Aile Konutu Sebebiyle İpoteğin Kaldırılması Davası

Aile Konutu Sebebiyle İpoteğin Kaldırılması Davası

avukat avukat

T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 2014/6136

K. 2014/8580

T. 10.4.2014

• AİLE KONUTU SEBEBİYLE İPOTEĞİN KALDIRILMASI DAVASI ( İpotek Tesis Tarihinde Taşınmazda Aile Konutu Şerhi Bulunmadığı/Lehine İpotek Tesis Edilen Bankanın Kazanımının İyiniyetli Olması Haline Korunacağı – Davanın Reddedilmesi Gerektiği )

• TAŞINMAZ ÜZERİNDE HAK SAHİBİ OLAN EŞİN TASARRUFU ( Taşınmazın Aile Konutu Olduğu/Hak Sahibi Eşin Tasarrufunun Diğer Eşin Açık Rızasına Bağlı Olacağı – İpotek Tesis Tarihinde Taşınmazda Aile Konutu Şerhi Bulunmadığından Lehine İpotek Tesis Edilen Bankanın Kazanımının Korunacağı/Bankanın Kötüniyeti Kanıtlanamadığından İpoteğin Kaldırılması Davasının Reddedileceği )

• TAPUYA GÜVEN İLKESİ ( İpotek Tesis Tarihinde Taşınmazda Aile Konutu Şerhi Bulunmadığı – Lehine İpotek Tesis Edilen Bankanın Kötüniyetinin Kanıtlanamadığı/İpoteğin Kaldırılması Davasının Reddedilmesi Gerektiği )

• İPOTEK TESİS TARİHİNDE TAŞINMAZDA AİLE KONUTU ŞERHİ BULUNMAMASI ( Lehine İpotek Tesis Edilen Bankanın Kazanımının İyiniyetli Olması Haline Korunacağı -Bankanın Kötüniyetinin Kanıtlanamadığı/Tapuya Güven İlkesi Gereği İpoteğin Kaldırılması Davasının Reddedileceği )

• İSPAT ( İpotek Tesis Tarihinde Taşınmazda Aile Konutu Şerhi Bulunmadığı/Lehine İpotek Tesis Edilen Bankanın Kazanımının İyiniyetli Olması Haline Korunacağı – Bankanın Kötüniyetli Olduğunu Kanıtlama Yükümlülüğünün Bunu İspat Edene Düşeceği )

• DAVACININ KREDİ SÖZLEŞMESİNİ KEFİL SIFATIYLA İMZALAMASI ( Davacının Borcun Yapılandırılması İşlemini Yaptığı ve Taahhütname Belgesini Borçlu Sıfatıyla İmzaladığı – Aile Konutu Şerhinin Bu İşlemlerden Sonra Konulduğu/İpoteğin Kaldırılması Davasının Reddedileceği )

4721/m. 6, 164/1, 1023

ÖZET : Dava ipoteğin kaldırılması davasıdır. Taşınmaz üzerinde hak sahibi olan eşin tasarrufu, diğer eşin açık rızasına bağlıdır. İpotek tesis tarihinde tapu kütüğünde taşınmazın “aile konutu” olduğuna ilişkin bir şerh bulunmadığına göre, lehine ipotek tesis edilen bankanın kazanımı iyiniyetli olması halinde korunur. Lehine ipotek tesis edilen bankanın kötüniyetli olduğunu kanıtlama yükümlülüğü bunu iddia edene düşer lehine ipotek tesis edilen bankanın kötüniyetli olduğu kanıtlanamamıştır.

Ayrıca davacı eş ipoteğe dayanak kredi sözleşmesini kefil sıfatıyla imzalamış ve borcun ödenmemesi üzerine de borcun yapılandırılması ile ilgili işlemlere girişmiş ve bu amaçla yapılandırılan kredilerde alınacak taahhütname belgesini borçlu sıfatı ile imzalamıştır. Dava konusu taşınmaza aile konutu şerhi ise bu işlemlerden sonra konulmuştur. Tapuya Güven İlkesi’ne göre davanın reddi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı banka tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Dava konusu taşınmazın aile konutu olarak özgülendiği tartışmasızdır. Türk Medeni Kanununun 194/1. maddesi gereğince, taşınmaz üzerinde hak sahibi olan eşin tasarrufu, diğer eşin açık rızasına bağlıdır. Taşınmaz üzerinde hak sahibi olan koca, 04.09.2007 tarihinde ipotek tesis ettirmiştir. Resmi senedi, davalı eş ve taşınmaz üzerinde 1/8 hisse de intifa hakkı sahibi olan M. birlikte imzalamıştır. İpotek tesis tarihinde tapu kütüğünde taşınmazın “aile konutu” olduğuna ilişkin bir şerh bulunmadığına göre, lehine ipotek tesis edilen bankanın kazanımı iyiniyetli olması halinde korunur ( TMK md. 1023 ). Zira, Türk Medeni Kanununun 194/1. maddesi ile tapuya güven ilkesine bir istisna getirilmiş değildir Kanunun iyiniyete hukuki bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyiniyetin varlığıdır. İyiniyetin varlığı asıl olduğuna göre, lehine ipotek tesis edilen bankanın kötüniyetli olduğunu kanıtlama yükümlülüğü bunu iddia edene düşer ( TMK md. 6 ). Dosya içindeki belgelerden, lehine ipotek tesis edilen bankanın kötüniyetli olduğu kanıtlanamamıştır. Ayrıca davacı eş ipoteğe dayanak olan kredi sözleşmesini kefil sıfatıyla imzalamış ve borcun ödenmemesi üzerine de davalı eşinin 24.09.2009 tarihinde verdiği yetki ile borcun yapılandırılması ile ilgili işlemlere girişmiş ve bu amaçla yapılandırılan kredilerde alınacak taahhütname belgesini “borçlu” sıfatı ile imzalamıştır. Dava konusu taşınmaza aile konutu şerhi ise bu işlemlerden sonra 22.03.2010 tarihinde konulmuştur. Tapuya güven İlkesini esas alan Türk Medeni Kanunu’nun 1023.maddesi koşulları işlem tarafı olan banka lehine gerçekleşmiştir. Öyleyse davanın reddi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü isabetsiz olmuş ve bozmayı gerektirmiştir ( H.G.K.’nun 24.04.2013 tarih. 2012/2- 1567 Esas, 2013/579 Karar sayılı ilamı ).

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla, 10.04.2014 tarihinde karar verildi.

KARŞI OY :

Taşınmazın tapu kütüğüne konulan şerh ( TMK.md.194/3 ) KURUCU değil AÇIKLAYICI şerhtir. Konut şerh konulduğu için aile konutu olmamaktadır. Aile konutu olduğu için şerh konulmaktadır. Düşüncemiz öğretide bu sebeple isabetli kabul edilmektedir ( Kemal OĞUZMAN, Özer SELİCİ, Saibe OKTAY-ÖZDEMİR, Eşya Hukuku-İstanbul 2013, Bakınız Sayfa:255, dipnot:794 ).

Malik olmayan eşin AÇIK RIZASI alınmadan yapılan işlem KESİN HÜKÜMSÜZDÜR ( Şükran ŞIPKA, Aile Konutu İle İlgili İşlemlerde Diğer Eşin Rızası, İstanbul-2002, Bakınız: sayfa:145 ).

SEROZAN’a göre “Eğer böyle bir devir her nasılsa gerçekleştirilirse bu devir “KESİN HÜKÜMSÜZDÜR” Tapudaki tescil de yolsuz olur. Bu köktenci ve onulmaz hükümsüzlüğü konutu devir alanın iyi niyeti de sağaltamaz.” ( Bakınız: Rona SEROZAN, ” Aile Kanutu Şerhine Değişik Bir Yaklaşım, Prof.Dr. Zahit İmre’ye Armağan İstanbul -2009, s.281 )

GÜMÜŞ’e göre aksi düşünceyi seslendiren YHGK kararı en kısa zamanda DÖNÜLMESİ gereken isabetsiz bir sonucu yansıtmaktadır ( Alper GÜMÜŞ, Evliliğin Genel Hükümleri ve Mal Rejimi, İstanbul-2008 bakınız sayfa:104 ).

İsviçre’deki BASKIN BİLİMSEL GÖRÜŞ üçüncü kişinin iyi niyetinin korunmamasıdır ( ŞIPKA, Bakınız: sayfa:145 ).

İsviçre ve Türkiye’deki AZINLIK GÖRÜŞÜNÜ uygulayan değerli çoğunluk görüşüne katılabilme olanağım bulunmamaktadır.

Malik olmayan eşin AÇIK RIZASINI almayarak Türk Medeni Kanununun 194/1. madde hükmünü HİÇE SAYAN/YOK SAYAN işlem sahipleri Hukuk Muhakemeleri Kanununun 33. madde hükmüne göre sonuçlarına da katlanmak zorundadır.

YHGK; 4.10.2006 gün ve E. 2006/2-591 K-2006/624 sayılı karşı oyumda yer alan gerekçelerimi aynen tekrar ediyorum ( GÜMÜŞ, Bakınız: sayfa:97-104’de yer alan karşı oy yazım )

Benzer Yazılar:

Yorum yapın