T.C.
YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ
E. 2013/10067
K. 2013/13576
T. 30.9.2013
• YASAL DANIŞMAN ( Danışmanı Olduğu Kişi Adına Onun Katılımı Olmaksızın Dava Açamayacağı veya Onun Aleyhine Açılan Davayı Tek Başına Yürütemeyeceği – Ehliyetsizlik Hukuksal Nedenine Dayalı Tapu İptali ve Tescil )
• DAVADA KANUNİ TEMSİL ( Medeni Hakları Kullanma Ehliyetine Sahip Olmayan Kişiler Kanuni Temsilcileri Tüzel Kişiler İse Yetkili Organları Tarafından Temsil Edileceği/Bu Durum “Davada Kanuni Temsil” Yetkisi Olarak İfade Edildiği – Yasal Danışmanın Danışmanı Olduğu Kişi Adına Onun Katılımı Olmaksızın Dava Açamayacağı )
• EHLİYETSİZLİK HUKUKSAL NEDENİNE DAYALI TAPU İPTALİ VE TESCİL ( Yasal Danışman Olan Davacının Danışmanı Olduğu Kişi Adına Onun Katılımı Olmaksızın Dava Açtığı – “Davada Kanuni Temsil” Yetkisi Bulunmadığından Davanın Reddi Gerektiği )
• DAVA ŞARTI ( Medeni Hakları Kullanma Ehliyetine Sahip Bulunmayanlar Bakımından Kanuni Temsilci Eliyle Tüzel Kişiler Bakımından İse Yetkili Organları Aracılığıyla Davanın Yürütülmesi Taraflara İlişkin Dava Şartı Olduğu – Yasal Danışman Olan Davacının Danışmanı Olduğu Kişinın Katılımı Olmaksızın Dava Açmasında “Davada Kanuni Temsil” Yetkisi Bulunmadığı )
• MEDENİ HAKLARI KULLANMA EHLİYETİNE SAHİP OLMAYANLAR ( Kanuni Temsilci Eliyle Tüzel Kişiler Bakımından İse Yetkili Organları Aracılığıyla Davanın Yürütülmesi Taraflara İlişkin Dava Şartı Olduğu/Yasal Danışman Olan Davacının “Davada Kanuni Temsil” Yetkisi Bulunmadığı – Ehliyetsizlik Hukuksal Nedenine Dayalı Tapu İptali ve Tescil İsteminin Reddi Gereği )
4721/m.429/1, 2
6100/m.52, 114/ 1-d
ÖZET : Dava, ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Kendisine danışman atanan kişi danışmanın izni ile tek başına dava açabileceği gibi danışmanla birlikte de dava açabilir ya da açılan davaya danışman sonradan icazet verebilir. Ancak yasal danışman, danışmanı olduğu kişi adına onun katılımı olmaksızın dava açamaz veya onun aleyhine açılan davayı tek başına yürütemez. Somut olayda yasal danışman olan davacı danışmanı olduğu kişi adına onun katılımı olmaksızın dava açmış olup,davacı asil tarafından sonradan verilmiş bir muvafakatin da bulunmadığı açıktır.
Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip bulunmayanlar bakımından kanuni temsilci eliyle, tüzel kişiler bakımından ise yetkili organları aracılığıyla davanın yürütülmesi taraflara ilişkin dava şartıdır. Bu nedenle davada, medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olmayan kişiler kanuni temsilcileri, tüzel kişiler ise yetkili organları tarafından temsil edilirler. Bu durum 6100 sayılı HMK’nin 52. maddesinde “davada kanuni temsil” yetkisi olarak ifade edilmiştir. Yasal danışman olan davacının HMK’nin 114/1- d maddesine göre dava şartı niteliğindeki “davada kanuni temsil” yetkisi bulunmadığından, davanın reddedilmesi bu gerekçelerle doğrudur.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, annesi olan Ünzile’nin maliki olduğu 24 ile 25 parsel sayılı taşınmazları önce dava dışı kişilere, onlardan da yeğenleri olan davalılara satış yolu ile yapılan temliklerin, annesinin temlik tarihinde hukuki ehliyetinin bulunmaması nedeniyle geçersiz olduğunu, vasi tayini amacıyla açılan davanın derdest olduğunu ileri sürerek, tapuların iptali ile Ünzile adına tescil isteğinde bulunmuştur.
Davalılar, kısıtlı olduğu iddia edilen Ünzile’nin henüz vesayet altına alınmadığını, davacının dava ehliyeti bulunmadığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; tetkik hakiminin raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının, temlik işlemini yapan ve annesi olan Ünzile’nin kısıtlanarak vasi tayini gerektiği iddiası ile dava açtığı, ancak yargılama sırasında vasi tayin talebi red edilmesine karşın 24.02.2011 tarihinde yasal danışman olarak atandığı anlaşılmaktadır.
Gerek uygulamada gerek bilimsel alanda ortaklaşa kabul edildiği üzere, kendisine danışman atanan kimse medeni hakları kullanma hakkına sahiptir. Özellikle şahıs varlığı haklarını hiçbir kısıtlama olmaksızın tek başına kullanabilir. Ancak mal varlığı haklarının kullanılmasında; oy danışmanlığında ( TMK m. 429/1 ) daha az, idare danışmanlığında ( TMK m. 429/2 ) daha çok olmak üzere bir takım kısıtlamalar getirilmiştir. Hemen belirtilmelidir ki, oy danışmanı vasi gibi yasal danışman değildir. Kendisine danışman atanan kişi danışmanın izni ile tek başına dava açabileceği gibi danışmanla birlikte de dava açabilir ya da açılan davaya danışman sonradan icazet verebilir. Ancak yasal danışman, danışmanı olduğu kişi adına onun katılımı olmaksızın dava açamaz veya onun aleyhine açılan davayı tek başına yürütemez.
Somut olayda yasal danışman olan davacı danışmanı olduğu kişi adına onun katılımı olmaksızın dava açmış olup,davacı asil tarafından sonradan verilmiş bir muvafakatin da bulunmadığı açıktır. Ne var ki, mahkeme aktif husumet ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Gerek 1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ve gerekse 6100 sayılı HMK’de aktif husumet ehliyeti diye bir kurum ya da kavram bulunmamakta, uygulamada bir çok kurum ve kavramın yerine geçmek üzere yanlış bir şekilde kullanılmaktadır.
Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip bulunmayanlar bakımından kanuni temsilci eliyle, tüzel kişiler bakımından ise yetkili organları aracılığıyla davanın yürütülmesi taraflara ilişkin dava şartıdır. Bu nedenle davada, medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olmayan kişiler kanuni temsilcileri, tüzel kişiler ise yetkili organları tarafından temsil edilirler. Bu durum 6100 sayılı HMK’nin 52. maddesinde “davada kanuni temsil” yetkisi olarak ifade edilmiştir.
Hal böyle olunca, yasal danışman olan davacının HMK’nin 114/1- d maddesine göre dava şartı niteliğindeki “davada kanuni temsil” yetkisi bulunmadığından, davanın reddedilmesi bu gerekçelerle doğrudur.
SONUÇ : Davacının temyiz itirazlarının reddi ile yukarıda belirtilen gerekçelerle hükmün ONANMASINA, 30.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.