Haciz Nedeniyle Açılan Sebepsiz Zenginleşme Davası

Haciz Nedeniyle Açılan Sebepsiz Zenginleşme Davası

T.C.

YARGITAY

3. HUKUK DAİRESİ

E. 2011/11511

K. 2011/19028

T. 29.11.2011

• HACİZ NEDENİYLE AÇILAN SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME DAVASI ( Davalının Davacının Adresine Giderek Bir Kısım Mallarını Haczettiği/Haczin Usuülüne Uygun Olduğu – Bir Tarafın Fakirleşmesi Diğer Tarafın Zenginleşmesi Gibi Bir Hususun Gerçekleşmediği/Davanın Reddedileceği )

• SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME DAVASI ( Davalının Davacının Adresine Giderek Bir Kısım Mallarını Haczettiği – Usulüne Uygun Yapılan Haciz İşlemi/Sebepsiz Zenginleşmenin Şartlarının Oluşmadığı )

• HUKUKİ YOLLARA BAŞVURARAK ALACAĞIN TAHSİLİ ( Bir Tarafın Fakirleşmesi Diğer Tarafın Zenginleşmesi Gibi Bir Hususun Gerçekleşmediği – Sebepsiz Zenginleşme Davasının Reddedileceği )

818/m. 61

ÖZET : Davacı, kendisinin borçlu şirket yetkilisi olduğu ileri sürülerek, mal beyanında bulunmamak suçundan davalı tarafından yapılan şikayet üzerine; mahkemece, 10 gün disiplin hapsi ile cezalandırıldığını; hapis yatma korkusu ile şirketin borcunu ödemek zorunda kaldığını; davalının haksız olarak zenginleştiğini ileri sürerek, ödenen paranın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemektedir. Davalı alacaklı, takip borçlusu şirketin adresine haciz için gitmiş, bir kısım malları haczetmiş; davacı haciz mahalline gelerek kendisinin şirket yetkilisi olduğunu beyanla haciz tutanağını imza etmiştir. Davalı alacaklı, borcun tahsili için hukuki yollara başvurmuş ve alacağını tahsil etmiştir. Bu durumda, sebepsiz zenginleşmeden söz edilemez. Sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadeye karar verilebilmesi için, bir tarafın fakirleşmesi yanında diğer tarafın da zenginleşmesi olgusunun gerçekleşmesi gerekir. Mahkemece, davada sebepsiz zenginleşme şartlarının gerçekleşmediği nedeniyle, davanın reddine karar verilmesi gerekir.

DAVA : Dava dilekçesinde 58.512,55 TL’nin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan istirdaten tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davalı vekili tarafından istenilmekle; dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili dilekçesi ile; davalının Ankara Onüçüncü İcra Müdürlüğü’nün 20069856 E. sayılı dosyası ile, P… T… Ambalaj San. ve Tic. Ltd. Şti. ve S.V. aleyhine 40.350,82 TL’lik icra takibi başlattığını, takibin kesinleştiğini; alacaklı vekili tarafından, P… T… Ambalaj San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin yetkilisi olduğu ve mal beyanında bulunmadığı iddiası ile müvekkili aleyhinde şikayette bulunulması ve mahkemece 10 gün disiplin hapsi ile cezalandırılmasına karar verilmesi nedeniyle; davacının borcu ödemek zorunda kaldığını ve banka havalesiyle icra dosyasına borcun ödendiğini; müvekkilinin borçlu olmadığı halde, davalıya ödediği 58.512,55 TL’nin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili; borcun, dava dışı şirket adına ödendiğini; müvekkilinin alacağını tahsil ettiğini, sebepsiz zenginleşmediğini; davacının, dava dışı şirket aleyhinde sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanarak dava açması gerekirken, müvekkili aleyhinde dava açmasının usule aykırı olduğunu savunarak; davanın reddini istemiştir.

Mahkemece; “… Bir icra takibinde borçlu olmayan kişinin başkasına ait borcu ödemek zorunda bırakılması halinde, ödeme rıza ile olmadığından; ödeyen kişinin BK’nın 62. maddesinde anlamını bulan borçlu olmadığı şeyi özgür iradesiyle veren kişi durumunda olduğu kabul edilemez. Bu nedenle, dosyamızdaki olayda; davalı lehine sebepsiz zenginleşme gerçekleşmiştir. Hapis cezası tehdidi altında ödeme yapmak zorunda kalan davacının, sebebinin sonradan ortadan kalkmış olması nedeniyle, kendisinin fakirleştiği, davalının zenginleştiği miktarı istemesi yasal olup, davalının aldığını, sebepsiz zenginleşme kurallarına göre BK’nın 61. maddesi uyarınca davacıya geri vermesi gerekmektedir. Gerekçesiyle…” davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.

Davacı, kendisinin borçlu şirket yetkilisi olduğu ileri sürülerek, mal beyanında bulunmamak suçundan davalı tarafından yapılan şikayet üzerine; mahkemece, 10 gün disiplin hapsi ile cezalandırıldığını; hapis yatma korkusu ile şirketin borcunu ödemek zorunda kaldığını; davalının haksız olarak zenginleştiğini ileri sürerek, ödenen paranın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemektedir.

Bilindiği üzere, sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir.

Borçlar Kanunu’nun konuya ilişkin 61 ve ardından gelen maddelerindeki düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan ve tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir.

Sebepsiz zenginleşme, bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır.

Somut olayda ise; davalı alacaklı, takip borçlusu şirketin adresine haciz için gitmiş, bir kısım malları haczetmiş; davacı haciz mahalline gelerek kendisinin şirket yetkilisi olduğunu beyanla haciz tutanağını imza etmiştir. Davalı vekili, şirket yetkilisi olarak mal beyanında bulunmamaktan davacıyı şikayet etmiş; mahkemece 10 gün disiplin cezası verilmiş, bu karar da kesinleşmiştir. Davacı, bunun üzerine şirkete ait borcu ödemiştir. Görüldüğü üzere, davalı alacaklı, borcun tahsili için hukuki yollara başvurmuş ve alacağını tahsil etmiştir. Bu durumda, sebepsiz zenginleşmeden söz edilemez. Sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadeye karar verilebilmesi için, bir tarafın fakirleşmesi yanında diğer tarafın da zenginleşmesi olgusunun gerçekleşmesi gerekir.

Mahkemece, yukarıdaki maddi ve hukuki olgular gözetilerek, davada sebepsiz zenginleşme şartlarının gerçekleşmediği nedeniyle, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde kısmen kabule ilişkin hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK’nın 428. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ), peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 29.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Benzer Yazılar:

Yorum yapın