdır. Öte yandan davacının genel yetki ile özel yetki kuralı arasında seçimlik hakkı vardır.

Bilindiği üzere, 6100 sayılı HMK’nun 10.maddesinde ( mülga 1086 sayılı HUMK m. 10 ) sözleşmeden doğan davalar için özel yetki kuralı öngörülmüş olup; sözleşmeden maksat ise, konusu mal varlığı hakkı olan Borçlar Hukuku’na ilişkin sözleşmelerdir.

Sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklarda, sözleşmenin yerine getirileceği yer mahkemesinde de dava açılabilir. Sözleşmenin yerine getirileceği yer ise, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89.maddesine ( mülga 818 Borçlar Kanunu’nun 73.m ) göre tespit edilmelidir.

6100 sayılı HMK’nun 116. maddesi ( mülga 1086 sayılı HUMK m. 187 ) uyarınca yetki itirazı ilk itirazlar arasındadır. İlk itirazlar ise, ön sorundur. ( 6100 s. HMK m. 117; mülga 1086 s.HUMKm.189/3 ). Mahkeme, yetki ilk itirazını inceleyip karara bağlamadan esas hakkında incelemeye başlayamaz.

Somut olayda; davacı davasında, borç verilen paranın tahsilini istemiş olup, gerek dava dilekçesinde, gerekse yargılamadaki beyanında, daha önce Ankara Asliye 7.Hukuk Mahkemesi’nde 2005/113 esasla açtığını, açılan bu davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, taraflar arasındaki ilişkiyi gösteren tüm belge ve delillerin o dosya arasında bulunduğunu ileri sürmüştür. Mahkemece dayanılan bu dosya bile getirtilip incelenmeden, alacağın varlığını gösterir delil ibraz edilmediği, sözleşmenin varlığının kanıtlanamadığı gerekçesi ile yetki itirazı kabul edilmiştir.

Öyle ise, mahkemece, davacıdan alacağın varlığı konusunda delillerinin sorulup alınması, dava dilekçesinde deliller arasında bildirilen 2005/113 esaslı dosyanın getirtilip incelenmesi, davalıdan da bu yönde karşı delillerinin sorulması, sonucuna göre yetki itirazının hadise şeklinde incelenip çözümlenmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.

Açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma ilamına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı görüldüğünden, direnme kararının bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesinin atfı dikkate alınarak HUMK.nun 429.maddesi gereğince bozulmasına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı kanunun 440.maddesi uyarınca karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.10.2013 günü oybirliğiyle karar verildi.

Benzer Yazılar:

Yorum yapın