T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2012/13-829
K. 2013/313
T. 6.3.2013
• CEZAİ ŞART İSTEMİ ( Bağımsız Bölümün Zamanında Gereği Gibi Teslim Edilmemesinden Kaynaklanan/Taşınmazın 1/2’Şer Oranında Davacı ve Dava Dışı Kişilere Ait Olduğu – Pay Durumu Üzerinde Durularak Davacının Tamamını İsteyebilip İsteyemeyeceği Üzerinde Durulacağı )
• BAĞIMSIZ BÖLÜMÜN ZAMANINDA GEREĞİ GİBİ TESLİM EDİLMEMESİNDEN KAYNAKLANAN CEZAİ ŞART İSTEMİ ( Sözleşme ve Taahhüdün Konusunu Oluşturan Taşınmazın 1/2’sinin Başkasına Ait Olduğu – Davacının Cezai Şartın Tamamını İsteyebilip İsteyemeyeceği Üzerinde Durulacağı )
• TAŞINMAZIN HİSSESİNİN 1/2’SİNİN BAŞKASINA AİT OLMASI ( Bağımsız Bölümün Zamanında Gereği Gibi Teslim Edilmemesinden Kaynaklanan Cezai Şart İsteminde Pay Durumu Üzerinde Durularak Davacının Cezai Şartın Tamamını İsteyebilip İsteyemeyeceği Üzerinde Durularak Karar Verileceği )
• SATIN ALINAN BAĞIMSIZ BÖLÜMÜN ZAMANINDA GEREĞİ GİBİ TESLİM EDİLMEMESİ ( Davacının Dava Dışı Babasının İmzaladığı Sözleşmeye Tapu Kaydına ve Davalının Tarihsiz Taahhütnamesine Dayandığı – Davalının Taahhüdü Verdiğini Kabul Ettiği/Davacının Taahhüde Dayanarak Dava Açabileceği )
6100/m. 14
ÖZET : Dava, satın alınan bağımsız bölümün zamanında gereği gibi teslim edilmemesinden kaynaklanan cezai şart istemine ilişkindir. Davacı, dava dışı babasının imzaladığı sözleşmeye, tapu kaydına ve davalının altında kaşesi ve imzası bulunan tarihsiz taahhütnamesine dayanarak talepte bulunmuştur.
Davalı, bu taahhütnameye karşı çıkmadığı gibi taahhüdün verildiğini de kabul etmiştir. Davacının, anılan sözleşme ve taahhüde dayanarak dava açmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Sözleşme ve taahhüdün konusunu oluşturan taşınmazın ½’şer oranında davacı ve dava dışı kişiye ait olduğu dosyada bulunan tapu kaydından açıkça anlaşılmaktadır. Mahkemece, tapudaki bu pay durumu üzerinde durularak, davacının cezai şartın tamamını isteyebilip isteyemeyeceği üzerinde durularak karar verilmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Gaziantep 4.Asliye Hukuk Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla davanın reddine dair verilen 05.04.2011 gün ve 2011/163 E-2011/206 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekilince istenilmesi üzerine, Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 18.01.2012 gün ve 2011/13997 E.-2012/536 K. sayılı ilamı ile;
( … Davacı, davalıdan bir daire satın aldığını, dairenin 30.09.2009 tarihinde teslim edileceği aksi takdirde 10.000 TL ceza şartı ödeneceğine dair taahhütname verilmiş olmasına rağmen davalının halen inşaatı bitirip teslim etmediğini tespit ettirdiğini ileri sürerek 10.000 TL Ceza şartının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, dairede eksiklik bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davada dayanılan sözleşmenin tarafının davacı değil, davacının dava dışı babası Hasan olduğu, Hasan’la davalı arasında geçerli bir alacağın temliki sözleşmesinde bulunmadığı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, bu davasında dava dışı babası Hasan ‘ın imzaladığı 25.04.2008 tarihli sözleşmeye, tapu kaydına ve davalının altında kaşesi ve imzası bulunan tarihsiz taahhütnamesine dayanarak talepte bulunmuştur.
Alınan taahhütnamede eldeki davaya konu edilen dairenin eksik kalan tüm işlerinin tamamlanarak 30.09.2009 tarihine kadar teslim edileceği, aksi takdirde 10.000 TL ceza ödeyeceği yazılıdır. Taahhütnamede kararlaştırılan ceza şartının davacının babasına ödeneceğine dair herhangi bir ibare mevcut olmadığı gibi davalının da taahhütname içeriğine herhangi bir itirazı da yoktur. Dosya kapsamında ve bilirkişi raporundan dairenin eksik işlerinin bulunduğu ve dairenin davacı adına tapuda kayıtlı olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddedilmiş bulunması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir… ),
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, satın alınan bağımsız bölümün zamanında gereği gibi teslim edilmemesinden kaynaklanan cezai şart istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan 24.08.2009 tarihinde Karataş Bölgesi 18 K 2 D Pafta, 175 Ada, 3 Parsel de kayıtlı 26 nolu meskeni satın aldığını, davalının eksik kalan bütün işleri Eda Sitesi teknik şartnamesine uygun olarak 30.09.2009 tarihine kadar bitireceğini, bitiremediği takdirde 10.000 TL cezai şart ödeyeceğini kabul ettiğini, davalının yapımını üstlendiği daireye ait inşaat işlerini taahhüt etmiş olduğu tarihte tamamlamadığını, müvekkiline teslim edilmediğini belirterek, 10.000,00-TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu yerin müvekkili tarafından yapıldığını, anılan taahhüdün müvekkili tarafından verildiğini, davaya konu dairenin gerek ince gerekse yapıya ilişkin tüm işlerinin bittiğini, eksik olarak gösterilen hususların teamülde tüm müteahhitlerin daire sahiplerinin taşınmasında yaptığı işler olduğunu, takılmadığı söylenen eksikliklerin bir kısmının ise taşındıktan sonra yapılacak işlerden olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davacının sözleşmenin tarafı olmadığını, yükleniciden daire alan konumunda olduğunu, ancak satın aldıktan sonraki dönem için bir gecikme varsa bunu isteyebileceğini gerekçeleri ile davanın reddine dair verdiği karar; Özel Dairece, yukarıda başlık bölümünde aynen alınan ilam ile bozulmuş; mahkemece, önceki gerekçeler genişletilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararını, davacı vekili temyize getirmektedir.
Açıklanan maddi olgu, bozma ve direnme kararlarının kapsamları itibariyle Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davacı, eldeki davada dava dışı babası Hasan ‘ın imzaladığı 25.04.2008 tarihli sözleşmeye, tapu kaydına ve davalının altında kaşesi ve imzası bulunan tarihsiz taahhütnamesine dayanarak talepte bulunmuştur.
Alınan taahhütnamede eldeki davaya konu edilen dairenin eksik kalan tüm işlerinin tamamlanarak 30.09.2009 tarihine kadar teslim edileceği, aksi takdirde 10.000.TL ceza ödeyeceği yazılıdır. Davalı vekili, savunmasında bu taahhütnameye karşı çıkmadığı gibi taahhüdün müvekkili tarafından verildiğini de kabul etmiştir.
Davacının, anılan sözleşme ve taahhüde dayanarak dava açmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır.
Ne var ki, sözleşme ve taahhüdün konusunu oluşturan taşınmazın ½’şer oranında davacı ve dava dışı Mehmet adlı kişiye ait olduğu dosyada bulunan tapu kaydından açıkça anlaşılmaktadır.
Mahkemece, tapudaki bu pay durumu üzerinde durularak, davacının cezai şartın tamamını isteyebilip isteyemeyeceği üzerinde durularak sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
Yukarıda belirtilen olgular dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, sonuç itibariyle, mahkeme kararının açıklanan değişik gerekçelerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda belirtilen değişik gerekçe ile 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, aynı kanunun 440/1.maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 06.03.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.