Eserde Ayıp | Sözlü Eser Sözleşmesi

Eserde Ayıp | Sözlü Eser Sözleşmesi

T.C.

YARGITAY

14. HUKUK DAİRESİ

E. 2012/9832

K. 2012/10921

T. 25.9.2012

• İTİRAZIN İPTALİ ( Taraflar Arasında Sözlü Eser Sözleşmesi Olduğu – Davalı İşverenin Elinde Bulunan Giysiler Üzerinde Bilirkişi İncelemesi Yaptırılarak Giysilerin Ayıplı Olup Olmadığını Tespit Etmek Ayıplı İse Bunun Niteliğini Bilirkişiye Tespit Ettirmek Gerektiği )

• SÖZLÜ ESER SÖZLEŞMESİ ( Eserde Ayıp Bulunup Bulunmadığının Bulunmakta İse Bunun Gizli ya da Açık Ayıp Olup Olmadığının Saptanması Gerektiği )

• ESERDE AYIP ( Bilirkişi İncelemesi Yaptırarak Ayıplı Olup Olmadığını Tespit Etmek Ayıplı İse Bunun Niteliğini Tespit Ettirmek Gerektiği – Ayıp Bulunmakta İse İş Sahibinin Seçimlik Hakları Gereğince Hangi Seçenekten Yararlanabileceği Bilirkişiye İnceletileceği )

• İŞ SAHİBİNİN SEÇİMLİK HAKLARI ( Ayıplı Olup Olmadığı ve Ayıplı İse Niteliği Konusunda Bilirkişi İncelemesi Yaptırılacağı – 6098 S.K. Md.475 S.K. Gereğince Davalının Hangi Seçenekten Yararlanabileceğinin Bilirkişiye İncelettirileceği )

2004/m.67

6098/m.474, 475, 477

6100/m. 266

6762/m.25

ÖZET : Dava, itirazın iptaline ilişkindir. Taraflar arasında sözlü eser sözleşmesinin bulunduğu konusunda çekişme bulunmamaktadır. Üzerinde durulması gereken husus, eserde ayıp bulunup bulunmadığının, bulunmakta ise bunun gizli ya da açık ayıp olup olmadığının saptanmasıdır. Davalı işvereninin elinde bulunan giysiler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırarak, giysilerin ayıplı olup olmadığını tespit etmek, ayıplı ise bunun niteliğini bilirkişiye tespit ettirmek, ayıp bulunmakta ise 6098 sayılı BK’nun 475. maddesi gereğince davalının hangi seçenekten yararlanabileceği bilirkişiye inceletilmelidir.

DAVA : Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 13.07.2010 gününde verilen dilekçe ile itirazın iptali istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 26.04.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı, davalının 14.11.2009 günlü ve 17312 seri numaralı faturadan doğan borcu nedeniyle Bakırköy 9. İcra Müdürlüğü’nün 2010/4314 sayılı dosyasıyla yaptığı icra takibine davalının borcu bulunmadığı gerekçesiyle haksız ve kötüniyetli olarak itirazıyla takibin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile %40’tan az olmamak üzere icra inkar tazminatının alınmasını istemiştir.

Davalı, davacının giysi boyama hizmeti verdiğini, davacının hatalı üretimi nedeniyle zararının oluştuğunu, zararının ödenmesini istediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, TTK’nun 25. maddesi uyarınca davalının süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunmadığı ve emtianın elde bulunmadığından ayıp yönünden inceleme yapma olanağı da olmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.

Dava, icra takibine itirazın iptali ve icra inkar tazminatı tahsili istemlerine ilişkindir.

Eser sözleşmesindeki ayıp, sözleşmede üzerinde anlaşılan ( yüklenicinin esere ilişkin olarak zikrettiği ) niteliklerin veya dürüstlük kuralları gereğince bulunması gereken lüzumlu niteliklerin meydana getirilen eserde bulunmamasıdır. Başka bir ifadeyle, eserde sözleşme ve dürüstlük kurallarına göre olması gereken vasıfla fiilen mevcut olan arasındaki fark ayıptır. Açık ayıp, eserin iş sahibine teslimi anında kolaylıkla görülebilen ayıplardır. Buna karşılık gizli ayıp, eserin tesliminden sonra ve kullanımı sırasında kendini gösteren ayıp türüdür.

Yüklenicinin ayıba karşı tekeffül borcundan söz edebilmek için diğer şartların dışında eserin ayıplı meydana getirilmesi ve bu haliyle iş sahibine teslim edilmesi, eserdeki ayıbın yükleniciden kaynaklanması, iş sahibinin de eserin muayene ederek varsa ayıpları yükleniciye ihbar etmiş olması gerekir. Burada yeri gelmişken belirtilmelidir ki, TTK’nun 25. maddesindeki ayıp ihbarı ve o maddede öngörülen süreler ticari satımla ilgilidir. Başka bir anlatımla, TTK’nun 25. maddesinin eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda uygulama yeri yoktur. Eser sözleşmelerinde ise, meydana getirilen eserde açık ayıp varsa ihbarın 6098 sayılı BK’nun 474. maddesine göre eserin tesliminden sonra işlerin olağan akışına göre imkan bulunur bulunmaz eser gözden geçirilerek uygun bir süre içinde ayıp ihbarının yapılması, eser gizli ayıplar taşıyorsa buna ilişkin ihbarın da aynı yasanın 477. maddesine göre ayıpların ortaya çıktığına vakıf olunduğunda ihbar edilmesi gerekir. Ayıp ihbarı yazılı yapılabileceği gibi, sözlü de yapılabilir. Sözlü yapılan ayıp ihbarının ise tanık sözleriyle ispat edilmesi olanaklıdır. Önemli olan ihbarın herhangi bir şekilde yapıldığının kanıtlanmasıdır. Ayıba karşı tekeffül borcunun varlığı halinde, alacaklıya tanınan haklar ise 6098 sayılı BK’nun 475. maddesinde gösterilmiştir.

Somut uyuşmazlıkta, taraflar arasında sözlü eser sözleşmesinin bulunduğu konusunda bir çekişme bulunmamaktadır. Davalı işveren boyama yapılan giysilerin ayıplı olduğunu ve bunlar nedeniyle bedel ödenmemesi gerektiğini savunmuştur. Sözleşme uyarınca boyaması yapılan giysilerin davalı iş sahibi R…Ltd.Şti. tarafından dava dışı firmaya gönderilmesinden sonra dava dışı firma ayıpları bildirmiş, davalı da davacıya, Bakırköy 19. Noterliği’nden 21.12.2009 günü keşide edilip, 24.12.2009 günü davacıya bizzat tebliğ edilen ayıp ihbarı ile bildirdiği anlaşılmaktadır.

Ancak burada önemli olan ve öncelikle üzerinde durulması gereken husus, eserde ayıp bulunup bulunmadığının, bulunmakta ise bunun gizli ya da açık ayıp olup olmadığının saptanmasıdır. Bunun içinde kuşkusuz 6100 sayılı HMK’nun 266. maddesi gereği bilirkişi incelemesi yapılması gerekir.

Bütün bu anlatılanlardan sonra, davalı işveren R…Ltd. Şti’nin elinde bulunan giysiler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırmak, giysilerin ayıplı olup olmadığını tespit etmek, ayıplı ise bunun niteliğini bilirkişiye tespit ettirmek, ayıp bulunmakta ise 6098 sayılı BK’nun 475. maddesi gereğince davalının hangi seçenekten yararlanabileceğini bilirkişiye inceletilmelidir. Ayrıca, dava dışı firmanın indirim uygulamak yoluyla aldığı bir kısım giysilerin davacının hatalı üretiminden kaynaklanıp kaynaklanmadığı belirlenmeli, davacının ayıplı imalinden dolayı indirim uygulandığının belirlenmesi halinde davalının ticari defterleri de incelenerek oluşan zarar belirlenmelidir. Yapılacak bu araştırma ve incelemeler sonucunda oluşacak sonucu uygun hüküm kurulması gerekir.

Mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar bir yana bırakılarak yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 25.09.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

 

Benzer Yazılar:

Yorum yapın