Yeni Borçlar Kanunu | Borçlu Olmadığının Tespiti

Yeni Borçlar Kanunu | Borçlu Olmadığının Tespiti

T.C.

YARGITAY

19. HUKUK DAİRESİ

E. 2012/4912

K. 2012/11706

T. 12.7.2012

• ÖDÜNÇ SÖZLEŞMESİNDEN DOĞAN BORCUN FER’İLERİNDEN BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİ DAVASI ( Kefilin Açmış Olduğu Menfi Tespit Davası – 01.07.2012 Tarihinde Yürürlüğe Giren Yeni Borçlar Kanunun Uygulama Şeklini Gösterir 6101 S.K. 7.M. Dikkate Alınacağı )

• YENİ BORÇLAR KANUNU ( 01.07.2012 Tarihinde Yürürlüğe Giren Bu Kanunun Kanuni Faiz ve Temerrüte İlişkin Kurallarının Eldeki Davada Uygulama İmkanı Bulunup Bulunmadığının Mahkemece Araştırılması Gereği – Kazanılmış Hakların Gözetileceği )

• KAZANILMIŞ HAKLARIN GÖZETİLMESİ ( 01.07.2012 Tarihinde Yürürlüğe Giren Yeni Borçlar Kanunun Uygulama Şeklini Gösterir 6101 S.K. 7.M. Dikkate Alınacağı – Kanuni Faiz ve Temerrüte İlişkin Kurallarının Eldeki Davada Uygulama İmkanının Araştırılacağı )

6101/m. 7

818/m. 88,120,161/son

ÖZET : Dava, borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece dava kısmen kabul edilmiştir.Ancak, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun yürürlük ve uygulama şeklini gösteren 6101 S.K. 7. M. dikkate alınarak kanuni faize ilişkin ve temerrüte ilişkin eski kanunun hükümlerinin bu davada uygulama imkanı bulunup bulunmadığı hususunun araştırılarak kazanılmış haklarında gözetilerek bir karar verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, dava dışı Fevziye E. ile davalı arasında yapılan ödünç sözleşmesini müvekkilinin kefil olarak imzaladığını değişik tarihlerde davalıya ödenen 1.550,00 TL mahsup edilmeden icra takibi yapıldığını, hukuka ve hakkaniyete aykırı olarak aylık %20 faiz uygulandığını, müvekkilinin temerrüde düşürülmediğini, maaşından yapılan kesintilere rağmen borcun henüz bitirilmediğini, takibe konu 11.250,00 TL faiz ve ferilerden müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını iddia ederek borçlu olmadıklarının tespiti ile davalının tazminata mahkum edilmesini istemiştir.

Davalı vekili cevabında, müvekkilinin Ödünç Para Verme İşleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile düzenlenen ikrazatçılık işi ile uğraştığını ve ikrazatçı sıfatı altında ödünç para verme ile uğraşan ve ödünç sözleşmesi ile para sağlayan gerçek kişi olduğunu, burada tüketici kredisi söz konusu olmadığından bankaların uyguladıkları faiz oranının esas alınamayacağını, sözleşmede belirlenen faiz oranlarının geçerli ve taraflar için bağlayıcı olduğunu, sözleşmede faiz oranının aylık %10, gecikme faizinin ise %20 olarak belirlendiğini, davacı tarafın 1.550,00 TL’lik ödemenin mahsup edilemediği iddiasının doğru olmadığını, ödenmiş 1,550,00 TL’nin çıkarılmasıyla elde edilen net faiz toplamının 11.250,00 TL olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davaya konu ödünç sözleşmesinde aylık faiz oranının %10, gecikme faizinin %20 olarak kabul edildiği, sözleşmede edimler arasında dengesizlik bulunduğu takdirde sözleşmenin aynen ifasının borçlunun ekonomik varlığını önemli ölçüde etkilediği durumlarda hakimin sözleşmeye müdahale edebileceği BK’nun 161/son hükmünde bu yönde düzenleme bulunduğu, sözleşmeyi müşterek borçlu olarak imzalayan davacının ödünç para alan şahıs olmayıp, gerçekte kefil olduğunu ileri sürdüğü, asıl borçlunun bankadan kredi alamayacak durumda borca batık kişilerden olduğu, sözleşme hükümleri uyarınca giderek artan borcun yüksek gecikme faizi sayesinde zaman içerisinde büyüdüğü, ekonomik bakımdan güçsüz olan borçlunun ekonomik varlığını büyük ölçüde yitirmesine neden olduğu, bu nedenle ikrazatçı alacaklının sağladığı haksız kazanç ölçüsünde sözleşmeye müdahale edilerek ödünç sözleşmesinde kararlaştırılan faiz ve gecikme faizinin bankalarca verilen kredi faizleri de gözetilerek makul bir seviyeye indirilmesi gerektiği davacının, takip nedeniyle fazla yaptığı ödeme olan 9.744,80 TL’den borçlu olmadığı, takibin kötüniyetli olarak yapıldığının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

818 sayılı Borçlar Kanunu’nu yürürlükten kaldıran 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu yürürlüğü ve uygulanma şekli hakkında Kanunun 7.maddesine göre Türk Borçlar Kanunun faize ilişkin 88 ve temerrüt faizine ilişkin 120.maddesi görülmekte olan davalarda da uygulanır. Mahkemece bu hükmün olayda uygulama imkanı bulunup bulunmadığı hususu değerlendirildikten sonra kazanılmış haklarda gözetilerek bir karar verilmek üzere hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 12.07.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

Benzer Yazılar:

Yorum yapın