Vasi Atanması

Vasi Atanması

 

T.C.

YARGITAY

3. HUKUK DAİRESİ

E. 2011/18160

K. 2011/17969

T. 17.11.2011

• AYIRT ETME GÜCÜ BULUNMAYAN KİMSE ( Fiillerinin Hukuki Sonuç Doğurmayacağı Tam Ehliyetsizin Hukuki İşlemlerinin Hükümsüz Olduğu – Akıl Hastalığı veya Zayıflığı Nedeniyle Kısıtlananlara Vasi Atanacağı Vasinin Vasi Atandığı Kişinin Taraf Olduğu Davalarda Onu Temsil Edeceği )

• AKIL HASTALIĞI VEYA ZAYIFLIĞI NEDENİYLE VASİ ATANMASI ( Vasinin Vasi Kararıyla Vesayeti Altındaki Kişiyi Davada Temsil Edemeyeceği – Vasinin Vesayeti Altındaki Kişiyi Davada Temsil Edebilmesi Adına Dava Açabilmesi İçin Sulh Hukuk Mahkemesince Husumet İzni Verilmesi Gereği )

• VASİNİN VESAYETİ ALTINDAKİ KİŞİYİ DAVADA TEMSİL ETMESİ ADINA DAVA AÇABİLMESİ ( Vasi Tayini Kararı ile Yapılamayacağı – Vasinin Vesayeti Altındaki Kişiye Açılan Davada Onu Temsil Edebilmesi veya Adına Dava Açabilmesinin Sulh Hukuk Mahkemesince Verilecek Husumet İznine Bağlı Olduğu )

4721/m. 15, 405

ÖZET : Kural olarak tam ehliyetsizlerin hukuki işlemleri hükümsüzdür. Kanun, tam ehliyetsizlerin yaptıkları hukuki işlemleri batıl sayarken, bu gibi kimseleri korumak, kendi menfaatlerine aykırı işlemlerin yapılması suretiyle, üçüncü kişilerce sömürülmelerine engel olmak amacını gütmüştür.

Vasi vesayeti altındaki kişinin taraf bulunduğu davalarda onu temsil eder. Ancak vasi yalnız vasi tayini kararıyla vesayeti altındaki kişiyi davada temsil edemez vasinin vesayeti altındaki kişi adına dava açıp takip edebilmesi için Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından husumet izni verilmiş olması gerekir.

DAVA : Dava dilekçesinde 21.616.00 TL alacağın ödeme tarihinden faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüyle alacağın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsili cihetine gidilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, müvekkili kurumun kadastro öncesi santral inşası için acele el koyma kararıyla kamulaştırmasız el attığı taşınmazdan dolayı davalıya ait olduğu zannedilerek, kamulaştırma tazminatı olarak 21.616,00 TL bedel yatırıldığını, bedelin davalı tarafından alındığını, ancak kadastro sonrası bu yerin başka şahıslar adına tespiti sebebiyle yeniden tazminat ödendiğini, davalıya yapılan ödemenin sebepsiz kaldığını beyanla ödenen bu miktarın faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı, cevap vermemiştir.

Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Hükmün temyizi üzerine köy muhtarı, davalının yaşlı olması ve hafıza kaybı sebebiyle 2 yıldır dengesini sağlayamadığını bildirmekle, davalı rapora sevk edilmiş, “Kendi işlerini görecek güce sahip olmadığı, karar veremeyeceği ve vasi tayini gerektiği” bildirilmiştir.

tmk’nın 15 inci maddesine göre, “Kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, ayırt etme gücü bulunmayan kimsenin fiilleri hukuki sonuç doğurmaz”. Görüldüğü gibi, kural olarak tam ehliyetsizlerin hukuki işlemleri hükümsüzdür. Kanun, tam ehliyetsizlerin yaptıkları hukuki işlemleri batıl sayarken, bu gibi kimseleri korumak, kendi menfaatlerine aykırı işlemlerin yapılması suretiyle, üçüncü kişilerce sömürülmelerine engel olmak amacını gütmüştür.

Türk Medeni Kanununun 405 inci maddesi uyarınca “akıl hastalığı ve akıl zayıflığı sebebiyle işlerini göremeyen veya korunması ve bakımı için kendisine sürekli yardım gereken ya da başkalarının güvenliğini tehlikeye sokan her ergin kısıtlanır” ve 413 üncü madde uyarınca da kendisine bir vasi atanır. Vasi vesayeti altındaki kişinin taraf bulunduğu davalarda onu temsil eder. Ancak vasi yalnız vasi tayini kararıyla vesayeti altındaki kişiyi davada temsil edemez vasinin vesayeti altındaki kişi adına dava açıp takip edebilmesi için Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından husumet izni verilmiş olması gerekir.

Bu durumda, mahkemece yukarıdaki açıklamalar dikkate alınarak davalıya vasi tayini işlemi sağlanarak, vasiye dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edilerek, bundan sonra karar verilmesi gerekirken, esas hakkında hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Bu itibarla yukarda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu sebeplerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün H.U.M.K.nun 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istenmesi halinde temyiz edene iadesine, 17.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Benzer Yazılar:

Yorum yapın