Tazminat | Tazminatın Sınırı

Tazminat | Tazminatın Sınırı

 

T.C.

YARGITAY

4. HUKUK DAİRESİ

E. 2011/7793

K. 2011/7940

T. 6.7.2011

• TAZMİNAT TALEBİ ( Davalıların Tedbirsiz ve Dikkatsiz Davranışı İle % 53 Oranında Sürekli Malul Kalan Davacının – Yargıcın Özel Durumları Göz Önünde Tutarak Manevi Zarar Adı İle Hak Sahibine Verilmesine Karar Vereceği Para Tutarı Adalete Uygun Olması Gerektiği )

• TEDBİRSİZ VE DİKKATSİZ DAVRANIŞI İLE SÜREKLİ MALUL KALAN DAVACI ( Yargıcın Özel Durumları Göz Önünde Tutarak Manevi Zarar Adı İle Hak Sahibine Verilmesine Karar Vereceği Para Tutarı Adalete Uygun Olması Gerektiği )

• TAZMİNATIN SINIRI ( Onun Amacına Göre Belirlenmesi Gerektiği – Takdir Edilecek Tutar Var Olan Durumda Elde Edilmek İstenilen Doyum ( Tatmin ) Duygusunun Etkisine Ulaşmak İçin Gerekli Olan Kadar Olması Gerektiği )

818/m.47

ÖZET : Dava, davalıların tedbirsiz ve dikkatsiz davranışı ile % 53 oranında sürekli malul kalan davacının tazminat talebinden ibarettir. Borçlar Yasası’nın 47. maddesi gereğince yargıcın, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi ( fonksiyonu ) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum ( tatmin ) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden yargıç, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel ( objektif ) ölçülere göre uygun ( isabetli ) bir biçimde göstermelidir. Davaya konu olayın oluş biçimi, olay tarihi ve yukarıda sayılan ilkeler gözetildiğinde davacı yararına hükmedilen manevi tazminat miktarı çok fazladır.

DAVA : Davacı vekili tarafından, davalı A. R. Ç. ve diğeri aleyhine 20/12/2001 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen 11/09/2006 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davalı A. S. vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 08/03/2011 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine taraflardan kimsenin gelmediği görüldü, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR : 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı A. S.’in aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir

2- Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince; dava, davalıların tedbirsiz ve dikkatsiz davranışı ile % 53 oranında sürekli malul kalan davacının tazminat talebinden ibaret olup davanın kısmen kabulüne dair verilen karar davalılardan A. S. tarafından temyiz olunmuştur.

Davacı ile av arkadaşı olan davalı A. S., av dönüşü davacı ile birlikte davacının evine uğramış, tüfeğini evin odasına bırakıp dışarı çıktığında, davacının dedesi olan diğer davalı A. R. Ç. incelemek isterken tüfeği düşürmüş, patlayan tüfekten çıkan kurşun sol bacağına isabet eden davacı, sürekli malul kalacak derecede yaralanmıştır.

Borçlar Yasası’nın 47. maddesi gereğince yargıcın, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi ( fonksiyonu ) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum ( tatmin ) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden yargıç, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel ( objektif ) ölçülere göre uygun ( isabetli ) bir biçimde göstermelidir.

Davaya konu olayın oluş biçimi, olay tarihi ve yukarıda sayılan ilkeler gözetildiğinde davacı yararına hükmedilen manevi tazminat miktarı çok fazladır. Temyiz olunan kararın daha az miktarda manevi tazminata hükmolunmak üzere bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda 2 numaralı bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, davalının diğer temyiz itirazının 1 numaralı bentte gösterilen nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 06.07.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

Benzer Yazılar:

Yorum yapın