Boşanma Davası | Akrabaların Tanıklığı

 

T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 2010/10941

K. 2011/11381

T. 4.7.2011

• BOŞANMA DAVASI ( Eşini İstemediğini Söyleyen Koca İle Eşine Ağır Sözlerle Hakaret Eden Kadının İkisinin de Kusurlu Olduğu/Evlilik Birliğinin Sarsılmasında Birinin Kusurunun Diğerinin Kusuruna Üstün Tutulamayacağı – Davalı Davacı Kocanın Boşanma Davasının da Kabul Edileceği )

• TANIK ( Boşanma Davası/Aksine Ciddi ve İnandırıcı Delil ve Olaylar Bulunmadıkça Tanıkların Gerçeği Söylediklerinin Kabulü – Akrabalık Veya Diğer Bir Yakınlığın Başlı Başına Tanık Beyanını Değerden Düşürücü Bir Sebep Sayılamayacağı )

• AKRABALARIN TANIKLIĞI ( Boşanma Davası/Akrabalık veya Diğer Bir Yakınlığın Başlı Başına Tanık Beyanını Değerden Düşürücü Bir Sebep Sayılamayacağı – Aksine Ciddi ve İnandırıcı Delil ve Olaylar Bulunmadıkça Tanıkların Gerçeği Söylediklerinin Kabulü )

• KUSUR ( Eşini İstemediğini Söyleyen Koca İle Eşine Ağır Sözlerle Hakaret Eden Kadının İkisinin de Kusurlu Olduğu/Evlilik Birliğinin Sarsılmasında Birinin Kusurunun Diğerinin Kusuruna Üstün Tutulamayacağı – Davalı Davacı Kocanın Boşanma Davasının da Kabul Edileceği )

1086/m.254

4721/m.166/1

ÖZET : Aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olan tanıkların gerçeği söylemiş olmalarıdır. Akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılmaz. Eşini istemediğini söyleyerek birlikte yaşamaktan kaçınan davalı-davacı koca yanında; eşine ağır sözlerle hakaret eden davacı-davalı kadın da kusurludur. Taraflardan birinin kusurunu diğerinden üstün tutma olanağı yoktur. Davalı-davacı kocanın boşanma davasının da kabulü gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm her iki boşanma davası yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olan tanıkların gerçeği söylemiş olmalarıdır. ( HUMK. md. 254 ) Akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılmaz. O halde davalı-davacı tanığı Erol’un ifadesine diğer verilmesi gerekir. Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda eşini istemediğini söyleyerek birlikte yaşamaktan kaçınan davalı-davacı koca yanında; eşine ağır sözlerle hakaret eden davacı-davalı kadın da kusurludur. Bu durumda, taraflardan birinin kusurunu diğerinden üstün tutma olanağı yoktur. Davalı-davacı kocanın boşanma davasının da kabulü ( TMK. m. 166/1 ) gerekirken; yazılı gerekçeyle reddine karar verilmiş olması isabetsiz olup; bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre kadının kabul edilen boşanma davasına yönelik temyiz itirazlarının ise şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.07.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Benzer Yazılar:

Yorum yapın