Boşanma Davası | Kadının Boşanma Davası Sırasında Başka Birisi İle Birlikte Yaşaması

T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 2008/17389

K. 2009/21300

T. 9.12.2009

• BOŞANMA DAVASI ( Davacı Kadının Yargılama Sırasında Başka Biri İle Birlikte Yaşadığı/Bu Kişiden Çocuğu Olduğu – Daha Ziyade Kusurlu Olduğundan Lehine Yoksulluk Nafakası ve Maddi Tazminata Hükmedilemeyeceği )

• DAHA AĞIR KUSURU OLAN EŞ LEHİNE YOKSULLUK NAFAKASI VE MADDİ TAZMİNATA HÜKMEDİLMESİ ( Boşanma Yargılaması Sırasında Davacı Kadının Başka Biri İle Birlikte Yaşadığı/Bu Kişiden Çocuğu Olduğu – Hukuka Aykırı Olduğu )

• KADININ BOŞANMA DAVASI SIRASINDA BAŞKA BİRİSİ İLE BİRLİKTE YAŞAMASI ( Daha Ziyade Kusurlu Olduğundan Lehine Yoksulluk Nafakası ve Maddi Tazminata Hükmedilemeyeceği )

• YOKSULLUK NAFAKASI VE MADDİ TAZMİNAT TALEBİ ( Davacı Kadının Boşanma Davası Sırasında Başka Biri İle Birlikte Yaşadığı/Bu Kişiden Çocuğu Olduğu – Daha Ziyade Kusurlu Olduğundan Lehine Yoksulluk Nafakası ve Maddi Tazminata Hükmedilemeyeceği )

4721/m.166, 185

ÖZET : Davalı koca tarafından daha önce açılan boşanma davası retle sonuçlanmıştır. Tarafların, ret edilen boşanma davasından sonra bir araya gelmedikleri sabit olmakla birlikte davacı kadının yargılama sırasında başka biri ile gayriresmi olarak birlikte yaşadığı toplanan deliller ve davacı kadının başka bir erkekten çocuk doğurduğuna ilişkin nüfus kaydından anlaşılmaktadır. Davacı kadının boşanmaya neden olan olaylarda daha ziyade kusurlu olduğu kabul edilerek yasal unsurları oluşmayan yoksulluk nafakası ile maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm kusur, yoksulluk nafakası ve maddi tazminat yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davacı kadının temyiz itirazları yersizdir.

2-Davalı kocanın temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

Davalı koca tarafından daha önce açılan boşanma davası retle sonuçlanmış ve 19.10.2004 tarihinde kesinleşmiştir. Tarafların, ret edilen boşanma davasından sonra bir araya gelmedikleri sabit olmakla birlikte davacı kadının yargılama sırasında başka biri ile gayriresmi olarak birlikte yaşadığı toplanan deliller ve davacı kadının 19.03.2009 tarihinde başka bir erkekten çocuk doğurduğuna ilişkin nüfus kaydından anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle davacı kadının boşanmaya neden olan olaylarda daha ziyade kusurlu olduğu kabul edilerek yasal unsurları oluşmayan yoksulluk nafakası ile maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen nedenle davalı koca yararına BOZULMASINA, davacı kadının temyiz itirazının ise yukarıda l. bentte gösterilen nedenlerle REDDİNE, aşağıda yazılı harcın davacıya yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna, temyiz peşin harcını yatıran davalıya geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.12.2009 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY : 1-Boşanma davasından sonra gerçekleşen ve boşanmada kusur sayılabilecek nitelikteki davranışlar ancak yeni bir boşanma davasının konusu olabilir.

Boşanma davasından sonra ki olaylar hükme esas alınırsa aşağıdaki sebeplerle boşanma davalarında karar verilmesi olanaksız duruma gelebilir;

a-Yargılamanın her aşamasında delil sunulabilir. Örneğin temyiz aşamasında, karar düzeltme aşamasında ve bozmadan sonra bile,

b-Sonsuz sayıda delil listesi sunulabilir. Madem boşanmadan sonraki olaylar dikkate alıncaktır, o halde delil listesi de sonsuz sayıda verilebilir.

Açıkladığım sebeple boşanma davasından sonraki olayları maddi tazminat açısından kusur değerlendirmesine esas alma yönündeki düşünceye Türk Medeni Kanununun 184. ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun hükümleri karşısında katılabilmem olanaklı değildir.

2-Yoksulluğa düşecek eşin yoksulluğa düşmesi olgusu dava tarihi değil de kararın kesinleşmesi tarihi itibarıyla gerçekleşmelidir. ( Ömer Uğur GENÇCAN, Boşanma, Tazminat ve Nafaka Hukuku, Ankara-2008,s.1043 )

Yoksulluk nafakası isteyen eşin evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşadığı anlaşılmakla bu gerekçe ile yoksulluk nafakası isteminin reddi gerekir.

Açıkladığım sebeple bu konuda da değerli çoğunluğun düşüncelerine katılma olanağım yoktur.

Benzer Yazılar:

Yorum yapın