Türkiye’de lojistik denildiğinde genellikle ‘taşımacılık işleminin yürütülmesi’ gibi bir olgu yaratıldığı göz ardı edilemez bir unsurdur. Ancak lojistiğin tanımı çok geniştir. Taşımacılık işleminin lojistiğin içerisinde olan bir alt dal olduğu belirtilmeden geçilmemelidir.
Taşımacılığı da içine alan lojistik kavramının anlaşılmasında bazı sorunlar yaşanmaktadır. Lojistik kavramı; taşımadan gümrüklemeye, ambalajlamadan etiketlemeye, depolamadan dağıtıma kadar birden fazla faaliyeti bir zincir şeklinde müşteriye sağlamayı amaçlayan bir sistemdir. Bu sistemin yürütülmesinde, her alanın farklı olmasından kaynaklı yapılan sözleşmelerin gerek yurtiçi ve gerek yurtdışı bağlayıcı unsurları bulunmaktadır. En önemli unsur sözleşmelerde risk yaratabilecek her durumun tespit edilebilmesi ve bağlayıcı unsurları oluşturmasını sağlamaktır. Çünkü risklere karşı korunmanın en önemli yöntemi yazılı sözleşmelerdir.
Milletlerarası ticari sözleşmelerden doğan davalar, ister başta tahkim olmak üzere alternatif uyuşmazlık çözüm yollarıyla, isterse de yetkili mahkemece karara bağlansın taraflar arasındaki sözleşmede yer alan hükümler, uyuşmazlığın sonucunu belirleyici rol oynayabilecektir. Bu sebeple sözleşmenin hazırlanması son derece önem taşımaktadır. Milletlerarası ticari sözleşmeye konulacak her bir hüküm, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinin yanı sıra ticaret yapılacak ülkenin de özelliklerinin göz önünde bulundurulmasını zorunlu kılmaktadır. Milletlerarası ticari sözleşmelerde, malların veya hizmetlerin bir ülkeden diğer bir ülkeye transferi söz konusudur. Yurtdışı ticari ilişkiler, sadece bu ilişkinin taraflarını değil, bu ilişkinin gerçekleşeceği ülkeleri de ilgilendirmektedir. Örneğin; ihracat yapılacak ülkenin kambiyo sıkıntısı içinde olması; politik açıdan istikrarsız bir ülke olması, ekonomik kriz tehlikesi altında bulunması; hukuk kuramlarının milletlerarası ticari ilişkiler açısından sert olması; bu ülkeye karşı ambargo uygulanması gibi daha birçok unsurun sözleşmenin hazırlanması aşamasında dikkate alınması gerekir.
Lojistik sektörü açısından sistemin akıcı bir şekilde işlemesi için devlet eliyle yapılan yasal düzenlemeler ve Gümrük Mevzuatı büyük önem arz etmektedir.
Lojistik sektörünü karayolu açısından yakından ilgilendiren ilk yasal düzenleme 10.07.2003 tarih ve 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu’dur. Bu yasa ile sektörde (19.07.2003 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan 4925 Sayılı Karayolu Taşıma Kanunu, (http://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.4925.pdf, Erişim tarihi: 12 Mart 2018.) belirli bir standardizasyonun oluşturulması amaçlanmış ve taşımacılık alanında çalışabilmek için gerekli olan mali açıdan şartlar, mesleki alanda yeterlilik düzeyi ve mesleki saygınlık ölçütleri yeniden düzenlenmiştir.
Lojistik İşletmeciliği, hukuk literatüründe kendi nam ve hesabına taşımacılık yapmakla beraber lojistik faaliyetleri kapsamında tedarik, depolama, elleçleme, paketleme, satış, pazarlama, sipariş planlaması, dağıtım, nakliye ve benzeri hizmetleri üstlenen gerçek ve tüzel kişiler olarak belirtilmiştir.
8 Ocak 2018 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan Karayolu Taşıma Yönetmeliği’nin 17. maddesinde, bu yönetmelik kapsamında verilen ve yenilenen yetki belgelerinin süresinin 5 yıl olduğu hükmüne yer verilmiştir. Yetki belgesi almak için yönetmelikte belirtilen genel ve özel koşullara sahip olmak gerekmektedir. Yönetmeliğin 6. maddesinde düzenlenmiş olan yetki belgesi türlerinden örnek verilecek olunursa;
“(9) L türü yetki belgesi: Ticari amaçla lojistik işletmeciliği yapacak gerçek ve tüzel kişilere verilir. Faaliyetin şekline göre aşağıdaki türlere ayrılır:
- a) L1 yetki belgesi: Yurtiçi yapacaklara,
- b) L2 yetki belgesi: Yurtiçi ve/veya uluslararası yapacaklara,
verilir.”
“(3) C türü yetki belgesi: Yurtiçi ve/veya uluslararası eşya taşımacılığı veya hususi taşımacılık yapacak gerçek ve tüzel kişilere verilir. Taşımanın şekline göre aşağıdaki türlere ayrılır:
- a) C1 yetki belgesi: Hususi taşımacılık yapacaklara,
- b) C2 yetki belgesi: Ticari amaçla yapacaklara,
- c) C3 yetki belgesi: Ticari amaçla taşınma eşyası taşımacılığı yapacaklara,
verilir.”
Bu maddelerin yanı sıra 14. maddede yetki belgesi almanın veya yenilemenin özel şartları düzenlenmiştir. Bu açıdan;
“(9) L türü yetki belgeleri için başvuranlardan:
- a) L1 yetki belgesi için başvuranların;
1) En az, 3 birim taşıt ve 75 tonluk asgari kapasiteye sahip olmaları ile 75.000 Türk Lirası sermaye veya işletme sermayesine sahip olmaları,
2) Merkezinde veya şubesinde, lojistik işletmeciliği faaliyetine uygun, en az 500 m2’lik açık, kapalı veya taşıt park alanı olarak kullanılabilecek bir taşınmazın kullanım hakkına sahip olmaları,
3) Her bir şube için (2) numaralı alt bentte belirtilen nitelikleri haiz en az 100 m2’lik kapalı ve/veya açık alana sahip bir taşınmazın kullanım hakkına sahip olmaları,
şarttır.
- b) L2 yetki belgesi için başvuranların;
1) En az, 5 birim taşıt ve 200 tonluk asgari kapasiteye sahip olmaları ile 300.000 Türk Lirası sermaye veya işletme sermayesine sahip olmaları,
2) Merkezinde veya şubesinde, lojistik işletmeciliği faaliyetine uygun, en az 1.000 m2’lik açık, kapalı veya taşıt park alanı olarak kullanılabilecek bir taşınmazın kullanım hakkına sahip olmaları,
3) Her bir şube için (2) numaralı alt bentte belirtilen nitelikleri haiz en az 100 m2’lik kapalı ve/veya açık alana sahip bir taşınmazın kullanım hakkına sahip olmaları,
şarttır.”
“(3) C türü yetki belgeleri için başvuranlardan:
- a) C1 yetki belgesi için başvuranların en az, 1 adet özmal birim taşıta sahip olmaları şarttır.
- b) C2 yetki belgesi için başvuranların en az, 10 adet özmal birim taşıt ve 400 tonluk asgari kapasite ile 100.000 Türk Lirası sermaye veya işletme sermayesine sahip olmaları şarttır.
- c) C3 yetki belgesi için başvuranların en az, 3 adet özmal birim taşıt ve 75 tonluk asgari kapasite ile 25.000 Türk Lirası sermaye veya işletme sermayesine sahip olmaları şarttır.”
Lojistisyen Esra Ünal, 12.03.2018