Kötüniyetli Vekil | Vekalet Sözleşmesine Dayalı Tapu İptali Ve Tescil

Kötüniyetli Vekil | Vekalet Sözleşmesine Dayalı Tapu İptali Ve Tescil

avukat lawyer

T.C.

YARGITAY

11. HUKUK DAİRESİ

E. 2012/16749

K. 2014/6377

T. 1.4.2014

• TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI ( Vekilin Vekil Edenin Yararına ve İradesine Hareket Etme Yükümlülüğü/Aksi Davranışlarından Sorumlu Sayılacağı – Davacıya Ait Taşınmazın Davalı Vekil Tarafından Değerinin Çok Altında Bedel İle Diğer Davalıya Satıldığı/Eksik İnceleme İle Hüküm Kurulamayacağı )

• VEKİLİN TAŞINMAZI DEĞERİNİN ÇOK ALTINDA BEDELLE SATMASI ( Vekilin Vekil Edenin Yararına ve İradesine Hareket Etme Yükümlülüğü – Aksi Davranışlarından Sorumlu Sayılacağı/Eksik İnceleme İle Hüküm Kurulmaması Gerektiği )

• VEKALET İLİŞKİSİ ( Vekilin Vekil Edenin Yararına ve İradesine Hareket Etme Onu Zararlandırıcı Davranışlardan Kaçınma Yükümlülüğü – Aksi Davranışlarından Sorumlu Sayılacağı )

• VEKİLİN SORUMLULUĞU ( Vekilin Vekil Edenin Yararına ve İradesine Hareket Etme Yükümlülüğü/Aksi Davranışlarından Sorumlu Sayılacağı – Davacıya Ait Taşınmazın Davalı Vekil Tarafından Değerinin Çok Altında Bedel İle Diğer Davalıya Satıldığı – Eksik İnceleme İle Hüküm Kurulamayacağı )

• KÖTÜNİYETLİ VEKİL ( Vekil İle Sözleşme Yapan Kişi İyi Niyetli İse Vekil İle Yaptığı Sözleşmenin Geçerli Olacağı – Vekil Edeni Bağlayacağı/Üçüncü Kişinin Vekil İle Çıkar ve İşbirliği İçerisinde Olması ya da Kötü Niyetli Olması Halinde Vekil Edenin Sözleşme İle Bağlı Sayılmayacağı )

6098/m. 504/1, 506

818/m. 390

4721/m.2, 3

ÖZET : Dava, vekalet sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde satış bedelinin tahsili istemine ilişkindir.

Vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Aksi halde sorumlu olur. Vekil ile sözleşme yapan kişi iyi niyetli ise vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde veya kötü niyetli ise vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmadığı kabul edilmelidir.

Davacının dava konusu taşınmazın satılması için davalılardan birine vekaletname verdiği, bu davalının taşınmazı değerinin çok altında bedelle diğer davalıya sattığı sabittir. Tapu iptali ve tescil istemi yönünden eksik incelemeye ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı hüküm tesisi doğru değildir.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 01.04.2013 günü hazır bulunan davacı vekili ile davalı vekilleri dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin sahibi olduğu taşınmazın satılması için davalıya vekaletname verdiğini, bu davalının taşınmazı 12/11/2008 tarihinde değerinin çok altında 130.000 TL bedelle diğer davalıya sattığını, taşınmazın satış tarihindeki gerçek değerinin 400.000-450.000 TL civarında olduğunu, satıştan elde edilen 130.000 TL bedelin de davacıya ödenmediğini, davalıların ortak hareket ederek hile ile müvekkilini aldatmayı planladıkları, taşınmazı yok pahasına almayı ve ardından hiç ödeme yapmadan sahip olmayı amaçladıklarını, davacının verdiği vekaletnameyi bu amaçla kötüye kullandıklarını ileri sürerek, şimdilik 130.000 TL’nin temerrüt faizi ile davalılardan tahsilini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile davalı B. adına olan tapu kaydının iptali ile taşınmazın davacı adına tescilini, bu istem kabul edilmediği takdirde şimdilik 130.000 TL’nin tahsilini istemiştir.

Davalı M. vekili, mahkemenin yetkisiz olduğunu, müvekkilinin dava konusu taşınmazın satışını şeklen vekaleten gerçekleştirmiş gibi gözükse de esasında gerçekte sahibi bulunduğu taşınmazın satışını gerçekleştirdiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

Diğer davalı vekili, davanın yetki ve esas yönünden reddini savunmuştur.

Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna göre, davalı M.’a verilen vekaletnamenin resmi şekilde noterde düzenlendiği, davalı M.’un temsilcisi olduğu şirkete ait taşınmazında tapudan resmi satış senediyle Y. M.’e devredildiği, davacı şirkete devredilen bir taşınmazın bulunmadığı, taşınmazın Y. M.’ in kendi şahsı adına kayıt edildiği, davacı şirketin taşınmazı satılmış olmasına rağmen ve davalı M.’un savunduğu gibi takas ile davacı şirkete devredilmiş bir taşınmazı olmadığı, davalı M.’un savunmasını yazılı delil ile ispat edebileceği, bu davalının yemin teklif de etmediği, bu nedenle davacı şirket ile davalı M. arasındaki vekalet akdinin aksinin ispat edilemediği, vekalet sözleşmesi gereği almış olduğu satış bedelinin davacıya ödenmesi gerektiği, davalı B.’in vekalet aktine göre üçüncü kişi konumunda olduğu, dava konusu taşınmazı geçerli olan resmi vekaletnameye dayalı olarak satın aldığı, satış tarihi itibariyle davalı B.’in iyi niyetli olduğu, satış bedelinin ödenmediği hususunun davalı M.’un kabulünde bulunduğu, somut olayda tüzel kişilik perdesinin kalkması teorisinin uygulanma yerinin ve şartlarının bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davacı tarafın tapu iptali ve tescil isteminin ve davalı B.’e yönelik davanın reddine, davalı M. ‘a yönelik davanın ise kabulüne karar verilmiştir.Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.

1-Dava, vekalet sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil mümkün olmadığı takdirde taşınmaz satış bedelinin tahsili istemine ilişkin olup, Borçlar Kanunu’nun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.

6098 s. Türk Borçlar Kanunu’nda ( TBK ) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde ( 818 s. Borçlar Kanunu’nun 390. )maddesinde aynen; “Vekil, vekalet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekalet verenin haklı menfaatlerini gözeterek,sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.

Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır.” hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekaletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. ( TBK’nın 504/1 ) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK’de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK’de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilinin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.

Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 sayılı Türk Medeni Kanun’un ( TMK ) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz. Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK ‘nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden ( resen ) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.

Somut olaya gelince; davacı şirketin maliki olduğu dava konusu taşınmazın satılması için davalı M.’a 30.10.2008 tarihli vekaletname verdiği, bu davalının taşınmazı 12.11.2008 tarihinde değerinin çok altında 130.000 TL bedelle diğer davalıya sattığı, taşınmazın satış tarihindeki gerçek değerinin bilirkişi marifetiyle 350.000 TL olarak belirlendiği dosya kapsamı ile sabit olup, mahkemece, davacının tapu iptal ve tescil istemi yazılı gerekçelerle reddedilmiştir. Bu durumda, mahkemece, davacının tapu iptal ve tescil isteminin ve davalıların hukuki durumlarının yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda ele alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken tapu iptali ve tescil istemi yönünden eksik incelemeye ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.

2-Bozma neden ve şekline göre, davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarda ( 1 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, ( 2 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 01.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Benzer Yazılar:

Yorum yapın