T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2008/10102
K. 2009/16381
T. 1.10.2009
• İNTİFA VE OTURMA HAKKI TANINMASI TALEBİ ( TMK’nun 240. Maddesine Dayalı – Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminin Geçerli Olduğu Dönemde Alınan Taşınmaz Payı Aksi Kanıtlanmadıkça Edinilmiş Mal Kabul Edileceğinden Talebin Anılan Madde Çerçevesinde İnceleneceği )
• AİLE KONUTUNA İLİŞKİN İSTEK ( İntifa ve Oturma Hakkı Tanınması Talebi – Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminin Geçerli Olduğu Dönemde Alınan Taşınmaz Payı Aksi Kanıtlanmadıkça Edinilmiş Mal Kabul Edileceğinden Talebin 240. Md. Çerçevesinde İncelenmesi Gerektiği )
• EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİ ( Geçerli Olduğu Dönemde Alınan Taşınmaz Payı Aksi Kanıtlanmadıkça Edinilmiş Mal Kabul Edileceğinden Talebin 240. Md. Çerçevesinde İncelenmesi Gerektiği – İntifa ve Oturma Hakkı Tanınması Talebi )
• EŞLERİN BİRLİKTE OTURDUĞU KONUT ( Davacının Eşi Ölmüş Olup Evlilik ve Mal Rejimi Ölümle Sona Erdiği – Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminin Geçerli Olduğu Dönemde Alınan Taşınmaz Payı Aksi Kanıtlanmadıkça Edinilmiş Mal Kabul Edileceği )
4721/m.222,240
ÖZET : Dava, TMK’nun 240. maddesine dayalı intifa ve oturma hakkı tanınması talebine ilişkindir. Dava konusu konut, eşlerin birlikte oturdukları konut olup davacı ile eşi tarafından birlikte satın alınmıştır. Taşınmazın 1/2 payı davacıya, 1/2 payı ise ölen eşine aittir. Davacının eşi ölmüş olup evlilik ve mal rejimi ölümle sona ermiştir. Taşınmazın edinildiği tarihte eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejimi söz konusudur. Ölen eşe ait taşınmaz payı aksi kanıtlanmadıkça edinilmiş mal kabul edilir. Davacının talebinin anılan madde çerçevesinde incelenmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı, 14 parsel sayılı taşınmazdaki ( 4 )bağımsız bölüm numaralı meskenin l/2 payının ölen eşine, V2 payının da kendisine ait olduğunu, bu taşınmazın eşiyle birlikte oturdukları konut olduğunu belirterek, ölen eşine ait 1/2 pay üzerinde “katılma alacağına” mahsup edilmek üzere kendisine intifa veya oturma hakkı tanınmasını istemiştir. Buna göre dava, Türk Medeni Kanunu’nun 240. maddesine dayanmaktadır.
Davacının eşi, 04.07.2006 tarihinde ölmüş, evlilik ve mal rejimi ölümle sona ermiştir. Dava konusu konutun, eşlerin birlikte oturdukları konut olduğu, davacı ile ölen eşi tarafından 14.08.2002 tarihinde üçüncü kişiden paylı olarak satın alındığı anlaşılmaktadır. Başka bir ifade ile bağımsız bölüm niteliğindeki taşınmazın 1/2 payı davacıya, 1/2 payı da ölen eşine aittir. Ölen eşe ait 1/2 payın iktisabı üçüncü kişiden “alım”dır. Bu payın edinildiği tarihte eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. Bir eşin bütün mallan, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal kabul edilir ( TMK. md. 222/3 ). Edinilmiş mallar, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleridir. Ölene ait payın, edinilmiş mal kabul edileceğine ilişkin Türk Medeni Kanunu’nun 222/3. maddesindeki yasal karinenin aksi kanıtlanamadığına göre, davacının bu paya ilişkin talebinin aynı Yasanın 240. maddesi çerçevesinde incelenerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.10.2009 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY :
Davacının talebinde, eşlerin paylı mülkiyetinde olan “bağımsız bölüm” ( mesken )niteliğindeki taşınmazın tasfiyesi isteği de mündemiçtir. Türk Medeni Kanunu’nun 226. maddesinin ( 2. )fıkrası gereğince; tasfiye sırasında paylı mülkiyete konu bir mal varsa, eşlerden biri kanunda öngörülen diğer olanaklardan yararlanabileceği gibi daha üstün bir yararı olduğunu ispat etmek ve diğerinin payını ödemek suretiyle o malın bölünmeden kendisine verilmesini isteme hakkına sahiptir. Yasa koyucu, bu halde paydaşlardan her birine diğerinin payını alma hususunda kanuni bir alım hakkı tanımıştır ( Kılıçoğlu, Katılma Rejimi sf. 45 ). Buna göre koşullarının varlığı halinde diğerinin payını ödeyen eş, malın taksimini önleme ve paylı mülkün kendisine geçmesini sağlama olanağına sahiptir. Olayda, kat mülkiyeti tesis edilmiş birden çok bağımsız bölümden oluşan ana gayrimenküldeki, tek bir bağımsız bölüm eşler adına paylı olarak kayıtlıdır. Bu bağımsız bölümünün kullanımının paylara göre bölünmesine fiilen ve hukuken olanak bulunmadığı gibi, bağımsız bölümün aynen paylaştırılması da mümkün değildir. Bu nitelikte bir bağımsız bölümde; paydaşlardan biri lehine, diğerinin payı üzerinde oturma hakkı veya intifa hakkı tesisine de hukuken olanak yoktur. Çünkü, kat mülkiyeti, tamamlanmış bir yapının başlı başına ve bir bütün olarak kullanmaya elverişli olan “bağımsız bölümleri” üzerinde tesis edilebilir ( Kat Mülkiyeti K. md. 1 ). Bu nedenle olayda Türk Medeni Kanununun 240. maddesinin tatbiki hukuken mümkün değildir. O halde, mahkemenin, davacının isteğini yasanın 226/2. maddesi çerçevesinde inceleyip değerlendirmesi ve sonucuna göre karar vermesi gerekir. Açıklanan sebeple değerli çoğunluğun bozma kararına sonucu itibarıyla katılmakla birlikte bozmanın gerekçesine iştirak etmiyorum.