Satış Vaadi Sözleşmesine Dayalı Tapu İptal Ve Tescil

 

T.C.

YARGITAY

14. HUKUK DAİRESİ

E. 2013/4018

K. 2013/5799

T. 15.4.2013

• SATIŞ VAADİ SÖZLEŞMESİNE DAYALI TAPU İPTALİ VE TESCİL ( Hükmün Sonuç Kısmında Gerekçeye Ait Herhangi Bir Söz Tekrar Edilmeksizin Taleplerden Her Biri Hakkında Verilen Hükümle Taraflara Yüklenen Borç ve Tanınan Hakların Açık Şüphe ve Tereddüt Uyandırmayacak Şekilde Gösterilmesi Gerektiği )

• HÜKMÜN SONUÇ KISMI ( Gerekçeye Ait Herhangi Bir Söz Tekrar Edilmeksizin Taleplerden Her Biri Hakkında Verilen Hükümle Taraflara Yüklenen Borç ve Tanınan Hakların Açık Şüphe ve Tereddüt Uyandırmayacak Şekilde Gösterilmesi Gerektiği )

• BOZMAYA UYULARAK VERİLEN HÜKÜM ( Yeni Bir Hüküm Olduğu – Hükmün Diğer Yönlerinin Kesinleşmiş Olduğundan Bahisle “Aynı Konuda Yeniden Karar Verilmesine Yer Olmadığına” Şeklinde Hüküm Kurulmasının Doğru Görülmediği )

6100/m.297

ÖZET : Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemidir. Hükmün hangi hususları kapsayacağı 6100 sayılı HMK’nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Ayrıca hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır, hükmün hedefine ulaşmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz. Bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini ve ifa kabiliyetini yitirir. Bozma kararından sonra bozmaya uyularak verilen hüküm yeni bir hükümdür. Bozmaya uyularak tesis edilen hükmün, tüm istekleri karşılar şekilde yeniden yazılması gerekir. Mahkemece bu husus gözetilmeden, hükmün diğer yönlerinin kesinleşmiş olduğundan bahisle “aynı konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

DAVA : Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 04.09.2008 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davacının davası kısmen kabul kısmen reddedilmiş olduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına dair verilen 31.05.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, davalının satış vaadi sözleşmesi ile murisinden intikal eden 924 parsel sayılı taşınmazdaki payını davacıya devrini vaat ettiğini, satış bedelini ödediğini belirterek davalının miras payına yönelik olarak tapu kaydının iptali ile adına tescili istemiyle dava açmıştır.

Davalı, satış bedelinin ödenmediğini, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece davanın kabulüne, dava konusu 924 parsel sayılı taşınmazın davalıya murisinden intikal eden 1/3 payının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiş, davalı vekilinin temyiz üzerine karar Dairemizce “ Davalının murisinden intikal eden payının davacı Fadime  ile dava dışı Havva B. ve Penbe K. tarafından eşit paylar oranında satış vaadinde bulunulduğu gözönünde tutularak davanın kısmen kabulüne karar verilerek yargılama giderinin kabul ve ret oranlarına göre taraflara paylaştırılması, reddedilen kısım üzerinden de davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı” gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda bozma ilamı ile davanın kısmen kabul kısmen reddedilmiş olmakla bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Hükmün hangi hususları kapsayacağı 6100 sayılı HMK’nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Ayrıca hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.

Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır, hükmün hedefine ulaşmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz. Bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini ve ifa kabiliyetini yitirir.

Bozma kararından sonra bozmaya uyularak verilen hüküm yeni bir hükümdür. Bozmaya uyularak tesis edilen hükmün, tüm istekleri karşılar şekilde yeniden yazılması gerekir. Mahkemece bu husus gözetilmeden, hükmün diğer yönlerinin kesinleşmiş olduğundan bahisle “aynı konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine, 15.04.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Benzer Yazılar:

Yorum yapın