Tapu İptali Ve Tescil

Tapu İptali Ve Tescil

avukat

T.C.

YARGITAY

16. HUKUK DAİRESİ

E. 2013/7375

K. 2013/9293

T. 30.9.2013

• TAPU İPTALİ VE TESCİL (Tanık ve Bilirkişi Beyanları Arasındaki Çelişkilerin Giderilmediği – Yerel Bilirkişi ve Tanıklardan Davaya Konu Taşınmazların Kim Tarafından Ne Zaman Satın Alındığı Sorulup Saptanarak Davaya Konu Taşınmazların Kök Muris Terekesine Dahil Olup Olmadığının Kesin Olarak Belirlenmesi Gerektiği)

• TANIK BEYANLARI (Bir Kısım Mahalli Bilirkişi ve Tanıkların Taşınmazların Kök Murisin Sağlığında Alındığını Belirttiği/Bir Kısım Tanık ve Bilirkişilerin Taşınmazların Kök Murisin Ölümünden Sonra Mirasçılarca Kendi Adlarına Satın Alındığını Beyan Ettiği/Çelişki Giderilmeden Karar Verilmesinin Hatalı Olduğu – Tapu İptali ve Tescil)

• KEŞİF (Tapu İptali ve Tescil – Gerektiğinde Taraflardan Yeniden Tanık Göstermeleri İstenerek Bu Yönteme Göre Tespit Edilecek Taraf Tanıkları Huzuruyla Yeniden Keşif Yapılarak Yerel Bilirkişi ve Tanıklardan Davaya Konu Taşınmazların Kim Tarafından Ne Zaman Satın Alındığının Sorulup Saptanması Gerektiği)

• KÖK MURİSTEN İNTİKAL (Tapu İptali ve Tescil – Davaya Konu Taşınmazların Kim Tarafından Ne Zaman Satın Alındığı Saptanarak Taşınmazların Kök Muris Terekesine Dahil Olup Olmadığının Kesin Olarak Belirlenmesi Bundan Sonra Tüm Deliller Birlikte Değerlendirilerek Sonucuna Göre Karar Verilmesi Gerektiği)

6100/m.31

ÖZET : Dava, çekişmeli taşınmazların müşterek muristen intikal ettiği ve mirasçılar arasında terekenin taksim edilmediği iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Keşif sırasında dinlenen bir kısım mahalli bilirkişi ve tanıkların taşınmazların kök murisin sağlığında alındığını belirtmelerine rağmen bir kısım tanık ve bilirkişiler taşınmazların kök murisin ölümünden sonra davalı olan mirasçılardan ikisi tarafından kendi adlarına satın alındığını beyan etmişler, bir kısım tanık ve bilirkişiler ise taşınmazların kök murisin ölümünden sonra tereke adına iki mirasçı tarafından satın alındığını beyan etmişler, mahkemece tanık ve bilirkişi beyanları arasındaki bu çelişkiler giderilmemiştir. Doğru sonuca ulaşabilmek için, mahallinde; yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle; gerektiğinde H.M.K.nın 31. maddesi uyarınca taraflardan yeniden tanık göstermeleri istenerek bu yönteme göre tespit edilecek taraf tanıkları huzuruyla yeniden keşif yapılarak, yerel bilirkişi ve tanıklardan, davaya konu taşınmazların kim tarafından ne zaman satın alındığı sorulup saptanarak, taşınmazların murisin sağlığında satın alındığının tespiti halinde bu satın almaların tereke adına olup olmadığı belirlenmeli, taşınmazların mirasçılar tarafından kök murisin ölümünden sonra satın alındığının tespiti halinde ise bu satın almaların tereke adına mı yoksa mirasçılar adına mı olduğu araştırılmalı, bu şekilde davaya konu taşınmazların kök muris terekesine dahil olup olmadığı kesin olarak belirlenmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.

DAVA : Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği düşünüldü:

KARAR : Kadastro sonucu Yukarıhüyük Köyü çalışma alanında bulunan 103 ada 80, 104 ada 8, 105 ada 53, 113 ada 13,143 ada 34, 154 ada 80, 104 ada 1,109 ada 2, 145 ada 27, 154 ada 92, 155 ada 47, 157 ada 9, 157 ada 35, 157 ada 61 parsel sayılı sırasıyla 45.607,82, 24.579,82, 82.470,73, 36.228,01, 1.827,86, 62.894,89, 62.520,09, 38.404,10, 34.706,40, 88.038,10, 50.335,93, 75.465,85, 25.914,17 ve 20.725,82 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar, tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği sebebiyle 103 ada 80, 104 ada 8, 105 ada 53, 113 ada 13, 143 ada 34, 154 ada 80 İ. K., 104 ada 1, 109 ada 2, 145 ada 27, 154 ada 92, 155 ada 47, 157 ada 9, 157 ada 35, 157 ada 61 Ö. K. adına tespit ve tescil edilmiştir. H. K. mirasçısı olan davacılar H., N., T., R., S. ve O. K., çekişmeli taşınmazların müşterek muris H. K.’dan intikal ettiği ve mirasçılar arasında terekenin taksim edilmediği iddiasına dayanarak tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazların tapu kayıtlarının iptaliyle müşterek muris H. K.’ın veraset ilamına göre mirasçıları adına miras payları oranında tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemece, öncesi tapu kaydıyla üçüncü kişilere ait olan taşınmazların tapu dışı yolla tarafların kök murisi H. K. tarafından satın alındığı ve kök muris H. mirasçıları tarafından taksim edilmediği gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Keşif sırasında dinlenen bir kısım mahalli bilirkişi ve tanıkların taşınmazların kök murisin sağlığında alındığını belirtmelerine rağmen bir kısım tanık ve bilirkişiler taşınmazların kök muris H.’in ölümünden sonra davalı olan mirasçı İ. ve Ö. tarafından kendi adlarına satın alındığını beyan etmişler, bir kısım tanık ve bilirkişiler ise taşınmazların kök murisin ölümünden sonra tereke adına İ. ve Ö. tarafından satın alındığını beyan etmişler, mahkemece tanık ve bilirkişi beyanları arasındaki bu çelişkiler giderilmemiştir. Doğru sonuca ulaşabilmek için, mahallinde; yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle; gerektiğinde H.M.K.nın 31. maddesi uyarınca taraflardan yeniden tanık göstermeleri istenerek bu yönteme göre tespit edilecek taraf tanıkları huzuruyla yeniden keşif yapılarak, yerel bilirkişi ve tanıklardan, davaya konu taşınmazların kim tarafından ne zaman satın alındığı sorulup saptanarak, taşınmazların murisin sağlığında satın alındığının tespiti halinde bu satın almaların tereke adına olup olmadığı belirlenmeli, taşınmazların mirasçılar tarafından kök murisin ölümünden sonra satın alındığının tespiti halinde ise bu satın almaların tereke adına mı yoksa mirasçılar adına mı olduğu araştırılmalı, bu şekilde davaya konu taşınmazların kök muris H. terekesine dahil olup olmadığı kesin olarak belirlenmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.

SONUÇ : Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan sebeplerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde davalılara iadesine, 30.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Benzer Yazılar:

Yorum yapın