Boşanma Davası | Başka Bir Kadınla Düğün

 T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 2008/17326

K. 2009/20518

T. 1.12.2009

• BOŞANMA DAVASI ( Davacı Kocanın Karar Tarihinden Sonra Başka Bir Kadınla Düğün Yaparak Sadakat Yükümlülüğüne Aykırı Harekette Bulunduğu/Kadının Hakaret Ettiği – Düğün Yapan Eş Ağır Kusurlu Olduğundan Lehine Manevi Tazminata Hükmedilemeyeceği )

• KOCANIN BOŞANMA KARARINDAN SONRA BAŞKA BİR KADINLA DÜĞÜN YAPMASI ( Kadının Kocasına Hakaret Ettiği – Düğün Yapan Eş Ağır Kusurlu Olduğundan Lehine Manevi Tazminata Hükmedilmesinin Hukuka Aykırı Olduğu )

• MANEVİ TAZMİNAT ( Davacı Kocanın Boşanma Kararından Sonra Başka Bir Kadınla Düğün Yaparak Sadakat Yükümlülüğüne Aykırı Harekette Bulunduğu/Kadının Hakaret Ettiği – Düğün Yapan Eş Ağır Kusurlu Olduğundan Lehine Manevi Tazminata Hükmedilemeyeceği )

• AĞIR KUSURLU OLAN EŞ LEHİNE MANEVİ TAZMİNATA HÜKMEDİLMESİ ( Hukuka Aykırı Olduğu – Boşanma Davası )

4721/m. 166, 174, 185

ÖZET : Davacı kocanın karar tarihinden sonra başka bir kadınla düğün yaparak sadakat yükümlülüğüne aykırı harekette bulunmasına karşın, davalı kadının da davacı kocaya hakaret etmiş bulunmasına, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda davacı kocanın ağır kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Kusuru ağır olan eş yararına manevi tazminat verilemez. Ağır kusurlu eş lehine manevi tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiştir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle Türk Medeni Kanununun 185/3.maddesi gereğince eşlerin birbirlerine sadık kalmak zorunda bulunduklarına, davacı kocanın karar tarihinden sonra başka bir kadınla düğün yaparak sadakat yükümlülüğüne aykırı harekette bulunmasına karşın, davalı kadının da davacı kocaya hakaret etmiş bulunmasına, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda davacı kocanın ağır kusurlu olmasına rağmen Türk Medeni Kanununun 166/2. madde koşullarının gerçekleştiğinin anlaşılmasına göre davalı kadının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2-Evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan hadiselerdeki kusurun ağırlığı kocadadır. Kusuru ağır olan eş yararına manevi tazminat verilemez. ( MK.m.174/2 ) Ağır kusurlu eş lehine manevi tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda 2. bentte açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 1. bentte açıklanan nedenlerle ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.12.2009 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY : TMK.nun 185. maddesi uyarınca, eşler evlilik birliğinin devamı süresince birbirlerine sadık kalmak zorundadırlar. Bu zorunluluk evlilik birliğinin sona ermesine, örneğin boşanma hükmünün kesinleşmesine kadar devam eder.

Asıl olan her davanın açıldığı tarihteki koşullara göre incelenmesidir. Bunun doğal sonucu olarak, karar verilmesinden sonra temyiz aşamasında yeni delil sunma imkanı bulunmamaktadır. Bu genel kurala rağmen, evlilik birliğinin sona ermesine kadar devam edecek olan sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışın temyiz aşamasında ileri sürülmesi halinde, iddiaların, somut, dinlenmeye değer, sadakatsızlığı belirtir nitelikteki bilgi ve belgelere dayanması gerekir. Temyiz dilekçesine ekli tek fotoğrafın bu nitelikleri taşımadığı düşüncesiyle, sayın çoğunluk kararına katılmıyorum.

KARŞI OY : Davacı koca tarafından açılan boşanma davasında 10.7.2008 tarihinde verilen karar ile tarafların boşanmalarına hükmedilmiştir.

Davalı “temyiz dilekçesine” eklediği fotoğraf ile davacının 10.08.2008 tarihinde yani “karardan bir ay sonra” başka bir kadın ile düğün yaptığını bildirmiştir.

Temyiz dilekçesine ekli fotoğraf ve bu konuda anlatımı içeren temyiz dilekçesi davacı kocaya tebliğ edildiği halde düğün yapılmadığı konusunda bir cevap verilmemiştir. Başka bir anlatımla düğün olayı inkar edilmemiştir.

Değerli çoğunluk temyiz dilekçesine eklenen bu fotoğrafı ve davacının bu olayı inkar etmemesini dikkate alarak davacı kocanın “karar tarihinden sonra” düğün yaparak sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı gerekçesiyle kendisini ağır kusurlu kabul etmiştir.

Bu düşünceye katılma olanağımız yoktur.

Şöyle ki;

1-Boşanma davalarında karardan sonra delil sunulamayacağı gibi temyiz dilekçesi ile yeni delil sunma olanağı da yoktur.

2-Her dava açıldığı tarihteki koşullara göre incelenir. Bu husus vazgeçilemez bir usul kuralıdır.

3-Boşanma davalarında temyiz safhasında bile delil sunma olanağı vermek bu davaları çıkmaza sokabilir. Bu uygulama boşanma davalarında birden fazla, sonsuz sayıda ve her aşamada delil sunma anlamına gelir ki Türk Medeni Kanununun madde 184 ve Hukuk Usulü Muhakemeleri hükümleri ile bu uygulama bağdaşmaz.

4-Olmaz ama bir an için temyiz aşamasında sunulan delilin dikkate alınabileceğini kabul etsek bile;

a-Yerel mahkeme hakimine en azından bu delili değerlendirme imkanı verilmesi gerekir. Yargıtay’ın ilk derece mahkemesi gibi delil değerlendirme yetkisi bulunmamaktadır.

b-Temyiz aşamasında sunulan yeni delillere ilişkin karşı tarafın savunmasının bile alınmasına gerek görülmemesi savunma hakkını zedeleyen ve silahların eşitliğine aykırı bir davranış sayılabilir.

c-Temyiz aşamasında sunulan delillerin ( tanık, fotograf, CD vs ) mutlaka değerlendirilmesi isteniyorsa yapılacak olan bu delillerin hadise şeklinde ( HUMK, m.222-225 ) değerlendirilmesi için hükmün bu sebeple bozulması düşünülebilir.

Temyiz aşamasında olması kenarda kalsın yerel mahkemede delil bildirme süresi sonuçlandıktan sonra bile delil bildirilemeyeceğinden ve davadan sonra oluşan örneğin sadakata aykırı davranışların ancak yeni bir boşanma davasının konusu olabileceğinden değerli çoğunluğun farklı uygulamasına katılamıyorum.

 

Benzer Yazılar:

Yorum yapın