Muris Muvazaası | Tapu İptali Ve Mirasçılar Adına Tescili

Muris Muvazaası | Tapu İptali Ve Mirasçılar Adına Tescili

T.C.

YARGITAY

1. HUKUK DAİRESİ

E. 2012/4001

K. 2012/4338

T. 16.4.2012

• MURİS MUVAZAASI ( Tapu İptal ve Mirasçılar Adına Tescil – Miras Şirketine Atanacak Temsilci Aracılığı İle Davanın Sürdürülmesi Gerekirken Davanın Görülebilirlik Koşulu Yerine Getirilmeden Esas Hakkında Hüküm Kurulmasının Doğru Olmadığı )

• TAPU İPTALİ VE MİRASÇILAR ADINA TESCİL İSTEMİ ( Muris Muvazaasına Dayalı – Miras Şirketine Atanacak Temsilci Aracılığı İle Davanın Sürdürülmesi Gerektiği )

• DAVA ŞARTI ( Muris Muvazaası/Tapu İptali ve Tescil – Miras Şirketine Atanacak Temsilci Aracılığı İle Davanın Sürdürülmesi Gerekirken Davanın Görülebilirlik Koşulu Yerine Getirilmeden Esas Hakkında Hüküm Kurulmasının Doğru Olmadığı )

• ELBİRLİĞİ HALİNDE MÜLKİYET ( Davada Tüm Mirasçılar Adına Tescil İstenildiği – Miras Şirketine Atanacak Temsilci Aracılığı İle Davanın Sürdürülmesi Gerektiği )

• MİRAS ŞİRKETİNE TEMSİLCİ ATANMASI GEREĞİ ( Muris Muvazaası/Tapu İptali ve Tescil – Davanın Görülebilirlik Koşulu Yerine Getirilmeden Esas Hakkında Hüküm Kurulamayacağı )

4721/m.640,701,702

ÖZET : Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve mirasçılar adına tescili isteğine ilişkindir. Somut olayda, miras bırakanın ölüm tarihine göre elbirliği ( iştirak ) halinde mülkiyet söz konusu olup, davada tüm mirasçılar adına tescil istenildiğinden davaya dahil edilen mirasçılardan Caner ve İbrahim davaya muvafakat ederken davalının babası olan iştirakçi Zekeriya’ın davaya muvafakat etmediği anlaşılmaktadır. Miras şirketine M.K.nun 640. mad. uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken davanın görülebilirlik koşulu yerine getirilmeden esas hakkında hüküm kurulması doğru değildir.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada;

Davacılar, ortak miras bırakanları M. T.’ın mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak 449 parsel sayılı taşınmazını, tapuda satış göstermek suretiyle torunu olan davalıya temlik ettiğini, gerçekte bağış yapıldığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile mirasçılar adına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.

Dâhili Davacılardan Z. T.; davalı oğlunun taşınmazı bedeli karşılığında satın aldığını, kendisinin de maddi katkısı olduğunu belirterek davaya muvafakat etmediğini, diğer dâhili davacılar ise davaya muvafakat ettikleri bildirmişlerdir.

Davalı, çekişmeli taşınmazı gerçek değeri üzerinden bedeli karşılığında satın aldığını, temlikin muvazaalı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece; muvazaa olgusunun sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi İlknur Acar’ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve mirasçılar adına tescili isteğine ilişkindir.

Mahkemece, tapu kaydının iptali ile mirasçılık belgesinde yer alan mirasçılar adına miras payları oranında tesciline karar verilmiştir.

Bilindiği üzere; elbirliği ( İştirak ) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur.

M.K.nun 701-703 maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin ( ortaklığın ) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan herbirinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu kural, M.K.nun 701 maddesinde ( … Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir.Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır. ) biçiminde açıklanmıştır. Elbirliği ( İştirak ) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği ( iştirak ) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların ( iştirakçilerin ) oybirliği ile karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır.

M.K.nun 702/2 maddesi bu yönde açık hüküm getirmiştir. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne var ki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine MK’nun 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir. ( ll.l0.982 tarih l982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ) Nitekim bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir.

Somut olayda, miras bırakanın ölüm tarihine göre elbirliği ( iştirak ) halinde mülkiyet söz konusu olup, davada tüm mirasçılar adına tescil istenildiğinden davaya dahil edilen mirasçılardan Caner ve İbrahim davaya muvafakat ederken davalının babası olan iştirakçi Zekeriya’ın davaya muvafakat etmediği anlaşılmaktadır.

Hal böyle olunca; miras şirketine M.K.nun 640. mad. uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken davanın görülebilirlik koşulu yerine getirilmeden esas hakkında hüküm kurulması doğru değildir.

SONUÇ : Davalının temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün ( 6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile ) 1086 sayılı HUMK.’nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

Benzer Yazılar:

Yorum yapın