Ölünceye Kadar Bakma Akdi

Ölünceye Kadar Bakma Akdi

T.C.

YARGITAY

1. HUKUK DAİRESİ

E. 2011/4179

K. 2011/4864

T. 25.4.2011

• ÖLÜNCEYE KADAR BAKMA AKDİ ( Tapu İptali ve Tescil – Bakım Borçlusunun Akdi Takip Eden 6 Yılı Aşkın Süre İle Bakım Borcunu Yerine Getirdiği ve Bir Kusurunun Olmadığı/Uygun Bir İrat Tahsisi Suretiyle Uyuşmazlığın Çözümlenmesi Gerektiği )

• TAPU İPTALİ VE TESCİL ( Ölünceye Kadar Bakma Akdi İle Temlik Edilen Taşınmazdaki Payın Tapusunun – Bakım Borçlusunun Akdi Takip Eden 6 Yılı Aşkın Süre İle Bakım Borcunu Yerine Getirdiği ve Bir Kusurunun Olmadığı/Uygun Bir İrat Tahsisi Gerektiği )

• BAKIM BORCUNUN YERİNE GETİRİLMESİ ( Ölünceye Kadar Bakma Akdi İle Temlik Edilen Taşınmazdaki Payın Tapusunun İptal ve Tescili – Bakım Borçlusunun Akdi Takip Eden 6 Yılı Aşkın Süre İle Bakım Borcunu Yerine Getirdiği ve Bir Kusurunun Olmadığı/Uygun Bir İrat Tahsisi Gerektiği )

818/m. 511, 517/son

ÖZET : Dava, ölünceye kadar bakma akdi ile temlik edilen taşınmazdaki payın tapusunun iptal ve tescili istemine ilişkindir. Davalının Çorlu iline taşındığı ve ısrarla halen bakım borcunu yerine getirmeye hazır olduğunu mahkemeye bildirdiği, davacının da keşifte alınan beyanında:”, bundan yaklaşık 1, 5 yıl önceye kadar bana baktılar. 1, 5 yıl önce çocuklarının durumundan bahsederek gitmek zorunda olduklarını söylediler, giderken beni de çağırdılar, ancak ben bu yaştan sonra buradan ayrılamayacağımı söyledim…” şeklinde beyanda bulunduğu, bu beyan karşısında bakım borçlusunun akdi takip eden 6 yılı aşkın süre ile bakım borcunu yerine getirdiği ve bir kusurunun olmadığı görülmektedir. Borçlar Yasasının 517/son maddesi hükmüne göre yanların özel ve ekonomik durumları gözetilerek uygun bir irat tahsisi suretiyle uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada:

Davacı, 317 ada 5 parsel sayılı taşınmazdaki payını davalı gelinine ölünceye kadar bakım akdiyle devrettiğini, ancak davalının eşi ile birlikte Çorlu’ya taşındıklarını ve kendisini yalnız bıraktıklarını bunun üzerine diğer oğlunun yanına yerleştiğini, davalının bakım borcunu yerine getirmediğini ileri sürerek, tapu iptal ve tescil isteminde bulunmuştur.

Davalı, bakım borcunu yerine getirdiğini ve 26 yıl davacıya baktığını, ancak zorunlu nedenler ile taşındığını, davacının diğer çocuklarının baskısı ile davayı açtığını bakım borcunu yerine getirmek istediğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, iddianın sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi Selda Özer’in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Dava, ölünceye kadar bakma akdi ile temlik edilen taşınmazdaki payın tapusunun iptal ve tescili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 317 ada 5 parsel sayılı taşınmazdaki davacıya ait 1/6 payın Lüleburgaz 1. Noterliğinin 5.8.2003 tarihli ölünceye kadar bakım sözleşmesi ile davalıya temlik edilerek tapuya tescil edildiği anlaşılmaktadır.

Davacı, bakım borcunun davalı tarafından yerine getirilmediğini ileri sürerek, eldeki davayı açmıştır.

Bilindiği üzere; ölünceye kadar bakıp gözetmek sözleşmesi basitçe taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen, bazı yönleri itibarıyla talih ve tesadüfe, ayrıca şekle bağlı bir sözleşme şeklinde tanımlanabilir. Nitekim, söz konusu sözleşme B.K.nun 511. maddesinde, “kaydı hayat ile bakma mukavelesi, akitlerden birinin diğerine ölünceye kadar bakmak ve onu görüp gözetmek şartıyla bir mamelek yahut bazı malların temlikini iltizam etmesinden ibaret olan bir akit” olarak tarif edilmiştir.

Anılan yasanın bu ve devamı maddelerinin açık hükümlerin de belirtildiği gibi ölünceye kadar bakım sözleşmesi ile, bakım alacaklısı sözleşmeye konu olan mamelek veya bazı mallarının mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme, bakım borçlusu da kural olarak bakım alacaklısını kendi ailesi içerisine alıp, ona özenle ölünceye kadar bakıp gözetmek yükümlülüğü altına girer. Hemen belirtmek gerekir ki, bakım borçlusunun bakıp gözetmek yükümlülüğü, aksi kararlaştırılmadığı sürece bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp, ikametini temin etme yanında, besleme giydirme hastalığında hekime götürüp, gerekli ihtimamı gösterme, manevi yönden her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri de içerisine alır. kuşkusuz bakım borçlusu yükümlülüklerini yerine getirirken, aldığı malların kıymetine, bakım alacaklısının önceden sahip olduğu içtimai mevkiine ve hakkaniyet kurallarına göre hareket etmek zorundadır. Öte yandan, yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin sonuçları B.K.’nun 517. maddesinde açıklanmış sözleşmeden doğan ödevlere aykırılık yüzünden ilişki çekilmez olmuşsa, ya da başka önemli sebeplerle ilişkinin sürdürülmesi aşırı ölçüde güçleşmiş veya olanaksız hale gelmişse taraflardan herbirinin tek yanlı olarak sözleşmeyi fesh etme, verdiği şeyi geri alma hatta karşı tarafın kusurlu olması halinde tazminat isteme hakkı tanınmıştır. O halde, yükümlülüklerini yerine getirmeyen bakım borçlusuna karşı bakım alacaklısı her zaman fesih hakkını kullanabilmekte, fesih geçmişe etkili ( makable şamil ) olmak üzere sözleşmeyi sona erdirdiğinden verdiği şeyi de geri isteyebilmektedir.

Öte yandan, B.K.’nun 517/son maddesi hükmüne göre; Hakim mukaveleyi feshedecek yerde, iki taraftan birinin talebi ile yahut re’sen artık birlikte yaşamalarına nihayet verip buna mukabil alacaklıya kaydı hayat ile bir irat tahsis edebilir.”

Uyuşmazlığın değinilen hüküm ( B.K.’nun 517/son maddesi ) uyarınca çözüme bağlanması; bakım yükümlülüğünün bir arada yaşamak suretiyle yerine getirilmesi imkanlarının ortadan kalktığı yada büyük ölçüde sınırlandığı haller için düşünülmelidir. Bunun yanısıra, takdir edilecek irat, yanların özel ve ekonomik durumlarına uygun ve adil olmalıdır.

Somut olayda , davalının Çorlu iline taşındığı ve ısrarla halen bakım borcunu yerine getirmeye hazır olduğunu mahkemeye bildirdiği, davacının da keşifte alınan beyanında:”, bundan yaklaşık 1, 5 yıl önceye kadar bana baktılar. 1, 5 yıl önce çocuklarının durumundan bahsederek gitmek zorunda olduklarını söylediler, giderken beni de çağırdılar, ancak ben bu yaştan sonra buradan ayrılamayacağımı söyledim…” şeklinde beyanda bulunduğu, bu beyan karşısında bakım borçlusunun akdi takip eden 6 yılı aşkın süre ile bakım borcunu yerine getirdiği ve bir kusurunun olmadığı görülmektedir.

Hal böyle olunca, yukarıdaki ilkeler çerçevesinde inceleme ve araştırma yapılarak Borçlar Yasasının 517/son maddesi hükmüne göre yanların özel ve ekonomik durumları gözetilerek uygun bir irat tahsisi suretiyle uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.

SONUÇ : Davalının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükümün açıklanan nedenlerden ötürü H.U.M.K.’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.4.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

Benzer Yazılar:

Yorum yapın