T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2012/690
K. 2013/1547
T. 24.1.2013
• İŞYERİ SİGORTA POLİÇESİNE DAYALI RÜCUAN TAZMİNAT İSTEMİ ( Zarar Davalıya Ait Kanalizasyon Rögarının Tıkanması veya Arızası Olmaksızın Sırf Sigortalı Binanın Geri Tepmeyi Engelleyici Sisteminin Olmamasından Dolayı Meydana Gelmişse Davalının Sorumluluğu Olmayacağı )
• KUSURSUZ SORUMLULUK ( Davalının Kanalizasyon Borusunun Yetersizliği veya Tıkanması veyahut Rögarın Geri Tepmesi Sonucu Zarar Meydana Gelmişse Bu Durumda Sigortalı Binada Geri Tepmeyi Engelleyici Sistemin Olmamasının Davalının Kusursuz Sorumluluğunu Ortadan Kaldırmayacağı )
• KANALİZASYON SULARININ İŞYERİNE DOLMASI ( Zararın Nasıl Meydana Geldiğinin Somut Olarak Tesbit Edilip Davalının Kusursuz Sorumluluğunu Ortadan Kaldıran Nedenlerin Olayda Mevcut Olup Olmadığı Belirlenerek İşyeri Sigorta Poliçesine Dayalı Rücuan Tazminat İstemi Hakkında Karar Verileceği )
• SİGORTALI BİNADA GERİ TEPMEYİ ENGELLEYİCİ SİSTEMİN OLMAMASI ( Davalının Kanalizasyon Borusunun Yetersizliği veya Tıkanması veyahut Rögarın Geri Tepmesi Sonucu Zarar Meydana Gelmişse Sigortalı Binada Geri Tepmeyi Engelleyici Sistemin Olmamasının Davalının Sorumluluğunu Ortadan Kaldırmayacağı )
818/m.58
6762/m.1301
ÖZET : Dava, işyeri sigorta poliçesine dayalı rücuan tazminat istemine ilişkindir. Zarar, davalıya ait kanalizasyon rögarının tıkanması veya arızası olmaksızın sırf sigortalı binanın geri tepmeyi engelleyici sisteminin olmamasından dolayı meydana gelmiş ise, davalının sorumluluğunu gerektiren illiyet bağı sigortalı binanın malikinin kusuru nedeniyle kesilmiş olur. Ancak zarar, davalının kanalizasyon borusunun yetersizliği veya tıkanması veyahut rögarın geri tepmesi sonucu meydana gelmiş ise bu durumda sigortalı binada geri tepmeyi engelleyici sistemin olmaması, davalının kusursuz sorumluluğunu ortadan kaldırmaz, zira bu halde davalının sorumluluğunu gerektiren illiyet bağı kesilmemiştir. Zararın nasıl meydana geldiğinin somut olarak tesbit edilip, davalının kusursuz sorumluluğunu ortadan kaldıran nedenlerin olayda mevcut olup olmadığı belirlenerek karar verilmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 28.04.2011 tarih ve 2010/1-2011/220 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkili nezdinde sigortalı işyerinin şiddetli yağan yağmur sonucu ASKİ’ye ait rögarın tıkanması nedeniyle işyerinin deposunda bulunan wc ve lavabo giderinden geri tepen pis su ile hasar gördüğünü, 9.381,96 TL hasar bedeli ödendiğini ileri sürerek, anılan meblağın faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu binanın kanalizasyon bağlantısının ASKİ’nin izni ve bilgisi dışında ruhsatsız olarak maliklerince yapıldığını, sorunun parsele ait kanalizasyon hattından kaynaklandığını, hasarın meydana gelmesinde kusurun davacıya ait olduğunu, ASKİ Deşarj Yönetmeliği’ne aykırı bağlantı yapılmasından dolayı müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının sigortalısının bodrum katta mimari projede bulunmamasına rağmen tuvalet ve lavabo ilave etmeden önce binanın kanalizasyon hattının ASKİ hattına ne şekilde bağlandığı, bina rögarı ile ASKİ ana hattına ait rögar arasındaki yükseklik durumu ve bodrum katın su basma tehlikesiyle karşı karşıya kalıp kalmayacağı konusunda bir araştırma yapmadan mimari projeye aykırı olarak bodrum kata tuvalet ve lavabo ilave ettiği, bu nedenle işyerini pis suların basması sonucu hasara sebebiyet verdiği, davacının sigortalısının hasarın meydana gelmesinde asıl kusurlu olduğu, davacının ödediği hasar bedelini sigortalının halefi olarak davalıdan talep edemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, işyeri sigorta poliçesine dayalı rücuan tazminat istemine ilişkindir. Somut olayda, 19.09.2009 tarihli hasar tespit tutanağında yağışların fazla olması sebebiyle ASKİ’ye ait ana rögarın geri tepmesinden dolayı pis suların işyerine dolduğu tespit edilmiş, ekspertiz raporunda aşırı yağan yağışlar sonucunda ASKİ’ye ait rögarın tıkanması nedeniyle sigortalı işyerinin WC/lavabo giderinden geri tepen sular nedeniyle hasar oluştuğu belirtilmiş, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise sigortalı işyerinin iskan ruhsatı alınmasından sonra mimari projeye aykırı olarak bodrum kata tuvalet ve lavabo ilave edilmesi nedeniyle hasarın meydana gelmesinde asıl kusurun davacının sigortalısında olduğu ifade edilmiştir. Davalı tarafından yayınlanan Atıksuların Kanalizasyon Şebekesine Deşarj Yönetmeliği’nin 10/m maddesinde “kanalizasyon şebekesine bağlı veya bağlanacak olan binaların bodrum katlarının atıksuları, cazibe ile akıtılabilse dahi mal sahibi, müteahhit veya apartman yöneticisi parsel çıkıp bacasında atıksuyun geri gelmesini önleyecek tedbirleri almak zorundadır. Aksi taktirde binaların uğrayabilecekleri zararlardan idare sorumlu olmaz” hükmüne yer verilmiştir. Zarar, davalıya ait kanalizasyon rögarının tıkanması veya arızası olmaksızın sırf sigortalı binanın geri tepmeyi engelleyici sisteminin olmamasından dolayı meydana gelmiş ise, davalının sorumluluğunu gerektiren illiyet bağı sigortalı binanın malikinin kusuru nedeniyle kesilmiş olur. Ancak zarar, davalının kanalizasyon borusunun yetersizliği veya tıkanması veyahut rögarın geri tepmesi sonucu meydana gelmiş ise bu durumda sigortalı binada geri tepmeyi engelleyici sistemin olmaması, davalının kusursuz sorumluluğunu ortadan kaldırmaz, zira bu halde davalının sorumluluğunu gerektiren illiyet bağı kesilmemiştir.
Bu itibarla, mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda, zararın nasıl meydana geldiğinin somut olarak tespit edilip, davalının BK’nın 58. maddesi hükmüne göre kusursuz sorumluluğunu ortadan kaldıran nedenlerin olayda mevcut olup olmadığı belirlenerek, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukanda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 24.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.