Suya Elatmanın Önlenmesi Davası

Suya Elatmanın Önlenmesi Davası

 

T.C.

YARGITAY

3. HUKUK DAİRESİ

E. 2012/11776

K. 2012/16986

T. 5.7.2012

• SUYA ELATMANIN ÖNLENMESİ DAVASI (Davalının Kendi Taşınmazında Açmış Olduğu Yeni Çeşmenin Dava Konusu Tarihi Çeşmenin Suyunu Kuruttuğu İddiası – Bu İddianın Araştırılarak Davanın Aydınlatalacağı/Bilirkişi Raporları Arasında Çelişki Bulunduğu)

• YENİ ÇEŞMENİN AÇILMASI İLE DAVA KONUSU ÇEŞMENİN SUYUNUN KURUMASI (Suya Elatmanın Önlenmesi Davası – Dava Yeni Çeşmenin Açılmasının Diğer Çeşmenin Suyunun Kurumasına Neden Olup Olmadığının Araştırılması Gerektiği/Sonuca Göre Karar Verileceği)

• HAKİMİN DAVAYI AYDINLATMA GÖREVİ (Davacının İddiasının Yeterince Araştırılmamasının Hatalı Olduğu)

• BİLİRKİŞİ RAPORLARI ARASINDA ÇELİŞKİ (Bu Çelişkinin Giderilmesi Gereği – Suya Elatmanın Önlenmesi Davası)

6100/m. 31

1086/m. 75/2

ÖZET : Dava, suya elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir. Davayı aydınlatma görevi hakime aittir. Davalının yeni bir çeşme açması nedeniyle tarihi çeşmenin suyunun kuruduğu iddia edildiğine göre; davalılara ait 401 parseldeki çeşmenin açılmasının tarihi çeşmenin kurumasına sebep olup olmadığı kesin olarak belirlenmeli, bu husus açıklığa kavuştuktan sonra davalılara ait 401 parselde açılan çeşmenin kapatılması sonucunda tarihi çeşmeden su alınıp alınamayacağı aydınlatılarak sonucuna göre karar verilmelidir. Ayrıca bilirkişi raporları arasındaki çelişki de giderilmelidir.

DAVA : Dava dilekçesinde suya elatmanın önlenmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili dilekçesinde; davacının Kalecik- Çiftlik Köyünde 396 parsel ile yakınındaki 32 dönüm civarında meyve bahçesi, evi ile hayvanları bulunduğunu, 15 yılı aşkın süredir dava konusu su ile ihtiyaçlarını giderdiğini, davalıların 1 yıl kadar önce bu tarihi eser çeşmeden akan suyun yerini değiştirerek suyu arazilerinin içine taşıdığını, davacının suyunun tamamen kesildiğini, dava konusu suyun her iki tarafın da ihtiyaçlarını karşılayacak durumda olduğunu, Medeni Kanun’da kaynakların öncelik ve ihtiyaç ilkesi korunduğunu, ihtiyacı nedeniyle davacının bu sudan yararlanması gerektiğini belirterek; davalılara ait 401 parsel ve civarından çıkan sudan, ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde komşuluk hukuku yönünden davacıya kullanma ve yararlanma hakkı verilmesini talep etmiştir.

Bir kısım davalılar cevabında, 401 parselin babalarından intikal ettiğini, burada 1970 yılından beri çeşitli meyve ağaçları ve bağ bulunduğunu, bunları taşınmazda yer alan çeşme ile 491 parselin dışındaki hali arazideki yine babalarınca yaptırılan çeşmeden sulamaktayken, davacının 1994 yılında 396 parseli ve hali araziyi kapatarak bağ ve bahçe diktiğini ve 401 parsel dışındaki çeşmenin 1994 yılından itibaren taraflar ve dava dışı Ahmet K. tarafından kullanıldığını, kuraklık nedeniyle su yetmeyince 401 parseldeki çeşmeyi tamir ettirip bu suyu kullanmaya başladıklarını, bu suyun kendilerine bile yetmediğini belirterek davanın reddini dilemişlerdir.

Mahkemece, davalıların taşınmazı içindeki çeşmeden çıkan suyun kendi bağ ve bahçeleri için dahi yetersiz olduğu, iki çeşmenin birbirini etkilemediği sonucuna varıldığı, davacının tarihi çeşme dışında farklı kaynaklardan ihtiyacını karşıladığının keşifte belirlendiği gerekçe gösterilerek, davanın reddine karar verilmiştir.

Hükmü davacı vekili temyiz etmektedir.

6100 sayılı Yasanın 31.madde ve HUMK.’nun 75/2.maddelerine göre davayı aydınlatma görevi hakimindir.

Davacı vekili dilekçesinde; tarihi çeşmenin davalıya ait 401 parsel üzerindeki çeşmenin açılması sebebiyle kuruduğunu iddia etmektedir. Bu tarihi çeşmeden istifade ile su aldığını, davalıların yeni açtığı çeşme sebebiyle suyun kuruduğunu belirterek kullanma ve yararlanma hakkı istemektedir. Bu talebin içinde HUMK.’nun 179/3.maddesi hükmü gereğince müdahalenin önlenmesi talebi de bulunmaktadır.

O halde mahkemece; 1. ve 2. bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilerek, davalılara ait 401 parseldeki çeşmenin açılmasının tarihi çeşmenin kurumasına sebep olup olmadığı kesin olarak belirlenmeli, bu husus açıklığa kavuştuktan sonra davalılara ait 401 parselde açılan çeşmenin kapatılması sonucunda tarihi çeşmeden su alınıp alınamayacağı aydınlatılarak sonucuna göre karar verilmelidir.

Mahkemece yukarıdaki hususlar üzerinde durulmaksızın eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 05.07.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Benzer Yazılar:

Yorum yapın