T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 2012/6314
K. 2012/15246
T. 14.6.2012
• MÜDAHALENİN ÖNLENMESİ VE AĞAÇLARIN KALDIRILMASI TALEBİ ( Arsa Sahibi Davacının Ağaçlar Nedeniyle İyiniyetli Olmayan Malzeme Sahibine Tazminat Ödemesi Gerektiği – Hakimin Takdir Yetkisini Kullanacağı)
• AĞAÇLARIN KALDIRILMASI TALEBİ ( Davalı Ağaçları Taşınmazın Çapa Bağlanmasından Sonra Yapıp Diktiğinden İyiniyetli Olmadığı – Arsa Sahibi Davacının Ağaçlar Nedeniyle İyiniyetli Olmayan Malzeme Sahibine Tazminat Ödeyeceği)
• ARAZİ MALİKİNİN ÖDEYECEĞİ TAZMİNAT ( Müdahalenin Önlenmesi ve Ağaçların Kaldırılması Talebi – Ağaçların Arazi Maliki Davacı İçin Taşıdığı En Az Değerle Sınırlı Olduğu/Hakimin Takdir Yetkisini Kullanacağı)
• HAKİMİN TAKDİR YETKİSİ ( Müdahalenin Önlenmesi ve Ağaçların Kaldırılması Talebi – Arsa Sahibi Davacının Ağaçlar Nedeniyle İyiniyetli Olmayan Malzeme Sahibine Ödemesi Gereken Tazminatın Belirleneceği)
4721/m.4, 684, 688, 718, 722, 723, 995
ÖZET : Davalının davacıya ait parsel üzerindeki ağaçları taşınmazın çapa bağlanmasından sonra yapıp diktiği sabit olduğundan, malzeme sahibi davalı iyiniyetli değildir. Arsa sahibi davacı ağaçlar nedeniyle iyiniyetli olmayan malzeme sahibine tazminat ödemelidir. Tazminat ağaçların arazi maliki için taşıdığı en az değerle sınırlıdır. Hakimin takdir yetkisini kullanması gerekir.
DAVA : Dava dilekçesinde müdahalenin önlenmesi, kal ve 7000,00 TL ecrimisilin, karşı davada 3.750,00 TL alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın müdahalenin önlenmesi ve kal yönünden kabulü, ecrimisil ve karşı dava için reddine dair verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması taraflarca istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davalı vekili geldi. Aleyhine temyiz olunan davacı ve vekili gelmedi. Gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için 14.06.2012 gününe bırakılması uygun görüldüğünden, belli günde dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili; ” Davalı kurum haksız olarak tapuda 643 nolu parsel olarak müvekkil adına kayıtlı tarlaya 20-30 yıl önce el atmış olmakla, müdahalenin men’i, üzerindeki ağaçların kaldırılması, ayrıca müvekkili taşınmazdan yararlanmadığından fazlaya dair hakları saklı 7000 TL ecrimisilin el koyma gününden itibaren yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; dava tarihinden geriye doğru en fazla 5 yıllık bir süre için ecri misil talep edilebileceğini beyanla davanın reddini, karşı dava dilekçesinde ise taşınmaz üzerinde kendilerince yetiştirilen ağaçların bedeli olarak 3.750,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davalının kötü niyetinden ve haksız işgalden bahsedilemeyeceğinden ecrimisil talebinin reddine, müdahalenin önlenmesi ve kal talebinin kabulüne, ağaçların kal’ine karar verilmiş olmakla karşı davanın sübut bulmadığından reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
Dosya içeriğinden, davalının kayden davacı ve müştereklerine ait bulunan 643 parsel sayılı taşınmaza haklı ve geçerli bir neden olmaksızın yapılaşmak suretiyle el attığı ve dava tarihinden önce davacıya teslim etmediği anlaşılmaktadır. Bu nedenle maliklerden biri olan davacının talebi üzerine müdahalenin önlenmesine karar verilmesi doğrudur.
Ancak, davada ağaçların kal’i talebi de mevcuttur. TMK.nun 688 ve devamı maddeleri uyarınca paylı mülkiyetin konusu fiili olarak bölünmemiş eşya ve müşterek mülkiyet ise, aynı hukuki statüde bulunan birden çok kişinin belirli bir eşyaya aynı anda paylı olarak malik oldukları bir topluluk mülkiyeti şeklidir. Paydaşların eşya üzerinde sahip bulundukları hisse maddi olarak ( fiilen) bölünmüş olmayan soyut bir hisse niteliğindedir. Dolayısıyla her paydaşın müşterek eşyanın her parçasında hakkının bulunduğu, ayrıca müşterek eşya ile ilgili bölünebilen yetkiler üzerinde her hissedarın payı oranında bağımsız hakkının bulunduğu, fakat bölünemeyen yetkilerde herkesin hakkının eşyanın tamamını kapsadığı açıktır. Belirtilen nedenle, paylı mülkiyete konu bir taşınmazda maliklerden her birinin, müşterek mülkiyete konu taşınmaza elatılması halinde, bu elatmanın önlenmesini tek başına istemesi mümkün ise de; HGK.nun 13.06.1984 gün ve 1982/14-358 Esas, 1984/710 Karar sayılı kararı doğrultusunda elatmanın yanı sıra kal isteminin de söz konusu olduğu hallerde tüm müşterek maliklerin birlikte dava açmaları gereklidir.
Diğer taraftan, taşınmaz 1985 yılında hükmen davacı ve müşterekleri adına tapuya tescil edilmiş olmakla, artık davalının işgalinin iyiniyetli olduğu kabul edilemeyeceğinden yanılgılı gerekçe ile ecrimisil talebinin reddi doğru görülmemiştir.
O nedenle davacının zaman içinde değişen hisse durumu da nazara alınarak dava tarihinden geriye doğru 5 yıl için ecrimisil belirlemek suretiyle sonuca gidilmesi gerekir.
Karşı dava yönünden ise, öncelikle kural olarak, TMK.nun 684 ve 718.maddeleri gereği yapı üzerinde bulunduğu taşınmazın tamamlayıcı parçası ( mütemmim cüz-i) haline gelir ve o taşınmazın mülkiyetine tabi olur. Şayet bir kimse kendi fidanını başkasının taşınmazına dikerse, başkasının malzemesini kullanarak yapılan yapılara ve taşınır yapılara ilişkin hükümler bunlar hakkında da uygulanarak, 722 ve 723.maddeleri kapsamında değerlendirme yapmak gerekir.
Yine Türk Medeni Kanununun 995/2. maddesi ise; “iyi niyetli olmayan zilyet, yaptığı giderlerden ancak hak sahibi için de zorunlu olanların tazmin edilmesini isteyebilir.” hükmünü amirdir.
Somut olayda, davalının davacı ve müştereklerine ait parsel üzerindeki ağaçları taşınmazın çapa bağlanmasından sonra yapıp diktiği dosya kapsamı ile sabit olduğundan, malzeme sahibi davalının iyiniyetli olarak kabulüne olanak yoktur. Hiç kuşkusuz, 643 parsel üzerindeki ağaçlar sökülüp götürülürse hayatiyetini kaybedecek, ekonomik değer taşımaları nedeniyle de aşırı zarar ortaya çıkacaktır. Sökülüp götürülmemesi durumunda ise de arazi sahibi olan davacı sebepsiz zenginleşecektir. O yüzden arsa sahibi davacı ağaçlar nedeniyle iyiniyetli olmayan malzeme sahibine bir miktar tazminat ödemelidir. Türk Medeni Kanunun 723/son maddesince bu gibi durumlarda ödemesi gereken tazminat ağaçların arazi maliki için taşıdığı en az değerle sınırlıdır. Bu takdirde ödenecek tazminat ağaçların arazi maliki davacı için arz ettiği subjektif değeri aşamayacağından burada olayların özelliğine bakan hakimin Türk Medeni Kanununun 4.maddesini kendisine tanıdığı takdir yetkisini kullanması gerekir.
O halde, bu yönler üzerinde durulmadan yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya uygun görülmemiş kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, duruşmaya katılan davalı vekili için 900,00 TL vekalet ücreti taktirine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
