Boşanma Davası | Kocanın Eşini Aşağılaması

T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 2012/7690

K. 2012/24664

T. 15.10.2012

• BOŞANMA DAVASI ( Davacı Kocanın Karısına “Sen Pissin ve Pisliksin” Diyerek Aşağıladığı/Komşusuna “Ben Bekar Olsam Seni Alırım” Dediği – Davacı Kocanın Tamamen Kusurlu Olduğu/Davanın Reddedileceği )

• KOCANIN EŞİNİ AŞAĞILAMASI ( Davacı Kocanın Karısına “Sen Pissin ve Pisliksin” Diyerek Aşağıladığı/Komşusuna “Ben Bekar Olsam Seni Alırım” Dediği – Davacı Kocanın Tamamen Kusurlu Olduğu/Boşanma Davasının Reddi Gerektiği )

• KUSUR ( Davacı Kocanın Karısına “Sen Pissin ve Pisliksin” Diyerek Aşağıladığı/Komşusuna “Ben Bekar Olsam Seni Alırım” Dediği – Davacı Kocanın Tamamen Kusurlu Olduğu/Boşanma Davasının Reddi Gerektiği )

4721/m. 166,185,186

ÖZET: Boşanma davasında davacı kocanın, karısına “sen pissin ve pisliksin” diye aşağıladığı, komşusuna “ben bekar olsaydım seni alırım” dediği, boşanmaya neden olan olaylarda davacı kocanın tamamen kusurlu olduğu ve davalı kadından kaynaklanan boşanmayı gerektirir maddi bir hadisenin varlığı kanıtlanmamıştır. Evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1-Toplanan delillerden; davacı kocanın, karısına “sen pissin ve pisliksin” diye aşağıladığı, komşusuna ben bekar olsaydım seni alırım dediği, boşanmaya neden olan olaylarda davacı kocanın tamamen kusurlu olduğu ve davalı kadından kaynaklanan boşanmayı gerektirir maddi bir hadisenin varlığı kanıtlanmamıştır.

Türk Medeni Kanununun 166.maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir. Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer. Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonrada mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir. Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166.maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır. ( TMK.md.166/2 )

Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.

2-Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına ( TMK. md.186/1 ), geçimine ( TMK md.185/3 ), malların yönetimine ( TMK.m. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215 ) ve çocukların bakım ve korunmasına ( TMK.m.185/2 ) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden ( resen ) almak zorundadır ( TMK.m.169 ). O halde; Türk Medeni Kanununun 185/3. ve 186/3. maddeleri uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere davalı kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda 1. ve 2. bentte gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle, 15.10.2012 tarihinde karar verildi.

Benzer Yazılar:

Yorum yapın