Fazla Çalışma Ücretinden İndirim

Fazla Çalışma Ücretinden İndirim

 

T.C.

YARGITAY

9. HUKUK DAİRESİ

E. 2009/5264

K. 2011/5883

T. 3.3.2011

• FAZLA ÇALIŞMA ÜCRETİNDEN İNDİRİM ( Öngören Bir Yasal Düzenleme Olmasa da Bir İşçinin Günlük Çalışma Süresinin Üzerine Sürekli Olarak Fazla Çalışma Yapması Hayatın Olağan Akışına Aykırı Olduğu )

• VEKALET ÜCRETİ ( Fazla Çalışma Ücretinden Hakkaniyet İndirimi Nedeniyle Reddedilen Kısım İçin Davalı Yararına Takdir Edilemeyeceği )

• FAZLA ÇALIŞMANIN İSPATI ( Takdiri Delil Niteliğindeki Tanık Anlatımları Yerine Yazılı Belgelere ve İşveren Kayıtlarına Dayanması Durumunda Böyle Bir İndirime Gidilmeyeceği )

4857/m.51

ÖZET : Fazla çalışma ücretinden indirimi öngören bir yasal düzenleme olmasa da, bir işçinin günlük çalışma süresinin üzerine sürekli olarak fazla çalışma yapması hayatın olağan akışına aykırıdır. Hastalık, mazeret, izin gibi nedenlerle belirtilen şekilde çalışılamayan günlerin olması kaçınılmazdır. Böyle olunca fazla çalışma ücretinden bir indirim yapılması gerçek duruma uygun düşer. Ancak, fazla çalışmanın, takdiri delil niteliğindeki tanık anlatımları yerine, yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemelidir.

Fazla çalışma alacağından yapılan indirimler nedeniyle reddine karar verilen miktar bakımından kendini vekille temsil ettirmiş olan davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilemez.

DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ücret, zam farkı, ikramiye, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ve izin ücretleri ile vergi iadesi alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı, davalı işyerinde çalışmakta iken son 5 aydır fazla çalışma ücretlerinin, 1 aylık ücret tutarında ikramiyesinin, vergi iadesi alacaklarının ödenmemesi, izin hakkının kullandırılmamasına rağmen ücretlerinin ödenmemesi ve gerçek ücretinin kuruma beyan edilmemesi nedeniyle iş sözleşmesini haklı olarak feshettiğini bildirerek kıdem tazminatı, ücret, zam farkı, ikramiye, fazla çalışma, ulusal bayram, genel tatil ve izin ücretleri ile vergi iadesi alacakları talebinde bulunmuştur.

Davalı, davanın reddini talep etmiştir.

Mahkemece istekler kısmen hüküm altına alınmıştır.

Hüküm davalı avukatı tarafından temyiz edilmiştir.

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2-Fazla çalışma ücretlerinin hesabı yönünden taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur. Fazla çalışma saat ücreti, normal çalışma saat ücretinin yüzde elli fazlasıyla ödenir ( İş K. m. 41/2 ). İşçiye fazla çalışma yaptığı saatler için normal çalışma ücreti ödenmişse, bu halde sadece kalan yüzde elli zamlı kısmı ödenir.

Kanunda öngörülen yüzde elli fazlasıyla ödeme kuralı, nispi emredici bir nitelik taşır.

Tarafların bunun altında bir oran belirlemeleri mümkün değilse de, sözleşmelerle daha yüksek bir oran tespiti olanaklıdır.

Fazla çalışma ücreti ait olduğu dönem ücretiyle hesaplanır. Son ücrete göre hesaplama yapılması doğru olmaz. Yargıtay Kararları da bu yöndedir ( Yargıtay 9. HD 16.02.2006 gün 2006/20318 E., 2006/3820 K. ). Bu durumda fazla çalışma ücretlerinin hesabı için işçinin son ücretinin bilinmesi yeterli olmaz. İstek konusu dönem içinde işçi ücretlerinin miktarı da belirlenmelidir. İşçinin geçmiş dönemlere ait ücretinin belirlenememesi halinde bilinen ücretin asgari ücrete oranı yapılarak bilinmeyen ücretin buna göre tespiti de Dairemiz tarafından kabul görmektedir. Ancak işçinin işyerinde çalıştığı süre içinde terfi ederek çeşitli unvanlar alması veya son dönemlerde toplu iş sözleşmesinden yararlanması gibi durumlarda, bilinen son ücretin asgari ücrete oranının geçmiş dönemler yönünden dikkate alınmasının doğru olması doğru olmaz. Bu gibi hallerde ilgili meslek kuruluşundan bilinmeyen dönemler ücretleri sorulmalı ve dosyadaki diğer deliller bir değerlendirmeye tabi tutularak bir karar verilmelidir.

İşçinin normal çalışma ücretinin sözleşmelerle haftalık 45 saatin altında belirlenmesi halinde, işçinin bu süreden fazla, ancak 45 saate kadar olan çalışmaları, fazla sürelerle çalışma olarak adlandırılır ( İş K. m. 41/3 ). Bu şekilde fazla saatlerde çalışma halinde normal çalışma saat ücreti yüzde yirmibeş yükseltilerek ödenir.

4857 sayılı İş Kanunu işçiye isterse ücreti yerine serbest zaman kullanma hakkı tanımıştır. Bu süre, fazla çalışma için her saat karşılığı 1 saat 30 dakika, fazla süreli çalışmada ise 1 saat 15 dakika olarak belirlenmiştir. Bu sürelerin de sözleşmelerle arttırılması mümkündür.

Parça başına veya yapılan iş tutarına göre ücret ödenen işlerde, fazla çalışma süresince işçinin ürettiği parça veya iş tutarının hesaplanmasında zorluk çekilmeyen hallerde, her bir fazla saat içinde yapılan parçayı veya iş tutarını karşılayan ücret esas alınarak fazla çalışma veya fazla sürelerle çalışma ücreti hesaplanır. Bu usulün uygulanmasında zorluk çekilen hallerde, parça başına veya yapılan iş tutarına ait ödeme döneminde meydana getirilen parça veya iş tutarları, o dönem içinde çalışılmış olan normal ve fazla çalışma saatleri sayısına bölünerek bir saate düşen parça veya iş tutarı bulunur. Bu şekilde bulunan bir saatlik parça veya iş tutarına düşecek bir saatlik normal ücretin yüzde elli fazlası fazla çalışma ücreti, yüzde yirmibeş fazlası ise fazla sürelerle çalışma ücretidir. İşçinin parça başı ücreti içinde zamsız kısmı ödenmiş olmakla, fazla çalışma ücreti sadece yüzde elli zam miktarına göre belirlenmelidir.

Otel, lokanta, eğlence yerleri gibi işyerlerinde müşterilerin hesap pusulalarında belirli bir yüzde olarak eklenen paraların işverence toplanarak işçilerin katkılarına göre belli bir oranda dağıtımı şeklinde uygulanan ücret sistemine “yüzde usulü ücret” denilmektedir. Yüzde usulünün uygulandığı işyerlerinde fazla çalışma ücreti, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 51. maddesinde öngörülen yönetmelik hükümlerine göre ödenir. İşveren, yüzde usulü toplanan paraları işyerinde çalışan işçiler arasında, Yüzdelerden Toplanan Paraların İşçilere Dağıtılması Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre eksiksiz olarak dağıtmak zorundadır. Fazla çalışma yapan işçilerin fazla çalışma saatlerine ait puanları normal çalışma puanlarına eklenir ( Yönetmelik m. 4/1 ). Yüzdelerden ödenen fazla saatlerde çalışmanın zamsız karşılığı ile zamlı olarak ödenmesi gereken ücret arasındaki fark işverence ödenir. Zira yüzde usulü ödenen ücret içinde fazla çalışmaların zamsız tutarı ödenmiş olmaktadır.

Yapılan bu açıklamalara göre yüzde usulü ya da parça başı ücret ödemesinin öngörüldüğü çalışma biçiminde fazla çalışmalar, saat ücretinin %150 zamlı miktarına göre değil, sadece %50 zam nispetine göre hesaplanmalıdır.

Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtay’ca son yıllarda hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır ( Yargıtay 9. HD 18.07.2008 gün 2007/25857 E., 2008/20636 K., Yargıtay 9. HD 28.04.2005 gün 2004/24398 E., 2005/ 14779 K. ve Yargıtay 9. HD 09.12.2004 gün 2004/11620 E., 2004/27020 K. ). Fazla çalışma ücretinden indirimi öngören bir yasal düzenleme olmasa da, bir işçinin günlük normal çalışma süresinin üzerine sürekli olarak fazla çalışma yapması hayatın olağan akışına aykırıdır. Hastalık, mazeret, izin gibi nedenlerle belirtilen şekilde çalışılamayan günlerin olması kaçınılmazdır. Böyle olunca fazla çalışma ücretinden bir indirim yapılması gerçek duruma uygun düşer. Ancak, fazla çalışmanın takdiri delil niteliğindeki tanık anlatımları yerine, yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir.

Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtay’ca son yıllarda hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır ( Yargıtay 9. HD 11.02.2010 gün 2008/17722 E., 2010/3192 K.; Yargıtay 9. HD 18.07.2008 gün 2007/25857 E., 2008/20636 K. ). Ancak fazla çalışmanın takdiri delil niteliğindeki tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir.

Dairemiz kararlarında fazla çalışma ücretlerinden yapılan indirim kabul edilen fazla çalışma süresinden indirim olmakla davalı tarafın kendisini avukat ile temsil ettirmesi durumunda reddedilen kısım için davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiği ifade edilmişse de ( Yargıtay 9. HD 11.02.2010 gün 2008/17722 E., 2010/3192 K. ) işçinin davasını açtığı veya ıslah yoluyla dava konusu arttırdığı aşamada mahkemece ne miktarda indirim yapılacağı bilenememektedir. Dairemizce 2011 yılı itibarıyla maktu ve nispi vekalet ücretlerinin yüksek oluşu da dikkate alınarak konunun yeniden ve etraflıca değerlendirilmesine gidilmiş ve her türlü indirimden kaynaklanan red sebebiyle davalı yararına avukatlık ücretine karar verilmesinin adaletsiz sonuçlara yol açtığı sonucuna varılmıştır. Özellikle seri davalarda indirim sebebiyle kısmen reddine karar verilen az bir miktar için dahi her bir dosyada zaman zaman işçinin alacak miktarını da aşan maktu avukatlık ücretleri ödetilmesi durumu ortaya çıkmaktadır. Yine daha önceki kararlarımızda fazla çalışma asıl alacaktan indirim sebebiyle red vekalet ücretine hükmedilmekte ancak Borçlar Kanunu’nun 161/son, 325/son maddeleri ile 43 ve 44. maddelerine göre ve yine 5953 sayılı Yasa’da öngörülen yüzde beş fazla ödemelerden yapılan indirim sebebiyle reddine karar verilen miktar için avukatlık ücretine hükmedilmemekteydi. Bu durum uygulamada karışıklığa yol açtığı gibi eşitsizlik de yaratmaktadır. Konuyla ilgili olarak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde bir kurala yer verilmediğinden Dairemizce eski görüşümüzden dönülmüş ve fazla çalışma alacağından yapılan indirimler nedeniyle reddine karar verilen miktar bakımından kendisini vekille temsil ettirmiş olan davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilemeyeceği kabul edilmiştir.

Somut olayda dava dilekçesinde davacının fazla çalışmalarına ilişkin olarak işverence kısmi ödemelerde bulunulduğu ancak hem ücretinin yanlış hesap edildiği hem de tamamının ödenmediği, son 5 aya ilişkin olarak ise hiç fazla çalışma ücreti ödenmediği bildirildiği halde mahkemece davacının kabulünde olan kısmi ödemeler davacıya sorulup açıklattırılmadığı gibi hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu husus gözetilmediği gibi bilirkişi raporunda haftalık çalışma 61 saat olarak tespit edildiği halde 45 saatlik normal çalışma süresi 62 saatten mahsup edilmiş, hesap hatası yapılmıştır.

Mahkemece yapılması gereken, davacıya dava dilekçesinde bildirdiği fazla çalışma ücretine ilişkin ödemelerin miktarlarının davacıya açıklattırılması, yapılan ödemeleri aşan çalışmanın davacı tarafından ispat edilmesi halinde bilirkişiden yukarıdaki ilkeleri gözeten rapor alınarak sonuca gitmektir. Eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır.

3- Mahkemece vergi iadesi konusunda davalı işveren vergi iadesi alacağını ödediğini ispatlayamadığından davacı lehine vergi iadesi alacağına hükmedilmiştir.

Söz konusu vergi iadesi talebine ilişkin herhangi bir araştırma yapılmadığı, vergi dairesine müzekkere yazılmadığı halde afaki olarak bu sonuca ulaşılmıştır.

Davacıdan vergi iadesi için verdiği fişleri açıklatmak, vergi dairesinden talep dönemi için işveren tarafından davacı adına fiş verilip verilmediği vergi iadesi/mahsup talebi olup olmadığı sorulup, ortaya çıkacak sonuca göre karar vermek gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten ( BOZULMASINA ), peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 03.03.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Benzer Yazılar:

Yorum yapın