Miras Taksim Sözleşmesi

Miras Taksim Sözleşmesi

T.C.

YARGITAY

8. HUKUK DAİRESİ

E. 2011/4810

K. 2012/1143

T. 23.2.2012

• TAPU İPTALİ VE TESCİL ( Kadastro İşlemlerinden Sonra Tapulu Taşınmazlar İçin Vaki Olacak Miras Taksim Sözleşmelerinin Yazılı Şekilde Yapılması Gerektiğine İlişkin Kanun Hükmü Gözönünde Bulundurularak Davanın Reddi Gerektiği )

• TAKSİM ( Tapu İptali ve Tescil – Murisin Ölümünden Sonra Kadastrodan Önce Tapusuz Taşınmazlar Üzerinde Yapıldığına Göre Bu Taksimin Varlığının Şahit Beyanlarıyla İspatının Mümkün Olduğu )

• MİRAS TAKSİM SÖZLEŞMESİ ( Tapu İptali ve Tescil – Kadastro İşlemlerinden Sonra Tapulu Taşınmazlar İçin Vaki Olacak Miras Taksim Sözleşmelerinin Yazılı Şekilde Yapılması Gerektiğine İlişkin Hüküm Gözönünde Bulundurularak Davanın Reddi Gerektiği )

• İSPAT YÜKÜ ( Tapu İptali ve Tescil – Murisin Ölümünden Sonra Kadastrodan Önce Tapusuz Taşınmazlar Üzerinde Yapıldığına Göre Bu Taksimin Varlığının Şahit Beyanlarıyla İspatının Mümkün Olduğu )

3402/m.14,15/1-3

4721/m.676/son

ÖZET : 3402 sayılı Kadastro Kanununun 15/1-3 maddesine göre, tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların aynı Kanunun 14. maddesi gereğince belirlenen zilyetleri arasında taksim edildikleri belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla sabit olduğu taktirde bu mallar taksim gereğince zilyetleri adına tespit olunur. Taksim murisin ölümünden sonra kadastrodan önce tapusuz taşınmazlar üzerinde yapıldığına göre, bu taksimin varlığının şahit beyanlarıyla ispatı mümkündür. Mahkemenin TMK.nun 676/son maddesine göre, kadastro işlemlerinden sonra tapulu taşınmazlar için vaki olacak miras taksim sözleşmelerinin yazılı şekilde yapılması gerektiğine ilişkin kanun hükmü gözönünde bulundurularak davanın reddine karar verilmiş olmasında isabet bulunmamaktadır.

DAVA : N. A. ve müşterekleri ile V. Ö. aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Balıkesir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 16.12.2010 gün ve 156/590 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

KARAR : Davacılar, muris babaları Saadettin’in 1987 yılında öldüğünü, terekesinin çocukları S. Ö., C. C., V. Ö. , A. Ö. ve N. A.’e kaldığını, 2007 yılında kadastro çalışmaları sırasında tüm mirasçıların muvafakatı aranmadan dava konusu 103 ada 2 parselin davalılardan V. Ö. üzerine tespit görüp tapuya tescil edildiğini açıklayarak tapunun iptaliyle veraset belgesindeki hisseleri oranında adlarına tapuya tesciline karar verilmesini istemişlerdir.

Davalı Veysel vekili, tarafların murisi S. Ö.’in 1987 yılında ölümünden 11-12 yıl sonra mirasçıları arasında haricen taksim yapıldığını, dava konusu taşınmazın müvekkili Veysel’e kaldığını, mirasçılar arasında yapılan bu taksimin yazılı olması gerekmediğini, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Mahkemece, taraflar arasındaki miras taksim sözleşmesinin yazılı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava konusu taşınmaz davalı Veysel adına 18.3.2007 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında tespit görmüş, tutanağın kesinleşmesi üzerine 01.05.2007 tarihinde davalı Veysel adına tapuya tescil edilmiştir. Tarafların murisi S. Ö. 11.02.1987 tarihinde vefat etmiş olup, taraflar arasındaki miras taksim sözleşmesi dinlenen davalı tanıklarının beyanlarına göre, 2007 yılında yapılan kadastro çalışmalarından önce vaki olmuştur. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 15/1-3 maddesine göre, tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların aynı Kanunun 14. maddesi gereğince belirlenen zilyetleri arasında taksim edildikleri belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla sabit olduğu taktirde bu mallar taksim gereğince zilyetleri adına tespit olunur. Taksim murisin ölümünden sonra kadastrodan önce tapusuz taşınmazlar üzerinde yapıldığına göre, bu taksimin varlığının şahit beyanlarıyla ispatı mümkündür. Mahkemenin TMK.nun 676/son maddesine göre, kadastro işlemlerinden sonra tapulu taşınmazlar için vaki olacak miras taksim sözleşmelerinin yazılı şekilde yapılması gerektiğine ilişkin kanun hükmü gözönünde bulundurularak davanın reddine karar verilmiş olmasında isabet bulunmamaktadır. Taraflar arasında miras taksimi yapıldığına ve taşınmazın davalı Veysel’e kaldığı anlaşıldığına göre, davanın reddine karar vermek gerekirken, kabulüne karar verilmiş olması doğru olmamıştır.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 118,80 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 23.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

Benzer Yazılar:

Yorum yapın