Kefilin Sorumluluğu | Belirsiz Kira Sözleşmesi

Kefilin Sorumluluğu | Belirsiz Kira Sözleşmesi

T.C.

YARGITAY

6. HUKUK DAİRESİ

E. 2011/11116

K. 2011/14593

T. 14.12.2011

• KEFİLİN SORUMLULUĞU ( Uzayan Kira Döneminde Azami Hangi Süre ve Hangi Miktarla Sınırlı Olacağının Açıkça Gösterilmesi Gerektiği )

• KİRA DÖNEMİNİN UZAMASI ( Kefilin Sorumluluğunun Uzayan Kira Döneminde Azami Hangi Süre ve Hangi Miktarla Sınırlı Olacağının Açıkça Gösterilmesi Gerektiği )

• BELİRSİZ KİRA SÖZLEŞMESİ ( Ne Kadar Uzayacağı Belirsiz Bir Kira Süresine İlişkin Olan ve Kefili Sınırsız Sorumluluk Altına Sokan Sözleşme Hükümlerinin Geçerli Olmadığı )

818/m.484

6570/m.11

ÖZET : Kefilin sorumluluğunun uzayan kira döneminde, azami hangi süre ve hangi miktarla sınırlı olacağının açıkça gösterilmesi gerekir. Ne kadar uzayacağı belirsiz bir kira süresine ilişkin olan ve kefili sınırsız sorumluluk altına sokan sözleşme hükümleri geçerli değildir.

DAVA : İcra mahkemesince verilmiş bulunan karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Dava, ödenmeyen kira borçları nedeniyle başlatılan icra takibine yapılan itirazın kaldırılması ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulü ile davalının itirazının 7.275,10 TL üzerinden kaldırılmasına ve asıl alacak olan 7.000 TL üzerinden icra inkar tazminatı ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Dava dışı kiracı ile davacı kiralayan arasındaki 20.08.2004 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesiyle, davacıya ait boş daire mesken olarak kullanılmak üzere aylık peşin 1.100 TL kira bedeli karşılığı kiralanmış, davalı sözleşmeyi “müteselsil kefil” sıfatıyla imzalamıştır.

Borçlar Kanunu’nun 484. maddesine göre, kefalet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, yazılı şekilde düzenlenmesi ve kefilin sorumlu olacağı miktarın açıkça gösterilmesi zorunludur.

12.04.1944 tarih ve 14/13 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nda da; sözleşmede kefilin ödeyeceği muayyen bir miktarın gösterilmiş olup olmadığının ve sözleşme içeriğinden böyle muayyen bir miktarın anlaşılmasına olanak bulunup bulunmadığının hakim tarafından re’sen gözetilmesi gerektiği belirtilmiştir.

Borçlar Kanunu’nun 484. maddesi ve anılan İçtihadı Birleştirme Kararı birlikte değerlendirildiğinde, kira sözleşmelerindeki kefaletler bakımından şu saptamalar yapılabilmektedir:

Yazılı şekilde düzenlenmiş, süresi ve ödenecek kira paralarının miktarı açıkça gösterilmiş bir kira sözleşmesini kiracının kefili sıfatıyla imzalayan kişi; sözleşmede gösterilen kira süresi boyunca, kiracının ödemekle yükümlü bulunduğu kira paralarından, kefil sıfatıyla kiralayana karşı sorumludur. Zira, böyle bir durumda, kefilin sorumluluğu süre ve miktar itibariyle bellidir; kefil, sorumluluğunun kapsamını ve sınırlarını bilmektedir.

Kira süresinin, 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun’un 11. maddesi gereğince uzadığı hallerde, uzayan kira süresi bakımından kefilin sorumluluğunun devam edebilmesi için; öncelikle bu hususun ( kefilin sorumluluğunun uzayan dönem için de devam edeceğinin )sözleşmede açıkça kararlaştırılmış olması gerekir. Bunun yanında, kefilin uzayan dönemdeki sorumluluğunun azami hangi süreyle ve hangi miktarla sınırlı olacağının açıkça gösterilmiş olması da şarttır. Eş söyleyişle, ne kadar uzayacağı belirsiz bir kira süresine ilişkin olan ve kefili sınırsız bir sorumluluk altına sokan sözleşme hükümleri geçerli değildir.

Hakim, bu yönleri re’sen dikkate almakla yükümlüdür.

Somut olaya gelince;

Davaya konu kira sözleşmesinin 9. maddesinde, kefaletin, kiracı kiralananda oturduğu müddetçe müteselsil olarak devam edeceği belirtilmiş ise de; kefilin gerek sorumlu olacağı süre ve gerekse sorumlu tutulacağı azami miktar gösterilmemiştir.

Görülmekte olan davada; itirazın kaldırılması ve icra inkar tazminatı isteminin konusunu oluşturan icra takibinde, 20.08.2004 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesine dayanılmıştır. Ancak, tahsili istenilen kira bedelleri kira süresinin bittiği 20.08.2005 tarihinden sonraki döneme ( 2009 yılına )aittir.

Bu durumda, takibe konu kira bedellerinden davalı kefilin sorumlu tutulmasına olanak bulunmamaktadır.

Bu sebeple; davalı kefil hakkındaki itirazın kaldırılması talebinin reddine karar vermek gerekirken, kefili de asıl borçlu gibi sorumlu tutarak karar verilmesi doğru görülmediğinden karar bozulmalıdır.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın ( BOZULMASINA ), istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 14.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

Benzer Yazılar:

Yorum yapın