Paydaşlığın Giderilmesi

Paydaşlığın Giderilmesi

 

T.C.

YARGITAY

6. HUKUK DAİRESİ

E. 2011/11343

K. 2011/11041

T. 18.10.2011

• PAYDAŞLIĞIN GİDERİLMESİ ( Bütünleyici Parçanın Arzın Paydaşlarına Değil de Üçüncü Şahsa Ait Olduğunun Anlaşılması Halinde Bu Kimseyi Muhdesat Sahibi Olarak Davaya Dahil Etme ve Ona Satış Bedelinden Pay Vermenin Mümkün Olmadığı )

• BÜTÜNLEYİCİ PARÇA ( ( Muhdesat ) Arzın Paydaşlarına Değil de Üçüncü Şahsa Ait Olduğunun Anlaşılması Halinde Bu Kimseyi Muhdesat Sahibi Olarak Davaya Dahil Etme ve Ona Satış Bedelinden Pay Vermenin Mümkün Olmadığı – Paydaşlığın Giderilmesi İstemi )

• TAŞINMAZ ÜZERİNDEKİ BÜTÜNLEYİCİ PARÇA ( Taşınmaza Kattığı Değer Gözönünde Bulundurularak Kurulacak Oran Dahilinde Satım Bedelinin Dağıtılmasına Karar Verilmesi Gerekirken Yazılı Şekilde Satım Bedelinin Dağıtılması Karar Verilmesinin Doğru Olmadığı )

818/m.699

ÖZET : Dava, bir adet taşınmazda paydaşlığın giderilmesine ilişkindir. Bütünleyici parçanın ( muhdesat ) arzın paydaşlarına ( ortaklarına ) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etme ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir.

Davaya konu taşınmaza ait tapu kaydında iki katlı ahşap ev ve samanlığın, hükmü temyiz edenin mirası bırakanına aidiyetine ilişkin şerh bulunmaktadır. Bu durum mahallinde yapılan keşif sonrasında düzenlenen inşaat bilirkişi rapor içeriğinden de anlaşılmaktadır. Mahkemece, taşınmaz üzerindeki bütünleyici parçanın taşınmaza kattığı değer gözönünde bulundurularak, kurulacak oran dahilinde satım bedelinin dağıtılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde satım bedelinin dağıtılması karar verilmesi de doğru değildir.

DAVA : Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı paydaşlığın giderilmesi davasına dair karar davalılardan H. K. tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Dava, bir adet taşınmazda paydaşlığın giderilmesine ilişkindir. Mahkemece satış karar verilmiş, hüküm davalılardan Hayat Kotman tarafından temyiz edilmiştir.

Davaya konu taşınmazda paydaş olan M. çocukları E., A., H., F. ve H. K.’ın ölü olmaları, nüfus kayıt bilgilerine uluşılamaması sebepleriyle, Abana Sulh Hukuk Mahkemesince kendilerine Abana İlçe Seçim Kurulu Müdürü kayyım olarak atanmış ve yargılama bu kayyım huzurunda görülmüştür.

Açık kimliği bilinmeyen ya da gaip olan kişilerin mal varlıkları üzerinde hazine yararınca daha iyi korunmasını sağlamak üzere, mahallin en büyük mal memurunun kayyım atanması hususu 3561 sayılı Mal Memurlarına Kayyım Tayin Edilmesine Dair Kanun’da düzenlenmiş olup gerek Medeni Kanun’un 427. maddesi ve gerekse 3561 sayılı kanun gereğince kayyum atanması gerekir. Bu durumda mahkemece davacı tarafa adı geçen paydaşlara 3561 sayılı yasa uyarınca kayyum atanmasını sağlamak için dava açmak üzere süre verilmesi alınacak kayyum tayini kararı gereğince kayyumun davaya dahil ettirilerek taraf teşkilinin sağlanması ve ondan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olmuştur.

Paydaşlığın ( ortaklığın ) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç vs gibi bütünleyici parça ( muhdesat ) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara ( ortaklara ) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ( ortaklar ) ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesinde bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara ( ortaklara ) dağıtılır.

Bütünleyici parçanın ( muhdesat ) arzın paydaşlarına ( ortaklarına ) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etme ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir.

Ayrıca kabule göre, davaya konu taşınmaza ait tapu kaydında iki katlı ahşap ev ve samanlığın, hükmü temyiz edenin mirası bırakanı Hasanoğlu N. K.’a aidiyetine ilişkin şerh bulunmaktadır. Bu durum mahallinde yapılan keşif sonrasında düzenlenen 23.12.2008 günlü inşaat bilirkişi rapor içeriğinden de anlaşılmaktadır. Mahkemece, yukarıdaki hususlar ile taşınmaz üzerindeki bütünleyici parçanın taşınmaza kattığı değer gözönünde bulundurularak, kurulacak oran dahilinde satım bedelinin dağıtılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde satım bedelinin dağıtılması karar verilmesi de doğru değildir. Yine hüküm tarihi itibariyle Harçlar Yasası gereğince satım bedeli üzerinden binde 9,9 oranında nisbi karar harcının alınması gerekirken binde 9 oranında nisbi harcın alınmasına karar verilmeside hatalı olmuştur.

Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 18.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Benzer Yazılar:

Yorum yapın