Eksik Ödenen Yaşlılık Aylığının Tahsili

Eksik Ödenen Yaşlılık Aylığının Tahsili

T.C.

YARGITAY

10. HUKUK DAİRESİ

E. 2012/23052

K. 2012/23466

T. 27.11.2012

• EKSİK ÖDENEN YAŞLILIK AYLIĞININ TAHSİLİ (Davalı Vakıftan Yaşlılık Aylığı Alanların Her Birinin Ayrı Ayrı Açtığı Davada Her Davanın Kendine Özgü Koşullar İçerdiği Gözetilerek Bireyselleştirmenin Zorunluluğu Nazara Alınmadan Tek Dava Dosyası Üzerinden Duruşma Yapılmasının Yanlış Olduğu

• YAŞLILIK AYLIĞININ TESPİTİ (Dava Dosyasına İlişkin Olarak Yargılamanın Sona Erdiği Oturuma İlişkin Tutanak Tutulmamasının Yanlış Olduğu/Kısa Karar Oluşturulmaksızın Gerekçeli Karar Yazılmasının Bozma Nedeni Olduğu – Eksik Ödenen Aylığın Tahsili İstemi )

• BİREYLEŞTİRMENİN ZORUNLULUĞU (Eksik Ödenen Yaşlılık Aylığının Tahsili İstemi – Her Davanın Kendine Özgü Koşullar İçerdiği Gözetilerek Bireyselleştirmenin Zorunluluğu Nazara Alınmadan Tek Dava Dosyası Üzerinden Duruşma Yapılmasının Yanlış Olduğu )

• TEK DAVA DOSYASI ÜZERİNDEN DURUŞMA YAPILMASI (Davalı Vakıftan Yaşlılık Aylığı Alanların Her Birinin Ayrı Ayrı Açtığı Davada Her Davanın Kendine Özgü Koşullar İçerdiği Gözetilerek Bireyselleştirmenin Zorunluluğu Nazara Alınmadan Tek Dava Dosyası Üzerinden Duruşma Yapılmasının Yanlış Olduğu – Yaşlılık Aylığının Tespiti İstemi )

1086/m.151

6100/m.154,297

ÖZET : Dava, yaşlılık aylığı alanların aylığında yapılan tüm artışlar dikkate alınarak alınması gereken yaşlılık aylıklarının tespiti ile eksik ödenen yaşlılık aylıklarının yasal faizi ile davalı vakıftan tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece; davalı Vakıftan yaşlılık aylığı alanların her birinin ayrı ayrı açtığı davada, her davanın kendine özgü koşullar içerdiği gözetilerek, bireyselleştirmenin zorunluluğu nazara alınmadan, tek dava dosyası üzerinden duruşma yapılmış, eldeki dava dosyasına ilişkin olarak yargılamanın sona erdiği oturuma ilişkin tutanak tutulmamış, kısa karar oluşturulmaksızın gerekçeli karar yazılmıştır. Ortada hukuki varlık kazanmış bir karar mevcut değildir. Kamu düzeni amacıyla konulmuş, emredici hükümlerden olan yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere aykırı olarak davanın yürütülüp sonuçlandırılması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

DAVA : Dava, 506 sayılı Kanun hükümleri uyarınca yaşlılık aylığı alanların aylığında yapılan tüm artışlar dikkate alınarak alınması gereken yaşlılık aylıklarının tespiti ile eksik ödenen yaşlılık aylıklardan şimdilik 1.000,00 TL’nin yasal faizi ile davalı vakıftan tahsili istemine ilişkindir.

Mahkemece ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.

Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:

KARAR : Anayasamızın 141. maddesinde, yargılamanın aleniyeti ilkesini benimsenmiştir. Bu ilke uyarınca yargılama açık olarak yapılacak ve yargılama sonucunda verilen karar açıkça belirtilecektir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 149. (HMK’nun 28. )maddesinde de bu husus belirtilmiştir.

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 151. (HMK m. 154 )maddesi; “zabıt katibi hakimin nezareti altında tahkikat ve muhakematın cereyanını zabıtnameye kaydeder.

Zabıtname, mahkemenin ve hakimlerin isimlerini, tahkikat ve muhakematın cereyan ettiği mahalli, celsenin açıldığı gün ve saati, iki tarafın ve vekillerinin isimlerini, cereyan eden muhakeme ve muamele ile iki tarafın ne gibi evrak ibraz ettiklerini, muhakemenin aleni icra kılındığını veya aleniyetin ref’ini icap eden esbabı, ikrarı veya sulhu veya davaya kısmen veya tamamen nihayet veren feragati, hulasai iddia ve müdafaatı, şuhut ve ehli hibrenin beyanatını, münaziunfihin keşif ve muayenesi halinde rapor hulasasını ve ittihaz olunan kararla sureti tefhimini ihtiva eder.” Hükmünü içermektedir.

Yapılan tahkikat ve muhakemenin cereyanı zapta yazılır.

Tutanak resmi bir evraktır. Seri olarak açılan aynı içerikteki davalarda da her bir dava dosyası için ayrı ayrı tutanak düzenlenip imzalanması ve kısa kararın usulüne uygun olarak kayda geçirilip tefhim edilmesi zorunludur. Mevzuatımızda buna aykırı bir düzenleme bulunmamaktadır.

Bu durum, “Hukuki dinlenilme hakkı”nın da doğal bir sonucudur. Bilindiği gibi, hukuki dinlenilme hakkı, Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur.

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 381. (HMK’nun 294. )maddesi gereğince mahkeme, hazır olan tarafları iddia ve savunmalarını dinledikten sonra yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder. Kararın tefhimi en az aynı Kanunun 388. (HMK’nun 297. )maddesinde belirtilen hüküm sonucunun tutanağa geçirilerek okunması suretiyle olur. Buna göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Yine aynı Kanunun 389. (HMK’nun 298. )maddesinde de hüküm kısmında iki tarafa yükletilen hak ve borçların tereddüde yer vermeyecek şekilde belirtilmesi zorunluluğu tekrarlanmıştır. Bu hükümden anlaşılacağı gibi, mahkeme hükmünü gerekçesi ile birlikte tam olarak yazmış olsa bile, bunu duruşma tutanağına tamamen yazdırması ve okunması gerekir. Başka bir anlatımla, mahkeme hükmünün hukuki varlık kazanabilmesi için onun tefhim edilmesi, verilen kararla, ne şekilde tefhim edildiğinin duruşma tutanağına yazılması zorunludur. Aynı maddenin son fıkrası gereğince de zorunlu nedenlerle yalnız hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın sonradan belli bir süre içinde yazılması mümkündür.

Kısa karar, bir davayı sona erdiren temyizi mümkün olan son kararlardandır. Bu kararla mahkeme davadan elini çeker ve davayı sona erdirmiş olur. Asıl olan kısa karardır. Bu gibi hallerde de Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 388. (HMK’nun 297. )maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren kısa karar ile daha sonra yazılan gerekçeli kararında buna uygun olarak düzenlenmesi gereklidir. (YİBK. 10/04/1992 gün ve 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı )Nitekim aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 2011/21-23E 268 K, 2012/6-97 E 203 K, 2012/10-149 E 291 K sayılı kararlarında da benimsenmiştir.

Mahkemece; davalı Vakıftan yaşlılık aylığı alanların her birinin ayrı ayrı açtığı davada, her davanın kendine özgü koşullar içerdiği gözetilerek, Hukuk Genel Kurulunun 23.11.1994 gün ve 1994/10-464/726 sayılı kararında da açıkça belirtildiği üzere bireyselleştirmenin zorunluluğu nazara alınmadan, tek dava dosyası üzerinden duruşma yapılmış, eldeki dava dosyasına ilişkin olarak yargılamanın sona erdiği oturuma ilişkin tutanak tutulmamış, kısa karar oluşturulmaksızın gerekçeli karar yazılmıştır. Ortada hukuki varlık kazanmış bir karar mevcut değildir. Kamu düzeni amacıyla konulmuş, emredici hükümlerden olan yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere aykırı olarak davanın yürütülüp sonuçlandırılması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 27.11.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.

 

Benzer Yazılar:

Yorum yapın