Katılma Alacağı | Kişisel Mal | Edinilmiş Mal

               T.C.

      YARGITAY

Sekizinci Hukuk Dairesi

E.2013/3753

K.2013/6531

T.06.05.2013

  • KATILMA ALACAĞI
  • KİŞİSEL MAL
  • EDİNİLMİŞ MAL

Özet: Taraflar 06.10.2000 tarihinde evlenmiş, 17.04.2008 tarihinde açılan boşanma davasının 13.09.2010 tarihinde kesinleşmesiyle evlilik birliği son bulmuştur. Eşler arasında 01.01.2002 tarihîne kadar mal ayrılığı, başka bir mal rejimi seçildiği ileri sürülmediğinden, boşanma davasının açıldığı tarihe kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir.

Dava konusu dükkanlar 08.12.2004 tarihinde, edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde alınmış olup, edinilmiş mallar üzerinde kural olarak davacının yarı oranında katılma alacağı bulunmaktadır.

Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal kabul edilir . Davalı, dükkanların kişisel malla alındığını kanıtlamakla yükümlü olup, dinlenen tanık ve davacının babasının beyanları soyut beyanlar olduğundan, dükkanların davalının babası tarafından alındığı ve paranın onun tarafından ödendiği açıklamalarının başka delillerle desteklenmesi zorunludur. Dükkanların kişisel malla alındığı ispatlanamadığından, edinilmiş mal olduğu kabul edilerek taraf delilleri değerlendirilmeli, sonucuna göre bir karar verilmelidir.

  • 4721 s. TÜRK MEDENİ KANUNU [Madde 218] [Madde 219] [Madde 229] [Madde 230] [Madde 231] [Madde 232] [Madde 235]
  •  [Madde 236] [Madde 22] [Madde 6] [Madde 202] [Madde 222]

Melike ile Arif aralarındaki katılma alacağı davasının reddine dair Bandırma Aile Mahkemesi’nden verilen 06.12,2011 gün ve 221/800 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Davacı vekilleri dava dilekçelerinde; tarafların 8 yıldan beri evli olduklarını, şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşandıklarını, evlilik birliği İçerisinde 784 ada 1 sayıl! parselde kurulu binada 4 ve 5 nolu iki dükkanın alındığını, davalı adına tapuda kayıtlı bulunduğunu, dükkanların alımına davacının da katkı sağlandığını, açılan bakkaliye dükkanının vekil edeni tarafından işletildiğini, resmi kurumlarda da adına tescilli bulunduğunu, dükkanın satış ve işletmesinin devrine ilişkin semenin taksitlerinin vekil edenleri tarafından bankaya ödendiğini, dükkanların bu günkü rayiç bedelinin asgari 50.000,00 TL olduğunu açıklayarak fazlaya ilişkin haklan sakla kalmak koşuluyla 1/2 oranına isabet eden 25.000,00 TL katkı payının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.

Davalı (koca) vekili 16.05.2008 havale tarihli cevap dilekçesinde; vekil edeni ile davacının 06.10.2000 tarihinde evlendiklerini, davacının üçüncü vekil edeninin de İkinci evliliği olduğunu, davacının Haziran 2007 tarihinde müşterek konuttaki eşyaları da boşaltmak suretiyle evi terk ettiğini, açılan boşanma davasının derdest olduğunu, davalının herhangi bir gelire sahip olmadığını, evlendikleri 06.01.2000 tarihinden itibaren vekil edenine anne ve babasının baktığını, her türlü menkul ve gayrimenkullerinin davalının annesi ve babası tarafından alındığını, alınan gayrimenkullerinin parasını da ekonomik durumlarının iyi olması nedeniyle yine anne ve babası tarafından karşılandığını, ilk bakkal dükkanının davalının babası tarafından 01.03.2003 tarihinde açıldığını, kiralık olduğunu, içindeki tüm malların yine aynı şekilde annesi ve babası tarafından alınarak dükkana konulduğunu, davacının hiçbir katkısının bulunmadığını, bakkal dükkanı ile ilgili bilgilerin gerçeği yansıtmadığını açıklamış ve davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Mahkemece, “..tanık beyanları ile dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğini, dava konusu taşınmazların davalının babası tarafından bedeli ödenmek suretiyle satın alınarak tapuda satış gibi gösterilerek davalıya bağış yapıldığı kanaatine varıldığı, her ne kadar davacının babaannesinin dükkanının açılmasında 2.500,00 TL ve 3,000,00 TL olmak üzere iki kez taraflara para verildiği kabul edilmiş ise de, bu paraların taşınmazların mülkiyetinin alınmasında kullanılmadığını, dükkanın açılması sırasında ve malzeme alımında kullanıldığını, tanık beyanları ile belirlendiğini, söz konusu taşınmazlar mal rejiminin devamı sırasında edinilmiş mal sayılsa bile kişisel mal olduklarını, tasfiyeye dahil olması gereken edinilmiş mal olmadığını gerekçe göstermek suretiyle davanın reddine” karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, 4721 sayılı TMK gereğince yasal mal rejimi olarak kabul edilen edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen mallardan kaynaklanan ve TMK.nın 218, 219, 229, 230, 231, 232, 235 ve 236. maddeleri gereğince açılan katılma alacağı isteğine ilişkindir.

Taraflar, 06.10.2000 tarihinde evlenmiş, 17.04.2008 tarihinde açılan ve kabulle sonuçlanıp 13.09.2010 tarihinde kesinleşen boşanma kararı ile boşanmışlardır.

Eşler arasında evlendikleri 06.10.2000 tarihinde 4721 sayılı TMK.nın yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar Mülga 743 sayılı TKM’nın 170. maddesi uyarınca mal aynlığı, eşler başka bir mal rejimini seçtiklerini ileri sürmediklerinden bu tarihten boşanma davasının açıldığı 17.04.2008 tarihine kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir.(TMK.m.202, 4722 SK. m.10). Eşler arasındaki mal rejimi TMK’nın 225/2. fıkrası uyarınca boşanma davasının açıldığı 17,04.2008 tarihinde sona ermiştir.

Uyuşmazlık konusu 784 ada 1 parselde bulunan binadan alınan 4 ve 5 nolu dükkanlar Yılmaz tarafından ihale yoluyla 01.12.2004 tarihinde alındığı, önce savunmaya göre davalı tarafından kiralandığı, hava parasının verildiği, bu paranın Almanya’da çalışan anne ve babası tarafından karşılandığı, ancak Yılmaz’ın söz konusu dükkanları satışa çıkardığı sırada 08.12.2004 tarihinde doğrudan davalı Arif tarafından satın alındığı, tapuda Arife satış yapıldığının tapu kaydı ve dosya arasında bulunan resmi akit tablosundan belirlendiği, ancak yine dükkanların satış bedellerinin davalının anne ve babası tarafından karşılandığının ileri sürüldüğü, tanık olarak dinlenen baba ile diğer tanıkların aynı yönde beyanda bulundukları dosya kapsamından anlaşılmaktadır.

Dava konusu her iki dükkan edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde 08.12.2004 tarihinde doğrudan Fikret oğlu Arif tarafından satın alındığı, tapu kaydı ve resmi akit tablosu ile belirlendiğine göre kural olarak TMK.nın 219. maddesi uyarınca edinilmiş mal olduğu konusunda duraksamamak gerekir. Edinilmiş mallar (artık değer) üzerinde kural olarak davacının TMK.nın 236/1. maddesi gereğince yarı oranında katılma alacağı hakkı bulunmaktadır.

TMK.nın 22/1. fıkrasına göre, belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Aynı maddenin son fıkrasında ise; bir eşin bütün mallan, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir. TMK.nın 6. maddesi uyarınca herkes, iddia ve savunmasını kanıtlamakla yükümlüdür. Görüldüğü gibi açıklanan maddelerde de anlaşılacağı üzere somut olayda, ispat yükü davalıdadır. Davalı söz konusu dükkanları kişisel malla alındığını kanıtlamakla yükümlüdür. Dinlenen tanık beyanları ile davacının babasına ait beyanlar soyut açıklamalardan ibaret olup, somutlaştırılıp delillendirilmediğinden bu sübjektif beyanlarla sonuca ulaşmak bakımından yeterli görülmemektedir. Beyanların başka delillerle doğrulanması ve kanıtlanması gerekmektedir. Sadece davalının babası tarafından alındığı ve paranın onun tarafından ödendiği açıklamalarına yer verilmiş ancak, paranın nereden geldiği, nasıl davalıya aktarıldığı, hangi hesaptan çekildiği gibi benzeri hususları ileri sürülmediği gibi, bu yönde herhangi bir delil de savunma tarafından dosyaya sunulmamıştır. Somut olayda olduğu gibi bu tür beyanların her zaman söylenmesi ve alınması mümkündür. Bunun doğuracağı ve etkileyeceği sorunların çok ağır olacağı açıktır. Bu nedenle açıklandığı üzere soyut kabul edilen beyanların başka delillerle desteklenmesi zorunludur. Savunma, TMK’nın 222 ve 6. maddeleri gereğince iddiasını kanıtlayamamıştır. Şayet dükkanlar baba tarafından 3. kişiden alınıp, daha sonra davalı oğluna tapu devretseydi elbette ki durum farklı olabilirdi. Eldeki olayda böyle bir durum söz konusu değildir.

Savunma iddiasını kanıtlamadığını ve dava konusu dükkanların kişisel malla alındığını, başka delillerle desteklemediğine ve ispatlayamadığma göre söz konusu dükkanların edinilmiş mal olduğunun kabulü gerekir. Bu durum karşısında TMK’nın 202,218,219,222,229,230,231,232,235 ve 236. maddeleri gereğince iddia ve savunma doğrultusunda taraf delilleri değerlendirilerek işin esası hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, tanıkların soyut beyanlarına dayalı olarak söz konusu taşınmazların kişisel malla alındığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş bulunması usul ve kanuna aykırıdır.

Davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK’nın Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nın 428. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), taraflarca HUMK’nın 388/4. (HMK m,297/ç) ve HUMK’nın 440/1 maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren İlama karşı 15 gün içinde karar düzeltme İsteğinde bulunulabileceğine ve 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 06.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Benzer Yazılar:

Yorum yapın