Boşanma Davası | Kadının Hiçbir Kusurunun Bulunmaması

T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 2011/20038

K. 2012/28733

T. 30.11.2012

• TAMAMEN KUSURLU KOCANIN AÇTIĞI BOŞANMA DAVASI ( Kadından Kaynaklanan Boşanmayı Gerektirir Maddi Bir Hadisenin Varlığının Kanıtlanmadığı – Davalı Kadının Az Da Olsa Kusurunun Bulunmadığı Durumda Yerel Mahkemece Boşanma Kararı Verilemeyeceği )

• AZ DA OLSA DİĞER EŞİN KUSURUNUN ARANMASI ( Eşine Fizisel Şiddet,Hakaret,Eşini Kovmak ve Birlik Görevlerini Yerine Getirmemek Şeklindeki Tamamen Kusurlu Davranışları Bulunan Kocanın Açmış Olduğu Boşanma Davasının Reddi Gereği – Boşanma )

• KADININ HİÇBİR KUSURU BULUNMAMASI ( Tamamen Kusurlu Kocanın Açmış Olduğu Boşanma Davasında Kadının Az Da Olsa Kusurlu Bulunduğu İspatlanamadığından Davacı İsteğinin Reddi Gerekeceği – Tamamen Kusurlu Bulunan Kocanın Açtığı Boşanma Davası )

• EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI ( Evliliğin Devamının Eşlerden Beklenmeyecek Derecede Temelinden Sarsıldığı Anlaşılan Eldeki Davanın Tamamen Davacının Tutum ve Davranışlarından Daynaklanmış Olduğu – Davanın Reddi Gerekeceği )

• BOŞANMA DAVASININ REDDİ ( Diğer Eşin Boşanmayı Gerektirir Maddi Bir Hadisesinin Varlığının Kanıtlanamadığı )

4721/m. 166/2

ÖZET : Taraflar arasındaki boşanma davasında, davacının eşine fiziksel şiddet uyguladığı, hakaret ettiği, eşini kovduğu, birlik görevlerini yerine getirmediği ve kadından kaynaklanan boşanmayı gerektirir maddi bir hadisenin varlığı ise kanıtlanamadığı, boşanmaya neden olan olaylarda davacı kocanın tamamen kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır.Ancak, evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı anlaşılan eldeki davanın tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda davacı isteğinin reddi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı ( koca ) tarafından; nafakalar yönünden, davalı ( kadın ) tarafından ise; tamamına şamil olmak üzere temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 30.11.2012 günü duruşmalı temyiz eden davalı vekili geldi. Karşı taraf temyiz eden davacı ve vekili gelmediler. Gelenin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Toplanan delillerden davacının eşine fiziksel şiddet uyguladığı, hakaret ettiği, eşini kovduğu, birlik görevlerini yerine getirmediği anlaşılmaktadır. Davacı tarafından kadına ait olduğu iddia edilen ses kaydını ihtiva eden kaset, delil listesinde bulunmadığı gibi; davalının da buna muvaffakat etmediği, bu nedenle bu kasetin delil olarak kabul edilmesinin mümkün bulunmadığı görülmektedir. Kadından kaynaklanan boşanmayı gerektirir maddi bir hadisenin varlığı kanıtlanmadığı, boşanmaya neden olan olaylarda davacı kocanın tamamen kusurlu olduğu anlaşılmaktadır.

Türk Medeni Kanununun 166.maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir.Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer.Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonrada mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir. Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166.maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır. ( TMK.md.166/2 ) Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, duruşma için takdir olunan 900.00 TL. vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Benzer Yazılar:

Yorum yapın