Limited Şirket Hisse Devir Bedelinin Tahsili

Limited Şirket Hisse Devir Bedelinin Tahsili

şirket avukatı limited

T.C.

YARGITAY

11. HUKUK DAİRESİ

E. 2008/8766

K. 2010/131

T. 11.1.2010

• LİMİTET ŞİRKET HİSSE DEVİR BEDELİNİN TAHSİLİ ( Davacının En Yüksek Faiz Talep Ettiği – Uyuşmazlığın Ticari Nitelik Taşıyan Limitet Şirket Hisse Devir Sözleşmesinden Kaynaklandığı Dikkate Alınıp Kısa Vadeli Kredilere Uygulanan Avans Faizi Oranı Üzerinden Temerrüt Faizine Karar Verileceği )

• TEMERRÜT ( Limitet Şirket Hisse Devir Bedelinin Tahsili – Kısa Vadeli Kredilere Uygulanan Avans Faizi Oranı Üzerinden Temerrüt Faizine Karar Verileceği )

• FAİZ TALEBİ ( Uyuşmazlığın Ticari Nitelik Taşıyan Limitet Şirket Hisse Devir Sözleşmesinden Kaynaklandığı Dikkate Alınıp Kısa Vadeli Kredilere Uygulanan Avans Faizi Oranı Üzerinden Temerrüt Faizine Karar Verileceği )

3095/m.2/2

ÖZET : Dava, limited şirket hisse devir bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Davacıya ait dava dışı limited şirket hisselerinin davalıya devir edildiği hususu çekişmesizdir. Uyuşmazlığa konu senedin hisse devir bedeli için düzenlendiği de sabittir. Bono vasfı olmayan, limited şirket hisse devir bedeli için düzenlendiği anlaşılan ve borç ikrarı mahiyetinde olan senette vadeye ilişkin bir açıklamaya yer verilmemiştir. Öte yandan, karar gerekçesinde temerrüt tarihinin anılan tarih olarak esas alınması nedenleri de tartışılmamıştır. Bu durum karşısında, davalının temerrüde düştüğünün kabul nedenleri ortaya konulmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

Hüküm altına alınan devir bedelinin en yüksek banka faiziyle tahsiline karar verilmiştir. Taraflar arasında temerrüt halinde akdi bir faiz oranı kararlaştırılmamıştır. Esasen, davacının bu yönde bir iddiası da bulunmamaktadır. O halde, davacının en yüksek faiz talep ettiği, uyuşmazlığın ticari nitelik taşıyan limitet şirket hisse devir sözleşmesinden de kaynaklandığı dikkate alınıp, 3095 sayılı Yasa’nın 2/2. maddesi uyarınca kısa vadeli kredilere uygulanan avans faizi oranı üzerinden temerrüt faizine karar verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada Ankara 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 06.12.2007 tarih ve 2006/125 – 2007/325 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin limited şirket hisse devri dolayısıyla davalıdan alacaklı olduğunu, devir bedeli için düzenlenen senedi ödemediğini ileri sürerek, 12.500.00 YTL’nın 01.05.2001 tarihinden itibaren en yüksek banka faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, hisse devrinden dolayı müvekkilinin davacıya borcunun olmadığını, senetteki tanzim tarihi ve yerinin sonradan doldurulduğunu, 18.10.2000 tarihinde noterde resmi devrin yapıldığını, tarafların edimlerini yerine getirdiğini, durumun devir sözleşmesinde açıklandığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamına göre, uyuşmazlığa konu senedin taraflar arasında yapılan 18.12.2000 tarihli hisse devir sözleşmesine dayalı olarak düzenlendiğinin kabul edildiği, davalının noter senedinde ibralaştıklarını savunduğu, uyuşmazlığa konu senetteki imzaya ve miktara itirazının olmadığı, ancak senedin davacı elinde olduğu, sadece imzalayarak diğer kısımlarını boş olarak teslim etmesinin yeterli bulunduğu, borcun ödenmediği gerekçesiyle davanın kabulüne, 12.500.00 YTL’nın 01.05.2001 tarihinden itibaren en yüksek banka faiziyle tahsiline karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamları dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Dava, limitet şirket hisse devir bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Davacıya ait dava dışı limitet şirket hisselerinin 18.10.2000 tarihinde davalıya devir edildiği hususu çekişmesizdir. Uyuşmazlığa konu senedin hisse devir bedeli için düzenlendiği de sabittir. Davalının 01.05.2001 tarihinde temerrüde düştüğü kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Ancak, bono vasfı olmayan, limitet şirket hisse devir bedeli için düzenlendiği anlaşılan ve borç ikrarı mahiyetinde olan senette vadeye ilişkin bir açıklamaya yer verilmemiştir. Öte yandan, karar gerekçesinde temerrüt tarihinin anılan tarih olarak esas alınması nedenleri de tartışılmamıştır. Bu durum karşısında, davalının 01.05.2001 tarihi itibariyle temerrüde düştüğünün kabul nedenleri ortaya konulmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.

3- Ayrıca, hüküm altına alınan devir bedelinin en yüksek banka faiziyle tahsiline karar verilmiştir. Taraflar arasında temerrüt halinde akdi bir faiz oranı kararlaştırılmamıştır. Esasen, davacının bu yönde bir iddiası da bulunmamaktadır. O halde, davacının en yüksek faiz talep ettiği, uyuşmazlığın ticari nitelik taşıyan limitet şirket hisse devir sözleşmesinden de kaynaklandığı dikkate alınıp, 3095 sayılı Yasa’nın 2/2. maddesi uyarınca kısa vadeli kredilere uygulanan avans faizi oranı üzerinden temerrüt faizine karar verilmesi gerekirken infazda tereddüt yaratacak şekilde en yüksek banka faizi üzerinden hüküm kurulması da yanlış olmuştur.

SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, ( 2 ) ve ( 3 ) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 11.01.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

Benzer Yazılar:

Yorum yapın