Hakim İmzası

Hakim İmzası

T.C.

YARGITAY

CEZA GENEL KURULU

E. 2011/1-391

K. 2012/91

T. 13.3.2012

• KISA VE GEREKÇELİ KARARDA YER ALAN HAKİM İMZALARINDA FARKLILIKLAR BULUNMASI ( İlk Bakışta Açıkça Fark Edilecek Derecede – İmza Noksanlıkları ya da Farklılıklarından Kaynaklanan Sorunun Mahallinde Yapılacak Araştırma İle Giderileceği )

• HAKİM İMZASI ( Kısa ve Gerekçeli Kararda Yer Alan Hakim İmzalarında İlk Bakışta Farkedilecek Derecede Farklılık Bulunduğu – İmza Noksanlıkları ya da Farklılıklarından Kaynaklanan Sorunun Mahallinde Yapılacak Araştırma İle Tespit Edileceği )

• İMZA FARKLILIĞI ( Kısa ve Gerekçeli Kararda Yer Alan Hakim İmzalarında İlk Bakışta Farkedilecek Derecede Farklılık Bulunduğu – İmza Noksanlıkları ya da Farklılıklarından Kaynaklanan Sorunun Mahallinde Yapılacak Araştırma İle Giderileceği )

5271/m. 219, 222, 232

ÖZET : Kısa ve gerekçeli kararın tüm sayfalarının mahkeme başkanı, üye hakimler ve zabıt katibi tarafından imzalanmış olduğu, ancak sicil numarası belirtilen hakimin kısa ve gerekçeli karardaki imzaları arasında ilk bakışta açıkça fark edilecek derecede farklılık bulunduğu görülmektedir. Öncelikle imza noksanlıkları ya da farklılıklarından kaynaklanan sorunun mahallinde yapılacak araştırma ile tespit ve giderilmesinde zorunluluk bulunmaktadır. Bu eksiklik giderilip, tutanakların yöntemince düzenlenip imzalandığı kesin olarak belirlendikten ve bu konudaki kuşkular giderilmelidir.

DAVA VE KARAR : İtirazın kapsamına göre inceleme, sanık hakkında kasten öldürme suçuna teşebbüsten kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.

Yargıtay C. Başsavcılığı ile Özel Daire arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık: yerel mahkeme heyetinde yer alan bir üye hakimin kısa karardaki imzası ile gerekçeli karardaki imzasının farklı olmasının bozma nedeni oluşturup oluşturmayacağının belirlenmesine ilişkindir.

İncelenen dosya içeriğinden;

Yerel mahkemece hükmün açıklandığı 12.11.2009 günlü oturuma katılan … sicil numaralı üye hakim …’in de dahil olduğu mahkeme heyeti ve zabıt katibinin duruşma tutanağının kısa kararın yazılı olduğu iki sayfasının altını imzaladıkları, yine beş sayfadan oluşan gerekçeli karardaki tüm sayfaların da mahkeme başkanı, üye hakimler ve zabıt katibi tarafından imzalandığı, ancak … sicil nolu üye hakimin kısa karardaki imzası ile gerekçeli karardaki imzasının ilk bakışta açıkça anlaşılabilecek şekilde farklı olduğu, anlaşılmaktadır.

Ceza Yargılaması Yasasının “Duruşma tutanağı” başlığını taşıyan 219. maddesinde; duruşma için tutulan tutanağın mahkeme başkanı veya hâkim ile zabıt kâtibi tarafından imzalanacağı, mahkeme başkanının mazereti olduğunda, tutanağın en kıdemli üye tarafından imzalanacağı,

231/1. maddesinde; duruşmanın sonunda, 232. maddede belirtilen esaslar dahilinde hazırlanmış bulunan hüküm fıkrasının duruşma tutanağına geçirileceği ve bunun duruşmada okunacağı,

“Hükmün gerekçesi ve hüküm fıkrasının içereceği hususlar” başlığını taşıyan 232. maddesinin ilk iki fıkrasında; hükmün başlığında bulunması gereken unsurların neler olduğu, üçüncü fıkrasında; duruşma sırasında tutanağa geçirilmeyen hüküm gerekçesinin hükmün açıklanmasından itibaren onbeş gün içinde yazılarak dava dosyasına konulacağı, dördüncü fıkrasında; karar ve hükümlerin, bunlara katılan hâkimler tarafından imzalanacağı, yedinci fıkrasında da; hükümlerin nüshaları ve özetlerinin mahkeme başkanı veya hakim ile zabıt katibi tarafından imzalanıp mühürleneceği,

Anılan Yasanın “Duruşma tutanağının ispat gücü” başlıklı 222. maddesinde de; duruşmanın nasıl yapıldığı, kanunda belirtilen usul ve esaslara uygun olarak yapılıp yapılmadığının ancak tutanakla ispat olunabileceği, tutanağa karşı yalnız sahtecilik iddiasının yöneltilebileceği belirtilmektedir.

Sözü edilen yasal normlar birlikte değerlendirildiğinde; duruşma sürecini saptamak için tutulan tutanakların mahkeme başkanı ile zabıt katibi tarafından imzalanmasının yeterli olduğu anlaşılmaktadır. Duruşma sürecinin sonunda verilen ve tutanağa geçirilip duruşmada okunan son kararın da, karara katılan tüm hâkimler ve tutanağı yazan kâtiplerce imzalanması zorunludur. Uygulamada kısa karar diye adlandırılan bu hüküm, aslında hükmün esasını oluşturmakta, duruşma tutanağına geçirilip açıklanmış bulunmakla da geçerlilik kazanmaktadır. Asıl olan, duruşma sonunda verilen hükmün duruşma tutanağına geçirilmesi sırasında, hükmün gerekçesinin de tutanağa yazılmasıdır. Böyle yapıldığında, duruşma tutanağının hüküm fıkrasını içeren sayfalarının CYY’nın 232/4. maddesi uyarınca karara katılan tüm hâkimler ve tutanak kâtibi tarafından imzalanması, duruşma tutanağının gerekçeyi içeren kısmının ise CYY’nın 219. maddesi uyarınca mahkeme başkanı ve tutanak katibi tarafından imzalanması yeterli olacaktır.

Öte yandan Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 28.09.2010 gün ve 174-176 sayılı kararı başta olmak üzere birçok kararında da belirtildiği üzere; ceza yargılaması işlemleri, onlara belge kanıtı değerinin tanınması amacıyla duruşmada tutanaklara yansıtılmakta ve yetkililerce imzalanarak resmi belge niteliğine kavuşturulmaktadır. Yasanın buyurucu hükmü uyarınca duruşma safhalarını gösteren tutanakların her sayfasının hâkim ve zabıt kâtibi tarafından imzalanması bu nedenle zorunludur. Bu şeklî düzenlemenin amacı, tutanaklara güven duyulmasını sağlamaktır. İmza hususunda kuşku bulunan duruşma tutanağı, içeriğine duyulması gereken güven yönünden duraksamaya yol açar ve resmi belge niteliği zafiyete uğrar. Böyle bir belgeye dayanılarak hüküm tesis olunamayacağı gibi, bu nitelikteki bir usulü aykırılığı taşıyan hükmün esası da Özel Dairece incelenemez.

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

Kısa ve gerekçeli kararın tüm sayfalarının mahkeme başkanı, üye hakimler ve zabıt katibi tarafından imzalanmış olduğu, ancak 25393 sicil nolu üye hakimin kısa ve gerekçeli karardaki imzaları arasında ilk bakışta açıkça fark edilecek derecede farklılık bulunduğu görülmektedir.

5271 sayılı CYY’nın 222. maddesi de gözetildiğinde, ortada hukuken geçerli ve temyiz denetimine elverişli bir kararın bulunduğunun kabul edilebilmesi için, öncelikle imza noksanlıkları ya da farklılıklarından kaynaklanan sorunun mahallinde yapılacak araştırma ile tespit ve giderilmesinde zorunluluk bulunmaktadır. Bu eksiklik giderilip, tutanakların yöntemince düzenlenip imzalandığı kesin olarak belirlendikten ve bu konudaki kuşkular giderildikten sonra esastan temyiz denetiminin gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

Bu itibarla, Özel Dairenin bozma kararında isabetsizlik bulunmadığından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle,

1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,

2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 13.03.2012 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

 

Benzer Yazılar:

Yorum yapın