Tedbir Nafakası | Kadının Gelirinin Bulunması

T.C.

YARGITAY

3. HUKUK DAİRESİ

E. 2013/5259

K. 2013/7076

T. 30.4.2013

• TEDBİR NAFAKASI DAVASI ( Davacı Kadının Belirli Bir Geliri Bulunmasının Nafakaya Engel Teşkil Etmediği/Hatta Davacı Kadının Gelirinin Kocadan Daha Fazla Dahi olsa Bu Durumun Nafaka Takdirine Engel Olmadığı/Nafaka Talebinin Kabulü )

• EVLİLİK BİRLİĞİNİN GİDERLERİNE KATILMA ( Davacının Kadının Bir Gelirinin Bulunması Hatta Gelirinin Davalı Kocadan Fazla Olması Halinde Dahi Hakkaniyet İlkesi de Gözetilerek Tedbir Nafakasının Kabulü Gerektiği – Tedbir Nafakası Davası )

• KADININ GELİRİ BULUNMASI ( Hakimin Eşlerin Birlikte Yaşarken Sürdürdükleri Hayat Seviyelerini Ayrı Yaşamaları Halinde de Korumaları Gereğini Gözeteceği – Tedbir Nafakası/Ortak Giderlere Katılma Yükümlüğü Bulunduğu )

4721/m. 186/3,197/2

ÖZET : Taraflar arasında görülen tedbir nafaka davasında, yerel mahkemece tarafların ayrı yaşadıkları, davacının çalıştığı ve düzenli maaşı olduğunun anlaşıldığı, bu durumda tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınarak, davacının nafaka talebi yerinde görülmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Ancak, davacı ( kadının ) belirli bir gelirinin bulunması, hatta gelirinin davacı kocadan fazla bile olması davalı kocaya ortak giderlere katılma yükümlülüğünden tamamen kurtarmaz.Davalı kadının gelirinin bulunması nafaka takdirine engel değildir.Hakim, eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesini ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmelidir.

DAVA : Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili dilekçesi ile; davalı kocanın açtığı boşanma davası reddedilmiş olmasına rağmen tarafların halen ayrı yaşadıkları, davalının barışma çabası olmadığı gibi davacının ihtiyaçlarıyla da ilgilenmediğini bu nedenlerle ayrı yaşamada haklı olduğunu iddia ederek aylık 500 TL tedbir nafakasının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davalının birleşme girişimleri olduğunu, boşanma davasının reddinden sonra ortak arkadaşları ile yaptıkları görüşmede davacının boşanmak için 65.000 TL istediğini, ayrıca davacının yoksulluğa düşmediği ve davalıdan daha iyi durumda olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece; tarafların ayrı yaşadıkları, davacının çalıştığı ve düzenli maaşı olduğunun anlaşıldığı, bu durumda tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınarak, davacının nafaka talebi yerinde görülmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

4721 sayılı TMK’nun 186/3.maddesinde; eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında katılacağı ifade edilmiş, 197/2.maddesinde de; birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır, denilmiştir.

Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenleme gereği davalı ( koca ) evlilik birliğinin giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. ( TMK.186/son ) davacı ( kadının ) belirli bir gelirinin bulunması, hatta gelirinin davacı kocadan fazla bile olması davalı kocaya ortak giderlere ( elektrik, su, telefon, yakıt, kira parası vs. ) katılma yükümlülüğünden tamamen kurtarmaz. Davalı kadının gelirinin bulunması nafaka takdirine engel değildir.

Hakim, eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesini ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmelidir. Mahkemece, ayrı yaşamada haklılık olgusu üzerinde durularak, iddianın sabit olması halinde TMK’nun 4.maddesinde vurgulanan ‘hakkaniyet’ ilkesi gözetilip uygun bir miktar nafakaya hükmedilmesi gerekirken, yasal olmayan ve yerleşik yargıtay uygulamalarında bulunmayan gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 30.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Benzer Yazılar:

Yorum yapın