Boşanma | Hakkın Kötüye Kullanılması

T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 2008/20391

K. 2010/1444

T. 1.2.2010

• BOŞANMA ( Davacının Kusuru Daha Fazla Olmakla Birlikte Davalının da Kusuru Bulunduğu – Evlilik Birliğinin Devamında Yarar Bulunmadığı Anlaşıldığından Kabulü Gereği )

• KUSURU FAZLA OLAN EŞ ( Dava Hakkı Olduğu – Davacının Kusuru Daha Fazla Olmakla Birlikte Davalının da Kusuru Bulunduğu/Evlilik Birliğinin Devamında Yarar Bulunmadığı Anlaşıldığından Boşanma Davasının Kabulü Gereği )

• HAKKIN KÖTÜYE KULLANILMASI ( Boşanmaya Karar Verilebilmesi İçin Davalının Az da Olsa Kusurlu Olması ve Boşanmaya Karşı Çıkmasının Hakkın Kötüye Kullanılması Niteliğinde Olduğu )

4721/m.166

ÖZET : Dava, boşanma talebine ilişkindir. Kusuru fazla olan eşin de dava hakkı vardır. Bu halde boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurlu olması ve boşanmaya karşı çıkmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olması, evliliğin devamında eşler ve çocuklar yönünden korunmaya değer bir yarar kalmamış olması gerekir. Dosya kapsamından, davacının kusuru daha fazla olmakla birlikte davalının da kusuru bulunduğu, evlilik birliğinin devamında yarar bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle boşanmaya karar verilmelidir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda; mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; davalının sebepsiz yere aşırı borçlandığı ve aleyhinde icra takiplerine yol açtığı, davacının da bir başka erkekle beraber yaşamaya başladığı anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve evliliğin devamına imkan bırakmayacak nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Gerçekleşen olaylara göre evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davacı daha fazla kusurludur. Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesi daha fazla kusurlu olanın dava hakkını elinden almış değildir. Bu halde boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurlu bulunması ve boşanmaya karşı çıkmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olması, evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamış olması gerekir. Olayda davalı da kusurludur. Davalının davaya itirazı hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup, evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmadığı da görülmektedir. Öyleyse Türk Medeni Kanunu’nun 166/2. maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına karar verilmesi gerekirken isteğin reddi doğru bulunmamıştır.

SONUÇ : Hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.02.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Benzer Yazılar:

Yorum yapın