İşgöremezlik | Maddi ve Manevi Tazminat

İşgöremezlik | Maddi ve Manevi Tazminat

T.C.
YARGITAY
21. HUKUK DAİRESİ
E. 2010/2650
K. 2011/2279
T. 17.3.2011
• İŞ KAZASI SONUCU SÜREKLİ İŞ GÖREMEZLİK ( Maddi ve Manevi Tazminat – Davacının Sürekli İş Göremezlik Oranı İşçinin Yaşı Olay Tarihi Gibi Özellikleri Göz Önünde Tutması ve Gelişen Hukuktaki Yaklaşıma da Uygun Olarak Tatmin Duygusu Yanında Caydırıcılık Uyandıran Oranda Manevi Tazminat Takdir Edilmesi Gerektiği )
• MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT ( Davacının Sürekli İş Göremezlik Oranı İşçinin Yaşı Olay Tarihi Gibi Özellikleri Göz Önünde Tutması ve Gelişen Hukuktaki Yaklaşıma da Uygun Olarak Tatmin Duygusu Yanında Caydırıcılık Uyandıran Oranda Manevi Tazminat Takdir Edilmesi Gerektiği )
• MANEVİ TAZMİNAT ( İş Kazası Sonucu Sürekli İş Göremezlik – Gelişen Hukuktaki Yaklaşıma da Uygun Olarak Tatmin Duygusu Yanında Caydırıcılık Uyandıran Oranda Manevi Tazminat Takdir Edilmesi Gerektiği )
818/m.47
ÖZET : Dava, iş kazası sonucu sürekli iş göremez duruma gelen işçinin uğramış olduğu maddi ve manevi zararın giderilmesi istemine ilişkindir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdir ine bırakılmış ise de, hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerekir.
DAVA : Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacı ile davalılardan A. Ç. vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Zehra Ayan tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
KARAR : 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacının ve davalılardan A. Ç.’in aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, iş kazası sonucu sürekli iş göremez duruma gelen işçinin uğramış olduğu maddi ve manevi zararın giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Zararlandırıcı sigorta olayına maruz kalan sigortalının, maddi zararının hesabında, gerçek ücretin esas alınması koşuldur. Gerçek ücretin ise, işçinin imzasının bulunduğu ücret tediye bordrolarından saptanacağı, işçinin imzasının bulunmadığı işyeri ve sigorta kayıtlarının nazara alınamayacağı, işçinin imzasının bulunduğu ücret tediye bordrolarının bulunmaması durumunda işçinin yaşı, kıdemi, mesleki durumu dikkate alınarak, emsal işi yapan işçilerin aldığı ücret gözönünde tutularak belirlenmesi gerektiği. Dairemizin giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir.
Somut olayda , beş şıklı olarak düzenlenen 29.02.2008 tarihli hesap bilirkişisi raporunda, günlük 6,00.-TL net ücrete göre yapılan maddi tazminat hesabı mahkemece hükme esas alınmıştır. Davalılara ait taş ocağı işyerinde çalışan davacı, dava dilekçesinde, kaza tarihinde net 8,00.-TL yevmiye almakta olduğunu, ayrıca işverence kendisine yemek ve yatacak yer temin edilmekte olduğunu iddia etmiştir. Dosyaya ücret bordroları ibraz edilmemiş olup, sigorta müfettişi tarafından tutulan 09.09.1999 tarihli kayıt tetkik tutanağında davacıya 1998 yılı 8. ayında 20 gün karşılığı 31.893.000.-TL ödendiği belirtilmiştir. Tanıklardan davacının yeğeni olan N. Ş., davacıyla birlikte çalıştığını, davacının söküm ustası olduğunu, kendisinin 6 milyonlira, davacının 8 milyon lira ücret aldığını; tanık E. Y., davacıyla birlikte çalıştığını, kendisinin ustabaşı, davacının ise ustabaşı yardımcısı olduğunu, davacının günlük 6 milyonlira yevmiye aldığını; tanık M. T. ise olay tarihinde işçilerin günlük yevmiyesinin işe yeni başlayan işçi için 4,5-5 milyonlira olduğunu beyan etmiştir.
Mahkemece, davacıya ait sigorta şahsi sicil dosyası ile işyeri dosyaları getirtilip, daha önceki kıdemi ve çalıştığı yerler tespit edilerek, davacının meslek durumu hakkında tanıklar yeniden dinlenilerek ve taraflara yeniden tanık listesi verme olanağı tanınarak ve tüm deliller toplanarak sonucuna göre davacının söküm ustası mı, ustabaşı yardımcısı mı vs, olduğunu saptamak, bu saptamaya göre davacının yaşı, eğitim durumu, mesleki kıdemi ve yaptığı iş belirtilerek, ilgili meslek odasından olay tarihinden müzekkerenin yazıldığı tarihe kadar emsal işçinin alabileceği aylık net ücreti her yıl için ayrı ayrı sormak, ilgili meslek kuruluşu tarafından bildirilen ücret esas alınarak maddi tazminatı yeniden hesaplamak. Kurum tarafından hüküm tarihine en yakın tarihe göre hesaplanan peşin sermaye değerini zarardan indirmek ve sonucuna göre karar vermek gerekirken, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
3-Öte yandan, Borçlar Kanunu’nun 47. maddesinde hakimin bedensel bütünlüğün bozulması halinde olayın özelliklerini göz önünde tutularak zarar görene adalete uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar vereceği öngörülmüştür. Bedensel bütünlük eş deyişle vücut bütünlüğü kavramının fizik bütünlük yanında ruhsal bütünlüğü ve sağlığı da kapsadığı tartışmasızdır. Olayın özelliklerinin neler olduğu 22.06.1966, 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nda açıklanmıştır. Bunlar her olayda değişebilir. Bu nedenle hakiminin kararında bu özellikleri objektif ölçülere göre göstermesi gerekir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdir ine bırakılmış ise de, hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23.06.2004 gün ve 13/291-370 sayılı kararı ).
Bu ilkeler gözetildiğinde hükmedilen 5.000,00.-TL manevi tazminatın az olduğu açıkça belli olmaktadır.
4-Kabule göre de. 19.12.2008 tarih ve 27085 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 10. maddesinde öngörülen manevi tazminatın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına hükmedilecek avukatlık ücretinin davacı yararına belirlenen ücreti geçemeyeceği hükmü dikkate alınmaksızın, davalı taraf yararına fazla avukatlık ücretine hükmedilmesi de isabetsizdir.
Ayrıca, davacı yararına hükmedilen avukatlık ücretinin eksik hesaplanarak 1.240,38.-TL yerine, 1.200,00.-TL avukatlık ücretine hükmolunmuş olması da usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde davacının ve davalılardan A. Ç.’in bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 17.03.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Benzer Yazılar:

Yorum yapın