Kazandırıcı Zamanaşımı Zilyetliği

Kazandırıcı Zamanaşımı Zilyetliği

T.C.

YARGITAY

7. HUKUK DAİRESİ

E. 2011/6064

K. 2012/3447

T. 14.5.2012

• HAZİNE ADINA TESCİL İSTEMİ ( Taşınmazların Mera Olarak Sınırlandırılması İstemiyle – Öğretide ve Uygulamada Kararlılık Kazanan Görüşlere Göre Bu Nitelikteki Taşınmazlar Üzerinde Sürdürülen Zilyetlik Süresi Ne Olursa Olsun Hukukça Değer Taşımayacağı )

• KAZANDIRICI ZAMANAŞIMI ZİLYETLİĞİ ( Hazine Adına Tescil veya Mera Olarak Sınırlandırılma İstemi – Bu Nitelikteki Taşınmazlar Üzerinde Sürdürülen Zilyetlik Süresi Ne Olursa Olsun Değer Taşımadığı )

• MERA OLARAK SINIRLANDIRILMA İSTEMİ ( Hazine Adına Tescil İstemi – Öğretide ve Uygulamada Kararlılık Kazanan Görüşlere Göre Bu Nitelikteki Taşınmazlar Üzerinde Sürdürülen Zilyetlik Süresi Ne Olursa Olsun Hukukça Değer Taşımayacağı )

3402/m.14,16

ÖZET : Davacı Hazine dava konusu taşınmazların devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu öne sürerek Hazine adına tescili veya mera olarak sınırlandırılması istemiyle ayrı ayrı dava açmıştır. Dava konusu taşınmazların dört tarafı da mera ile çevrilidir. Dava konusu taşınmazların sınırındaki meradan kazanıldığının kabulü zorunludur. Öğretide ve uygulamada kararlılık kazanan görüşlere göre bu nitelikteki taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetlik süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımaz. Öte yandan kural olarak objektif nitelikteki eylemli duruma aykırı düşen yerel bilirkişi ve tanık sözlerine de değer verilmesi olanaksızdır. Hükme dayanak yapılan yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile uzman ziraatçi bilirkişinin dava konusu taşınmazın mera olmadığı yolundaki raporunun yasal bir dayanağı bulunmamaktadır.

DAVA : Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:

KARAR : Kadastro sırasında dava konusu 108 ada 48 parsel sayılı 3689,23 m2 yüzölçümündeki taşınmaz davalılardan Nizamettin, Kemal ve Abdulcebban adına, 50 parsel sayılı 1405,50 m2 yüzölçümündeki taşınmaz davalılardan Kıyas ve S. A. adına, 51 parsel sayılı 1542,18 m2 yüzölçümündeki taşınmaz davalılardan Cemal A. adına, 53 parsel sayılı 5650,47 m2 yüzölçümündeki taşınmaz davalılardan Seyran A. adına, 54, 57 ve 60 parsel sayılı sırasıyla 5540,09 m2, 1778,69 m2 ve 31532,65 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar tutanağın beyanlar hanesinde ölü olduğu gösterilmek suretiyle Abdurrahman A. adına, 55 ve 58 parsel sayılı sırasıyla 4484,71 m2 ve 4267,30 m2 yüzölçümündeki taşınmaz davalılardan Nazım A. adına, 59 parsel sayılı 59433,85 m2 yüzölçümündeki taşınmaz davalılardan Mustafa A. adına, 56 parsel sayılı 3815,92 m2 yüzölçümündeki taşınmaz tutanağın beyanlar hanesinde ölü olduğu gösterilmek suretiyle Abdurrahman A. ile Nazım ve Seyran A. adına miras yoluyla gelen hakka, paylaşmaya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak tespit edilmiştir. Davacı Hazine dava konusu taşınmazların devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu öne sürerek Hazine adına tescili veya mera olarak sınırlandırılması istemiyle ayrı ayrı dava açmıştır. Mahkemece dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, dava konusu 108 ada 51, 58, 60, 57, 54, 50, 55, 53 ve 49 parsel sayılı taşınmazların tespit gibi tapuya tesciline, dava konusu 108 ada 59 parsel sayılı taşınmazın uzman bilirkişi tarafından düzenlenen ek rapor ve eki haritada ( A ) harfi ile işaretli 40495,32 m2 yüzölçümündeki bölümün tespit gibi tapuya tesciline, geriye kalan 18938,52 m2 yüzölçümündeki bölümün aynı ada ayrı parsel numarası verilmek suretiyle davacı Hazine adına tapuya tesciline, dava konusu 108 ada 56 parsel sayılı taşınmazın tamamı 84 pay kabul edilerek payları oranında Abdurrahman A. mirasçıları ile Nazım ve Seyran A. adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemece dava konusu 108 ada 48, 49, 50, 51, 53, 54, 55, 56, 57, 58 ve 60 parsel sayılı taşınmazlar ile 59 parsel sayılı taşınmazın uzman bilirkişi rapor ve eki haritada ( A ) harfi ile gösterilen 40495,32 m2 yüzölçümündeki bölümünün kamu malı niteliğinde mera olmadığı, tespit gününde adına tescile karar verilen zilyet davalılar yararına 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi hükmünde öngörülen koşulların gerçekleştiği gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuş ise de, yerel mahkemenin vardığı sonuç dosya içeriğine uygun düşmemektedir.

Dava konusu 108 ada 48, 49, 50, 51, 53, 54, 55, 56, 57, 58 ve 60 parsel sayılı taşınmazlar ile 59 parsel sayılı taşınmazın uzman bilirkişi rapor ve eki haritada ( A ) harfi ile gösterilen 40495,32 m2 yüzölçümündeki bölümünün kadastro tespitine bir kayıt ve belge esas alınmamış, yargılama sırasında taraflar bir kayıt ve belgeye de dayanmamışlardır. Dava konusu taşınmazların dört tarafı da mera ile çevrilidir. Hal böyle olunca dava konusu taşınmazların sınırındaki meradan kazanıldığının kabulü zorunludur.

Öğretide ve uygulamada kararlılık kazanan görüşlere göre bu nitelikteki taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetlik süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımaz. Öte yandan kural olarak objektif nitelikteki eylemli duruma aykırı düşen yerel bilirkişi ve tanık sözlerine de değer verilmesi olanaksızdır. Bu verilere göre hükme dayanak yapılan yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile uzman ziraatçi bilirkişinin dava konusu taşınmazın mera olmadığı yolundaki raporunun yasal bir dayanağı bulunmamaktadır.

SONUÇ : Mahkemece bu olgular dikkate alınarak davacı Hazine’nin davasının kabulü ile dava konusu taşınmazların 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 16/B maddesi hükmü uyarınca mera niteliği ile sınırlandırılmasına karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davalı Hazine’nin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 14.05.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.

 

Benzer Yazılar:

Yorum yapın