Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

 ceza avukat

T.C.

YARGITAY

CEZA GENEL KURULU

E. 2012/3-1346

K. 2013/380

T. 24.9.2013

• HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI ( Suçun İşlenmesi Aşamasında Davranışlarıyla Yargılama Sürecindeki Davranışlarından Anlaşılan Suç İşleme Konusundaki Eğilimleri Gözetilerek Cezasının Ertelenmesi Halinde İleride Suç İşlemekten Çekineceği Yönünde Kanaat Oluşmadığı Şeklinde Gösterilen Gerekçenin Subjektif Şarta Uygun Olduğu – Özel Dairece Hükmün Onanmasına Karar Verilmesinde Bir İsabetsizlik Bulunmadığı )

• HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASININ SUBJEKTİF ŞARTI ( Sanığın Kişilik Özellikleri İle Duruşmadaki Tutum ve Davranışları Göz Önünde Bulundurularak Yeniden Suç İşlemeyeceği Hususunda Kanaate Ulaşılması Şeklindeki Şartın Gerçekleşmesi Gerektiği – Sanığın Yeniden Suç İşlemeyeceği Yönünde Kanaatini Açıklayan Yerel Mahkemece Bu Konunun Tekrar Değerlendirilmesinin Bir Fayda Sağlamayacağı )

• SANIĞIN YENİDEN SUÇ İŞLEMEYECEĞİ KANAATİ ( Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasının Subjektif Şartı Olduğu/Bu Yönde Bir Kanaatin Oluşmadığı Şeklinde Gösterilen Yerel Mahkeme Gerekçesinin Subjektif Şarta Uygun Olduğu – Özel Dairece Hükmün Onanmasına Karar Verilmesinde Bir İsabetsizlik Bulunmadığı )

5271/m.231

ÖZET : Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; yerel mahkeme hükmünün, sanığın mağdure sanığa karşı gerçekleştirmiş olduğu eylem yönüyle, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının değerlendirilmesi amacıyla bozulmasının gerekip gerekmediğinin belirlenmesine ilişkindir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının sanık hakkında uygulanabilmesi için objektif şartların varlığının yanında, “sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması” şeklindeki subjektif şartın da gerçekleşmesi gerektiği, 5728 sayılı Kanunla CMK’nun 231. maddesinin uygulanma şartlarının genişletilmekle birlikte bu sübjektif şart açısından bir değişikliğin yapılmadığı, yerel mahkemece; “suçun işlenmesi aşamasında davranışlarıyla yargılama sürecindeki davranışlarından anlaşılan suç işleme konusundaki eğilimleri gözetilerek cezasının ertelenmesi halinde ileride suç işlemekten çekineceği yönünde kanaat oluşmadığı” şeklinde gösterilen gerekçenin gerek hüküm tarihinde, gerekse 5728 sayılı Kanunla değiştirilen CMK’nun 231. maddesinde aynı şekilde yer alan bu subjektif şarta uygun olup, bu şartı da karşıladığı, sanığın yeniden suç işlemeyeceği yönünde kanaatini açıklayan yerel mahkemece bu konunun tekrar değerlendirilmesinin bir fayda sağlamayacağı gibi, yargılamayı gereksiz yere uzatacağı hususları göz önüne alındığında, Özel Dairece hükmün onanmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

DAVA : Sanığın kasten yaralama suçundan 5237 sayılı TCK’nun 86/1, 86/3-e ve 29. maddeleri uyarınca 1 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve cezasının ertelenmesine yer olmadığına ilişkin, Ankara 12. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 13/07/2007 gün ve 380/564 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 16/10/2012 gün ve 28584/34657 sayı ile; hükmün onanmasına karar verilmiştir.

Yargıtay C.Başsavcılığı ise … gün ve … sayı ile;

“… Somut olayda, sanık M. E. hakkında tayin olunan hapis cezasının miktarına, suç türüne ve adli sicil kaydının bulunmamasına göre, objektif koşullardan üçü gerçekleşmiştir. Sanığın, mağdurun zararını karşıladığına yönelik dosya kapsamında her hangi bir bilgi bulunmasa da, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 20.12.2011 gün ve 2011/244-282 sayılı kararında da belirtildiği üzere hüküm tarihinde yürürlükte bulunmayan bir düzenlemenin sanık aleyhine yorumlanması olanaklı olmadığından, Özel Dairece, yerel mahkeme hükmünün, hüküm tarihinden sonra ancak inceleme tarihinde yürürlükte bulunan 5560 sayılı Yasanın 23, 5728 sayılı Yasanın 562 ve 6008 sayılı Yasanın 7. maddeleri ile değişik 5271 sayılı Kanunun 231. Maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanma koşullarının değerlendirilmesi amacıyla bozulmasına karar verilmesi yerine onanmasına karar verilmesi hukuka aykırıdır…”,

Görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.

CMK’nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 3. Ceza Dairesince … gün ve … sayı ile, itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır:

KARAR : İnceleme, sanık M.’nin mağdure sanık H.’ye karşı gerçekleştirdiği eylemden dolayı kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.

Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; yerel mahkeme hükmünün, sanık M.’nin mağdure sanık H.’a karşı gerçekleştirmiş olduğu eylem yönüyle, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının değerlendirilmesi amacıyla bozulmasının gerekip gerekmediğinin belirlenmesine ilişkindir.

İncelenen dosya içeriğinden;

Sanık M.’nin hayati tehlike geçirmeksizin, basit tıbbi bir müdahale ile giderilemeyecek şekilde mağdure H.’ı bıçakla sol elinden yaraladığı, meydana gelen yaralanmadan dolayı mağdurenin maddi bir zararının oluşup oluşmadığının, zarar oluşmuş ise bunun sanık tarafından giderilip giderilmediğinin dosya içerisinden tespit edilemediği, mağdurenin yargılama aşamasında şikayetinden vazgeçtiği, suçlamayı kabul etmeyen sanığın sabıka kaydının bulunmadığı, 13.07.2007 olan hüküm tarihi itibariyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması mümkün olmadığından, bu yönde herhangi bir değerlendirme yapmayan yerel mahkemece; “… suçun işlenmesi aşamasında davranışlarıyla yargılama sürecindeki davranışlarından anlaşılan suç işleme konusundaki eğilimleri gözetilerek cezasının ertelenmesi halinde ileride suç işlemekten çekineceği yönünde kanaat oluşmadığı…” gerekçesiyle sanığın cezasının ertelenmesine yer olmadığına karar verildiği anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlık konusunda sağlıklı bir hukuki çözüme ulaşılabilmesi için öncelikle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının mahiyeti ve uygulanma şartları üzerinde durulması gerekmektedir.

Kurulan hükmün sanık hakkında hukuki bir sonuç doğurmamasına imkan sağlayan ve bu yönüyle sanık lehine sonuç doğurduğunda şüphe bulunmayan hükmün açıklanmasının geri bırakılması uygulaması, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 23. maddesi ile kabul edilmiş, 19.12.2006 günü yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanunun 23. maddesiyle 5271 sayılı Kanunun 231. maddesine eklenen 5 ila 14. fıkralar ile büyükler için de uygulamaya konulmuş, aynı kanunun 40. maddesiyle de 5395 sayılı Kanunun 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılık hariç olmak kaydıyla, çocuk suçlular ile yetişkin suçlular hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı şartlara tabi kılınmıştır.

Başlangıçta yetişkin sanıklar yönünden şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak, hükmolunan bir yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası için kabul edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması, 5728 sayılı Kanunla 5271 sayılı Kanunun 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikle, Anayasa’nın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlar istisna olmak üzere, hükmolunan iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezalarına ilişkin tüm suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiştir.

5560, 5728, 5739 ve 6008 sayılı Kanunlar ile 5271 sayılı CMK’nun 231. maddesinde yapılan değişiklikler göz önüne alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için;

a ) Suça ilişkin olarak;

1- Yapılan yargılama sonucunda, sanık hakkında mahkûmiyet hükmü tesis edilmesi ve hükmolunan cezanın, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasından ibaret olması,

2- Suçun, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlardan olmaması,

b ) Sanığa ilişkin olarak;

1- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,

2- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesi,

3- Mahkemece; sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,

4- Sanığın bu kurumun uygulanmasını kabul etmediğine dair beyanının olmaması,

Şartlarının gerçekleşmesi gerekmektedir.

Tüm bu şartların varlığı halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecek ve sanık beş yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulacaktır.

Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

Yerel mahkeme hüküm tarihinin 13.07.2007 olması ve 5728 sayılı Kanunla yapılan değişikliğin henüz yürürlüğe girmemiş olması nedeniyle, kurulan hükmün hukuki bir sonuç doğurmamasına imkan veren ve bu yönüyle sanık lehine olduğunda şüphe bulunmayan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının sanık hakkında uygulanıp uygulanmayacağının yerel mahkemece değerlendirilmesi gerektiği düşünülebilecek ise de; hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının sanık hakkında uygulanabilmesi için objektif şartların varlığının yanında, “sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması” şeklindeki subjektif şartın da gerçekleşmesi gerektiği, 5728 sayılı Kanunla CMK’nun 231. maddesinin uygulanma şartlarının genişletilmekle birlikte bu sübjektif şart açısından bir değişikliğin yapılmadığı, yerel mahkemece; “suçun işlenmesi aşamasında davranışlarıyla yargılama sürecindeki davranışlarından anlaşılan suç işleme konusundaki eğilimleri gözetilerek cezasının ertelenmesi halinde ileride suç işlemekten çekineceği yönünde kanaat oluşmadığı” şeklinde gösterilen gerekçenin gerek hüküm tarihinde, gerekse 5728 sayılı Kanunla değiştirilen CMK’nun 231. maddesinde aynı şekilde yer alan bu subjektif şarta uygun olup, bu şartı da karşıladığı, sanığın yeniden suç işlemeyeceği yönünde kanaatini açıklayan yerel mahkemece bu konunun tekrar değerlendirilmesinin bir fayda sağlamayacağı gibi, yargılamayı gereksiz yere uzatacağı hususları göz önüne alındığında, Özel Dairece hükmün onanmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

Nitekim CGK’nun 30.04.2013 gün ve 1446-154 ile 07.05.2013 gün ve 1367-239 sayılı kararlarında da aynı sonuca ulaşılmıştır.

Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, yerel mahkeme hükmünden sonra 5728 sayılı Kanunla CMK’nun 231. maddesinde yapılan değişiklik nedeniyle, hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönünden değerlendirme yapılması amacıyla hükmün bozulması gerektiği görüşüne dayanan itirazının reddine karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan yedi Genel Kurul Üyesi; itirazın kabulüne karar verilmesi gerektiği görüşüyle karşıoy kullanmışlardır.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;

1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,

2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.09.2013 günü yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.

 

Benzer Yazılar:

Yorum yapın